« Anasayfa | Künye | Arşiv 20 Nisan 2024, Cumartesi
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
İki Nokta Üst Üste
Esma Ürkmez
Matbaadan Tanıtıma Koş!

Yeşilde Durmak
Hale Sert
Kanaviçe

Olay Yeri İnceleme
Zehir Hafiye Battal Küttab
Tezekten Terazi ya da Çok "hit" Alan Hep "tıklanan" Yazı Budur!

[ Kitap -> "Kitap"lı Sohbetler ]

Bir Kütüphanenin Serencamı ve "Yazma"ların Açılan Bahtı...

14.11.2008 - 02:27

Sayın müdürüm! Konya'da faaliyet gösteren "eskimeyen eski eserlerimiz" in yuvası olarak bilinen Yazma Eseler Kütüphanesi hakkında genel olarak bilgi verebilir misiniz? Ne zaman faaliyete geçmiştir?

B. Şahin: Kütüphanemiz 1984 yılında faaliyete geçmiştir. 1970'li yılların sonunda meydana gelen sel felaketi, Derviş Mehmet Paşa Kütüphanesindeki birçok eserin zâyi olmasına neden oluyor. Burdur, Yurdumuzun yazma eserler konusunda çok önemli bir yere sahip. Bu musibet neticesinde Konya'da bir araya gelen birkaç kitap dostumuz "eserlerimiz kayboluyor. Sel, yangın vs. sebeplerle değerlerimizi kaybediyoruz, bunları bir araya toplayıp devamlılığını sağlamalıyız" diyerek kütüphanemizin temelini atıyorlar. 1984 yılında o zaman ki adıyla Kültür Bakanlığı tarafından faaliyete geçiriliyor. İlk etapta bağış ve satın alma yoluyla kitap temini sağlanmıştır. 1992 yılında dönemin kültür bakanı olan Fikri Sağlar'ın yayımladığı genelge ile dağınık durumda olan il halk ve ilçe halk kütüphanelerinde bulunan kitaplar kütüphanemize devredilir. Özellikle son 3-4 yıldır değişik yerlerde bulunan 53 kütüphanenin bizim kütüphanemize devri gerçekleştirilmiştir.


Bu kütüphaneler hangileridir?

B. Şahin: Hepsi önemli muhakkak ancak Antalya - elmalı, Antalya - Akseki, Isparta, Burdur, Malatya- Darende, Van, Muş ve batman'a varıncaya kadar gerek doğudan gerek batıdan birçok kütüphanenin aktarımı tamamlanmıştır. Buraya gelen kitaplar künyelenmiş, bakım ve onarımdan geçirilip dijital kopyaları alınmıştır. Geçen yıl kütüphanemizin restorasyon merkez kuruldu, cilt atölyesi açıldı. Artık burası yazma eserlerimizin toplanıp korunduğu, ilim adamlarımızın bilgilere çok kolay ulaştığı ve bilgiyi paylaştığı bir bilim ve kültür yuvası haline gelmiştir.


Burası için bir merkezdir diyebilir miyiz?

B. Şahin: Kesinlikle evet. Zaten adı "Bölge Yazma Eseler Kütüphanesi" Bizim kütüphanemizle aynı statüde İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi var. Bu kütüphane iki yıldan bu yana, dünyanın değişik kütüphaneleriyle irtibata geçmeye başlamıştır. Geçen yıl Başbakanlık TİKA (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi) vasıtasıyla Azerbeycan seyahatimiz oldu. Orada Milli İlimler Akademisine bağlı Muhammed Fuzuli Enstitüsüyle diyalog kurduk, sonra oradaki görevli arkadaşlarımız bizim misafirimiz oldu. Varılan mutabakatta, oradaki kitapların restorasyonunu Türkiye yapacak ve dijital kopyaları kütüphanemiz tarafından gerçekleşecektir. Karşılıklı kitap değişimi de gerçekleşecektir. Yine Dubai'de Cuma el-Macid Kültür Merkezi isimli çok geniş ve dünyaya hitap eden bir kültür merkezinden 10 binin üzerinde kitap kopyası bizim kütüphanemize getirildi. Bu eserler 98 değişik ülkeden elde edilmiş ve sonrada bize aktarılmıştır. Burada yaklaşık 200 bin civarında kitap var. Bu kültür merkezi bize mayıs veya haziran ayında bir restorasyon merkezi kuracak. Diğer bazı ülkelerle de buna benzer diyaloglarımız devam ediyor.

