« Anasayfa | Künye | Arşiv 26 Nisan 2024, Cuma
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
Yakın Plan
Ahmet Aksoy
Amerikan Kâbusu

İzlence
Mehmet Harmancı
"36": Kifayetsiz Muhterisin Resmidir

[ Sinema -> Haber-Veri-Yorum ]

Karanlıktan Yalnızlığa...

Sedat Palut

10.11.2009 - 22:18

Çağan Irmak son dönemin en yetkin yönetmenlerinden biri ve bu yetkinliğini her yeni filmiyle bir adım öteye götürüyor. Çağan Irmak'ın filmlerinde dikkati çeken önemli bir nokta, farklı bir dil kullanma çabası. Bunu kendisine ait bir sinemasal uslubu olan yönetmenin hikayeye uygun olan dille anlatması, diye yorumlamalıyız. Son filmi Karanlıktakiler filmi de bu dilin bir ürünü.

Filmde, Egemen, psikolojik sorunları had safhaya ulaşmış, annesiyle birlikte ahşap bir evde yaşıyor. Hayatı, ofis boy olarak çalıştığı işyeriyle ev arasında geçiyor. Pazar günlerini ise yanına sürekli gitmesiyle bıktırdığı teyzesini ziyaretle geçiriyor. Egemen obsesif-kompülsif hastası gibi yaşıyor. İnsan ilişkileri, hayat üslubu oldukça naif. Annesinin durumuyla birlikte içine akan derin bir keder nehri var gibi. Bu nehir bazen taşıyor. Duygu durumu oldukça karışık.

Annesi ise yıllar önce uğradığı tecavüzün buğranını ailesinin da yardımıyla(!) üzerinden atamamış. Hayatı, dışarıda kötülük var, sloganıyla karşılıyor. Ev korunaklı, herkesten, her şeyden... Çocukların zararsız oyunlarından bile...

İlk bakıldığında hikaye, özel bir hikaye gibi. Zira bu devirde Egemen kadar hayattan kopuk bir insanla karşılaşmak mümkün değil. Cep telefonunun nasıl çaldığını bilmeyen, hiç mi hiç arkadaşı olmayan kaç kişi var? Ama hikaye derinleştikçe özel olmaktan çıkıyor ve Çağan Irmak'ın anlatmak istediği, çağımızın hastalığına, modern yalnızlığa geliyor. Egemen yalnız, annesi kendi bedenine hapsolmuş, içine kustuğu cümlelerle hayallerle konuşuyor; Egemen'in patronu Umay Hanım yalnız, zengin, güçlü ama yalnız, her şeyi idare edebilen toplantı esnasında karşısındaki kalabalığa hükmedecek sözcükleri hemen yerine koyan ama sevgilisinin umutsuz cümlelerinin karşılığını veremeyen modern bir kadın. Ofisin bekçisi Ramiz ise hayatın nefesini esrarla içine çeken, hayattan bir beklentisi olmayan, olmadığı için yalnızlığı oynayan kader oyuncusu.

21. yüzyılın yalnızlık armağanına Issız adam'da da değinen Çağan Irmak, bu yolda ilerlemeye devam edecek gibi görünüyor. Umarım sineması, yolculuğu Karanlıktakiler'in sonu gibi büyük bir ışık huzmesiyle son bulur.

Çağan Irmak son dönemin en yetkin yönetmenlerinden biri ve bu yetkinliğini her yeni filmiyle bir adım öteye götürüyor.  
Sine-sohbetTümü »

» Sadık Battal: "Bazı Yönetmenleri Akıl Hastanesine Kapatmalı" / Röportaj: Nuriye Akman
» Meslek Olarak Sinema-Kurgu - Kemalettin Osmanlı ile Röportaj
» "Delisin Dediler, Asıl Film Çekmesem Delirirdim..."
» Özhan Eren: "Komplekslerimizden Sıyrılabildiğimizde İyi Filmler Yapabiliriz"
» Abdullah Sidran: "Hayata Umutla Bakmak Zorlaşıyor"
VizyondakilerTümü »

» Zoraki Kral
» 127 Saat
» Kaçış Planı
» Ya Sonra
» İz Peşinde
EkstraTümü »

» Küçük Arap'ın Fendi Önyargıları Yendi / Hale Sert
» Edebî Eserlerin "Filim Diline" Tercümesi / Erol Güney
» Sinema Sanatıyla İlgili Kitaplar
» Çürüyen Sinema / Susan Sontag (Çeviren: Ahmet Yurtkul)

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Henüz yorum yapılmamış.

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!