Yıl:2 Dönem:2 Sayı:4/16

       

     
 

"CİDDİ BİR ELEŞTİRMENİ HER ZAMAN ARADIM..."

ŞAİR İBRAHİM TENEKECİ İLE...

 
     
  İbrahim Tenekeci, son derece velût bir şair. Sadece şiirleriyle değil, düzyazılarıyla da kitaplık çapta eserler verdi. Açıkçası bizim cenah için çok bilindik bir tavır değil bu... Sizin bu konuya bakışınız nasıl?

Kitabıma aldığım ilk şiir 1994 tarihli. Bazı istisnalar hariç, günde üç saatten fazla şiir çalışıyorum. Yaklaşık sekiz senede yetmiş şiir yazmışım. Bu, ayda bir şiir bile yapmıyor. Eğer üretkenlik böyle bir şeyse, buna herhangi bir itirazım yok. Düzyazılarıma gelince. 1990'da Üzgünlük'e başladım ve 2000 yılında kitabı bağladım; toplam 124 sayfa. On bir senede 124 sayfa yazmak, bana bir hayli komik geliyor. On senedir kalem tutuyorum ve üçü şiir, dört tane kitabım var. Şiir kitaplarımın her biri 48 sayfa. Demem o ki, öyle kitaplık çapında eserlerim yok. Olması da mümkün değil. Ama bizim cenahta, bir haftada roman yazan, otuz günde şiir dosyasını oluşturup yayıncıya teslim edenler var... Bu, kesinlikle ben değilim.


Biz İbrahim Tenekeci'yi, 1995'lerden sonra Dergâh'ta görmeye başladık ve ardından Üç Köpük yayınlandı. Peki sizin yazıyla, şiirle, yayınla buluşmanız nasıl oldu? Ve tabii kitaplarla, okumayla...

Orta birden beri, boyumdan büyük kitaplar okuyarak ve bütün varlığımı kitaplara yatırarak büyüdüm. Askerden geldikten sonra bir şey yapmaya karar verdim ve bu 'şey' şiir oldu. Kağıthane'deki mahalli bir gazetede, daha sonra şu an yazdığım gazetenin 'sizden gelenler' bölümünde bir sürü şiir ve makalem(!) yayınladı. Daha sonra Kardelen'in son beş sayısına yetişmem ve de Dergâh. Diyebilirim ki, hayatımın dönüm noktası, Mustafa Kutlu'yla tanışma anımdır. Gerisini zaten biliyorsunuz.




"Orta birden beri, boyumdan büyük kitaplar okuyarak ve bütün varlığımı kitaplara yatırarak büyüdüm. Askerden geldikten sonra bir şey yapmaya karar verdim ve bu 'şey' şiir oldu."

Üç şiir kitabı yayınladınız ve kitaplarınızdan üçü de, şiir kitapları için hızlı denebilecek bir zaman dilimi içerisinde ikinci baskı yaptı. Yani belli bir okur teveccühünden söz edebiliriz. Peki eleştiri adına yazılanlar? Hem nitelik, hem nicelik açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Kitaplarınız için yazılanlar kendinize bakışınızı etkiledi mi? Kimi şeyleri daha iyi anlamanızı sağladı mı mesela?

Üstelik şiir kitaplarım, diğerleri gibi bin değil, ilk baskılarını iki bin adet yapmışlardı. Buna rağmen, tekrar baskıya girmeleri, beni hem mutlu, hem de tedirgin etti. Mutlu oldum çünkü okunuyordum. Tedirgin oldum çünkü, maceramın buralara geleceğini hiç hesaba katmamıştım. Kitaplarımla ilgili bavul dolusu eleştiri, tanıtım vs. çıktı. Bunların bir çoğu, iyi ve cesaret verici şeylerdi. Bunlardan çok şey öğrendim ve bazı hatalarımı giderme imkanım oldu. Tek tük, kitaplarımın aleyhinde çıkan yazılar ise, daha çok kişisel meselelerin gölgesinde kalmış şeylerdi. Bunları hiçbir zaman ciddiye almadım. Ama şurası bir gerçek ki, ciddi bir eleştirmeni her zaman aradım. Gerçi bunu şu an bile, hep beraber arıyoruz.