Bizim kültürümüz sadece yazma eserlerden ibaret olmadığı için mevcut binamız yeterli gelmiyor. Matbaanın îcâdından sonra yazılmış Arapça bazı eserler de var. Türkiye bu konuda çok zengin bir ülke. Yaklaşık 250 bin civarında "nadir matbû eser" diyabileceğimiz eserler mevcut. Bunların bir kısmının dijitalleştirilmesi Yusuf Ağa Kütüphanesinde başlamıştır. Osmanlı Dönemi Gazetelerinden kütüphanemizde bulunmayanlar da gelmeye devam ediyor. Netice olarak burası el yazması eserler müzesi olduğu gibi yazılı kültürümüzün de merkezi haline gelmiş durumdadır.


Bu tür kütüphanelerin Türkiye'deki mevcudu ne kadar?

B. Şahin: Bu türde sadece Konya'da var. Ancak aynı işlevi gören Süleymaniye Kütüphanesi de vardır ki dünyanın en büyük yazma eserler kütüphanesidir. Bizim kütüphanemizin en büyük özelliği, az önce arz ettiğim gibi 53 kütüphaneyi bünyesinde toplamasıdır. Süleymaniye Kütüphanesi yıllardır yerli-yabancı birçok bilim adamı tarafından didik didik incelenmiş, künyeleri çıkarılmış, katalogları hazırlanmıştır. Ancak bizim kataloglarımız yeni hazırlanıyor. Bilim aleminin bilmediği, literatüre geçmeyen bir takım kitaplar her an çıkabilir. Bundan dolayı bizim kütüphanemiz araştırmacılar için ciddi bir araştırma merkezidir. Dubai'den gelen eserlerin 1200 tanesi Osmanlı Türkçesidir. Dubai'de Osmanlı Türkçesi bilen olmadığı için bu eserlere ehemmiyet verilmemiş. Ancak şimdiden sonra dünyanın neresinde Osmanlı Türkçesi eser bulurlarsa bize bir kopyasını vermeyi düşündüklerini söylediler. Elimize geçen kopyaların künyesini çıkarmaya başladık. Belki bunların içinde ilim aleminin bilmediği birçok bilgi gün ışığına çıkacak. Ayrıca Konya Selçukluların başkenti olduğundan, araştırma yapacakların muhakkak Yusuf Ağa Kütüphanesine uğraması gerekir. Bu kitaplar arasında zamanın meşhur alimlerinin, ilim adamlarının mektupları, vakfiyeleri hatta Sadreddin Konevi'nin günlükleri var. Bunlar ilim aleminin bilmediği, incelemediği şeylerdir. Dünyadaki araştırmacı ilim adamları buradaki gizemi sezdikçe kütüphanemize doğru yöneliyorlar. Bizim temel amacımız: buranın bir "sosyal bilimler enstitüsü" gibi çalışması. Böylelikle hem bilgi elde etmek isteyenlere hizmet sunmak hem de bu tür araştırma yapabilecek araştırmacılar yetiştirmek düşüncesindeyiz. Bu kitapların hepsi birer sanat harikası. Kağıdı, cildi, yazısı, tezhibi, mürekkebi hepsi el yapımı. Emek verilerek yapılmış "gelenekli el sanatları" dediğimiz türden eserler. Unutulmaya yüz tutmuş bu sanatların tekrar dirileceği ve yayılacağı bir merkez durumundayız. Bu cümleden olarak burada yaklaşık onbeş yıldır Hat ve Tezhib kursları devam ediyor. Bu yıl Omsalı Dönemi Ciltciliği de buna ekledik. Cilt san'atının duayeni İslam Seçen hocadan kurs gören arkadaşlarımız burada ders vermeye başladılar. Yok oldu derken yeniden dirilme noktasına yükselmiştir ciltcilik. Nasıl ki arkeolojide Almanların dili kullanılıyorsa, biz de yazma eserler de literatür kazanıp standartlaştırılmış bir yazma eser kültürüne sahip çıkmalıyız. Yani dünyadaki yazma eserler literatüründe ortak bir dilimiz olmalı. Bunu biz oluşturmalıyız. Hatta bizim kağıt çeşitlerimiz ayrıca ifade edilebilmeli. Oluşturulan renkler dahi farklıdır. Bunu da bizim bu merkezimiz üslenmek durumundadır.


