Tuhaflıklar ve dahi tuhaflıklar... Hayatında her şey yolunda, her şey usulünde, her adım beklenilen ve istenilen gibiyken onun istediği tek şey başına tuhaf bir şey gelmesiydi. Tuhaf insanlardan tuhaf şeyler dinlemeye bayılırdı. Ağızlarının içine düşecekmiş gibi cümlelerin hiçbirini, hiçbir kelimeyi kaçırmamak için pür dikkat dinlerdi anlatılan ve tuhaf olan her şeyi. Yan yana gelen ve onu şaşırtan olay dizilerine duyduğu hayranlık hiç uğramazdı ona. Tuhaflığı gerçeküstü birşeymiş gibi dinlerdi. Hayatı öyle sıradan ve önceden hatasız tespit edilmiş, öyle dizayn edilmişti ki bundan kurtulmak aklına gelmiyordu bile. O yüzden tuhaflıklara ömrü boyunca ulaşamayacağı idoller gibi bakardı. Hiç ağlamaz, hiç gülmez, trafikte hiç kalmaz, hiç okula geç kalmaz, hiç şaşırmazdı. Böyle küçük yolundan sapmışlıklar bile yaşamamışken, yanyana gelecek ve ona tuhaf olma hissini yaşatacak yaşanmışlarla nasıl rastlaşabilirdi ki?..
Nerde tuhaf birilerinden söz edilse adresini küçük bir kağıda yazar, o kişiye gider, dinlediği tuhaflığı bir kez de ondan dinler, başka tuhaflıkları da nasıl olsa vardır diye karşısındaki adamı gaza getirir, bir süre onunla oyalanırdı. Cılkını çıkardığı tuhaflıklardan sonra taze kan aramak için o kahve senin bu kahve benim dolaşır, muhabbetlere balıklama dalar, ne çekinir ne de kimsenin onu dışlamasına izin verirdi. Çünkü o herkese göre tuhaf bir adamdı ve onu hiç kimse yadırgamaz, ne yaptığını anlamaya da çalışmazdı. Zaten tuhaf insanların özelliğiydi bu. Dünyada en olağan şeydi tuhaflık. Bu tahaf adamın tuhaflığı da hiç tuhaflık yaşamadığı halde tuhaflığa duyduğu bu tuhaf tutkuydu. Kendinden 20 yaş büyük bir kadına âşık olmamıştı hiç ve herkesin öldüğü bir kazadan kurtulmamıştı, tek sıyrık bile almadan. Ne yoğurt satarken çocukluğunda, şimdi sayılı zenginlerindendi memleketin; ne tam tesadüf dedirtecek bir şansla evlenmişti. Ne bir cinayete tanık olmuştu, ne de sevebiliyordu her şeyi tuhaf bir biçimde.
Onun tuhaflıkla olan ilişkisi tuhaf bir tuhafsızlıktan kaynaklanıyordu. O bu haliyle herkese göre tuhaf biriydi. Aslında aradığı ve tutkuyla istediği şeyin tam ortasındaydı herkesçe.
Tuhaflıklar ve dahi tuhaflıklar... Hayatında her şey yolunda, her şey usulünde, her adım beklenilen ve istenilen gibiyken onun istediği tek şey başına tuhaf bir şey gelmesiydi.