Edebiyat dergisi yönetmek nasıl bir şey? Bir şaire kazandırdıkları ve kaybettirdikleri? Okuyucularınızla, genç yazarlarla yüzleşmek, iletişim içerisine girmek. Şiir yayınlayacağınız platformlar varken kendi derginizi çıkarmanız, belli bir meşakkatin içine girmeniz... edebiyatçıların kendi dergilerini çıkarmak istemedeki ısrarı... Ne dersiniz?

Her insan, kendi işini kurmak, kendi dükkânını açmak ister. Bu insanın doğasında vardır. Fakat daha işi öğrenmeden, usta olmadan, diğer meslek erbablarına marifetlerinizi kabul ettirmeden dükkan açarsanız, zarar eder, kısa sürede kepenkleri indirmek zorunda kalırsınız. 31 yaşındayım ve en verimli, en hareketli dönemimi yaşıyorum. Siz de iyi bilirsiniz ki, bir derginiz olmadığı sürece, ortaya çıkan fazla enerjiniz, heba olup gidiyor. Hem bu enerjimi heba etmemek, hem de arkadaşlarımla beraber toplu bir şey yapmak için dergi çıkarmaya karar verdim. Tabi burada 'niçin dergi' sorusunu uzun uzadıya açıklamamıza sanırım gerek yok. Şimdi tıkır tıkır işleyen bir dergimiz var ve sadece şiir, öykü değil; kitap da basıyoruz. Kuşkusuz bu dergi macerası bana çok şey kazandırdı, kazandırıyor. Örneğin insanlarla iletişim kurmayı sevmeyen, konuşma güçlüğü çeken ben; şimdilerde bülbül gibi şakıyorum. Özetlemek gerekirse, 'dergin var, derdin var' sözünü sık sık tekrarlasam da, şu an dergimizin geldiği yerden memnun ve gelecek için hayli umutluyum.


Gazetecilik demeyeceğim ama gazetede yazmak ve şiir. Edebiyatımızda şair gazeteci, romancı gazeteci isimler var. Attila İlhan gibi, Tarık Buğra gibi. Ve bu isimler, genellikle, edebiyatla gazeteciliğin birbiriyle düşman kardeş oldukları kanısındalar. Siz işin içinde birisi olarak bu iki sahada birden bulunuyorsunuz. Sizin bakışınız nedir?

Gazeteye saat onda gidiyor ve öğlen birde işimi bitirip, 'dışarı' çıkıyorum. Eğer bir fabrikada çalışsaydım ya da bir devlet memuru olsaydım; sabah sekizde evden çıkıp, akşam dönmek zorunda kalacaktım. Böylece kendime fazla vakit ayıramayacak, yorgun argın masaya oturup şiir çalışacak, ve 'yorgun şiirler' yazacaktım. Bir memura ya da işçiye sorulmayan bu sorunun, sürekli gazetecilere sorulmasına doğrusu pek anlam veremiyorum. Şu an hem vaktim bol, hem de maddi durumum iyi olduğu için istediğim kitabı alabiliyorum. Ama ikisinden birini tercih etmek zorunda kalsam, kesinlikle şiiri tercih ederim. Benim için gazetecilik, hem boş zamanlarımı değerlendirdiğim, hem de rızkımı temin ettiğim bir hobi. Bu hobiyi fobiye çevirmeye, ya da öyle görmeye hiç niyetim yok. 


Son olarak, tezgâhta neler var diye soracağım. Kitap, dergi, etkinlik...

Dergi devam ettiği için, onu çıkaralım. Etkinlik derseniz, Kırklar bünyesinde okuyucuyla buluşma günleri düzenleyeceğiz. Konya, Adapazarı, Bursa, İzmir, Ankara... Kitap projelerime gelince. Şu anda Uçuş Denemeleri'ni toparlamaya çalışıyorum. Yanılmıyorsam 144 tane oldu. 2003 yılında, Allah izin verirse dosya tamamlanacak. Bunun dışında bir de şiirlerim var. Güzellik Uykusu'ndan sonra, iki yıl içinde üçü oldukça uzun, toplam altı şiir yazdım. Kafamdaki üç şiiri daha yazarsam dosyam tamamlanmış olacak. Sorun şu ki, dosyama hâlâ bir isim bulamadım ve bu beni korkunç derecede rahatsız ediyor. Bilmiyorum, şiir kitabımın ismi hangisi olsun?

a- Terden bembeyaz
b- Taşların içindeki
c- Üzülmek için gerekli malzemeler
d- Işıklandırma çalışmaları
e- Sudan ve bahaneden
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV