Tozlu günleri hatırladığımız bir anda Kendi kendime düşündüm geçmişimi Ve ardından kalkıp Tozlu zamanın tozlu kalıntıları arasında eski bir plak buldum Eski günlerden geçen yolumun kestirmesinde seni buldum; Dalıp uzaklara kaybolup gittim Aklıma geldi bir kere... eski yadigarın altından tozlu ve bitmeyen öfkenin gençliğinin fotoğraflarını buldum Ardında kaybolmuş bir gençlik Ve... Sen... Arkadaşlarım. Özlemedim dersem büyük bir günah işlemiş olurum Kaldırıp kafamı gökyüzüne baktım Karanlık bir geçmişin üzgünlüğü Uzun zaman olmuştu bu kadar uzaklara gitmeyeli... Biraz fazla büyümüşüz galiba Çok daha gelişmiş bir geleceğin Eski kalıntılarını taşıyorum eskileri yaad ederek Aklıma takıldı bir kere, antropozda bir erkeğin öpüşmesi... Her şeyimi senin adına ve sana yakışır şekilde yaptım Arkadaşlarıma hiçbir zaman seni sormadım sen hep vardın
...
Evi geziyorum şimdi Her anında sen varsın Her yerinde ömrünün izleri Tozlu plağın ve fotoğraflarınarkasında saklanan ise işlediğimiz günahların, Parmak izleri. Ne çok özlemişim eskileri... Aklıma gelmezdi eskileri eski bir düşünceyle anacağım Çünkü hep yenilikçi tarafdaydım
...
Düşünüyorum da, ardımda ne kadar çok macera bırakmışım Oysa ben içine kapanık birisiyim; Eski plağın sesi kulaklarımda... Devrim şarkıları çalıyor Kanıtlaması güç oldu bu yenilikleri Duvarlara yazılar yazardık, sloganlar atardık mahallede. Babamız fabrikanın mitingine katıldı mı arkasından ağlardık bizi de götürsün diye. Yasaklı yasaklı kaçardık Biz darbe çocuğuyduk Bize ders oldu Erdal'ın asılması Yaşımız 16... Annemiz bizi bununla korkuturdu... Peki ya Erdal'ın annesi... Erdal bizim için korkudan ibaretti... Erdal... Korku. Dayımın intiharı... Mapustan yeni çıkmıştı... Kurtulamadı o bunalımdan. Anlayacağın akıllanmadık daha sevgili. Çocuk sahibi olduk, onları düşünüyorum da, Onlar biz ne yaptıysak aynını yapmaya çalışıyorlar. Ünlü şair'in bir deyişi var ya; ben babamdan ileri, oğlumdan geriyim Onlar için yaşamamak elde değil be sevgili...
...
Kulağıma bir türkü düştü, Kurtuluş Savaşı'nın kalıntısı Orta okulda öğretmenin ezberlettiği bir türkü; "Evlerinin önü yoldur / Yolun sonu karakoldur..." Ağlamaklı içim... Bir garip oldu içim... Kimse kalmadı be sevgili... Sen bile. Ama hâlâ içimde bir umut Şimdi kapı çalınacak ve içeri sen gireceksin... Sarılacaksın bana... Bakıp birbirimizin gözlerine ağlayacağız, kimse görmeden. Neden beni ve çocuğunu erken bıraktın sevgili...
...
Şimdilerde ben bir yalnızlık türküsü tutturmuş gidiyorum amansızlığa doğru Ve Tanrı yeminini bozdu, çağırıyor tozu dumana katarak... Sarı ışıklar içerisine. Tenimde buz kalıntıları, Seni en son gördüğümde yatıyordun, son kapı çalşım. Sen yeni uyanmıştın uykundan. Şimdi sıra bende, uyku sersemliğinin sırası değil. Hadi aç gözlerini, kalk yerinden ve beni karşıla. Artık attığın sloganın anlamı yok. Aç gözlerini sevgili... Ben geldim, ardımda yaşayışlarımız... Ve benden sonra çocuğum da...
Tozlu günleri hatırladığımız bir andaKendi kendime düşündüm geçmişimiVe ardından kalkıp Tozlu zamanın tozlu kalıntıları arasında eski bir plak buldumEski günlerden geçen yolumun kestirmesinde seni bul