Mithat Bey, ülkemizde daha elektroniðin olmadýðý bir dönemde ABD'de elektronik mühendisliði okumuþ. Ülkesine dönünce polis radyosunun kuruluþunda görev almýþ. Eþi ise "ya ben ya da koleksiyonun" sorusunun cevabýyla onu terk etmiþ. Koleksiyon... Mithat Bey dün'ü biriktirerek yaþýyor Ýstanbul'da. Bugün'ü dünle birlikte, ayný anda yaþýyor. Eski kayýtlarýný dinliyor, bugüne kaydediyor. Dünü bugünle kýyaslýyor ve bugünle mücadele ediyor ama oraya kadar. Mücadelen sonrasý kapýcý Ali'nin görevi. Ali ise ailesiyle Ýstanbul'a gelmiþ ama çocuðunun astýmý yüzünden ailesini geri göndermek zorunda kalmýþ, evde, Ýstanbul'da yalnýz yaþýyor. Mithat Bey'in isteði üzerine ve para kazanmak adýna öðleden sonralarý onun iþleriyle meþgul oluyor. Eskiciler, sahaflar, kütüphane, günlük gazete alýmý...
Ali, Ýstanbul'u bu þekilde tanýyor. Tanýmaya baþladýkça Mithat Bey'in kolilerinden aþýrdýðý eski zaman eþyalarýný da paraya çevirmeyi öðreniyor. Parayý tanýdýkça deðiþiyor. Gerçeðe yaklaþtýðýný düþünüyor. Takva'daki Muharrem gibi... Ýstanbul, Ali'ye bunu öðretiyor. Para kazanmanýn adaleti insanýn vicdanýnda gizli.
Eski zaman insanlarý hayatý biriktirerek yaþýyor. Di'li, miþ'li geçmiþ zamanlarýn anlamýný eþyalara, cümlelere yüklüyorlar ve deðiþen koþullara karþý direniyorlar. Bu direnç onlarý ayakta tutuyor. Mithat Bey oturduðu yerden çýkmýyor. Komþularýyla, belediye görevlileriyle mücadele ediyor, torununun yapmacýklýðýyla akraba iliþkisini dengelemeye çalýþýyor.
Ali'ye, Ýstanbul'un yeni yüzüne baktýðýmýzda, paranýn günlük kullanýmýný görüyoruz. Paraya olan ihtiyaç ve Ýstanbul gibi farklý yollarla bunu temin edilebilmesinin kolay olduðu þehirde yalan, hýrsýzlýk gibi durumlarla büyümeye, maddi olarak çoðalmaya çalýþýyor. Mithat Bey dünü biriktirip mutlu olurken, Ali yarýný biriktirip mutlu olmaya çalýþýyor. Ama Ali'nin biriktirdiklerinin ona nasýl geri döneceðini bilemiyoruz. Ýstanbul'un kaosunda bu sorunun cevabý yok sanýrým. Ali'nin en büyük kazancý bir þeyler alýrken pazarlýk yapmayý öðrenme çabasý... Hayat, pazarlýk yapmayý öðrenince mi yaþanabilir hale geliyor artýk?
Ýstanbul yeryüzünün en eski kentlerinden birisidir ve önemli bir noktada bulunduðundan birçok devletin de iþtahýný kabartmýþtýr. Napolyon'un, "dünya bir ülke olsaydý baþkenti Ýstanbul olurdu", sözü çok manidardýr.