Sadreddin Konevi'nin günlüğü ilerleyen zamanda günümüz Türkçesine çevrilip istifademize sunulacak mı? Bunun müjdesini alabilir miyiz?

B. Şahin: İnşaallah. Bunu ilk tesbit eden Mikâil Hocam oldu. (S.Ü. Tarih Bölümü Başkanlarından emekli Mikâil Bayram Bey'de röportaj esnasında bizlerle beraberdi.) Biz hocama Allah'tan uzun ömürler diliyoruz. Ancak bu konuda kütüphane olarak tek başımıza bir şey yapmak mümkün değil. Kütüphaneler bu kültürün beyni, üniversiteler ise kalbidir. Kalp ve beyin ne derece koordineli çalışırsa, bu işler o derece hızlı, sağlıklı ve başarılı olur. Duamız odur ki bu eserler günümüz Türkçesine çevrilsin. Gençlerden de Sadreddin Konevi üzerine doktorluk veya doçentlik tezi çalışması olan arkadaşlarımız var. Bir aksilik olmazsa bu sene Sadreddin Konevi Sempozyumu yapılması planlanıyor. Bütün bunlar ileride güzel şeyler yapılacağının habercisidir.


Peki Konya halkı olarak sizin kütüphanenizin haktan beklentisi nedir ve halk sizin kütüphanenizden ne şekilde faydalanabilir?

B. Şahin: Kütüphaneye en güzel yardım, herkes elinde ve evinde bulunan yazma eserleri ve belgeleri bize getirmeleridir. Onların dijital kopyalarını alıp hemen kendilerine iade edebiliriz. Biz bir çok eseri para vererek veya bağış yoluyla alıyoruz. Bizim onları okuyucuya sunmamız için eseri bize getirmeleri gerekiyor. Kütüphanemiz Konya dışında daha çok tanınıyor. Kütüphanemizi tanımak, alanlarıyla ilgili çalışma yapmak maksadıyla bize gelebilirler. Burası bir nevi ihtisas kütüphanesidir. Sadece mezar yerleri ziyaret yerleri değildir. Merak edenler kitaplarımızı ziyaret edebilirler. Bizim kültürümüzde kitap ziyareti de makbuldür. Ali Emîrî : "Kitaplara bakılmaz, kitaplar ziyaret edilir" demiştir. Biz hizmeti bilgisayar ortamında veriyoruz. Herhangi bir ücret ödeme vs. gibi külfet olmadan gerek CD gerekse gezgin ortamından eserlerimizi inceleyebilirler.

Röportaj: Ayşe Tuba Bakiler

Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin Bey ile konuştuk. Eski eserler, eskimeyen eserler... Dün, bugün, gelecek... Yazma-basma eserler...  
YAZININ GÖRSELLERİ:
Âlemde Ne Var?Tümü »

» Müziğin Gücü / Çeviri: Hale Sert
» İstanbul'daki Muhalif İranlıların Kısa Tarihi - 2 / Cihan Aktaş
» Tahran Kitap Fuarı'nda İlginç Bir Panel - 1 / Cihan Aktaş
» Benazir Butto'nun Son Sözleri / Çeviri: Hale Sert
» Temizlik: Nereden Nereye... / Çeviri: Hale Sert
Arşivlik HayatlarTümü »

» Asaf Hâlet Çelebi 100 Yaşında / Ömer Faruk Şerifoğlu
» Arşivcilerin Babası: Muallim Cevdet / Zeynep Berktaş
40ikindi KitaplığıTümü »

» Işık Yanar'ın İkinci Romanı Çıktı: "Şemsiye Tamircisi"
» Bir İhtilalciden Dinlediklerim - Müfid Ekdal / Nuri Altun
» Tarihin Büyük Yalanları-Richard Shenkman / Nuri Altun
» Bütüncül Psikoterapi Ne Kadar Gerekli Ve Ne Kadar Mümkün? / Ali Ayten
» Kısa 20. Yüzyıl Tarihi: 1914-1991 Aşırılıklar Çağı / Seda Yaşar

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Henüz yorum yapılmamış.

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!