Yıl:2 Dönem:2 Sayı:4/16

       

     
  DOĞRUCU DAVUT'A MASALLAR-1

FATİH ÖZKAFA



Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkenin dört tarafı düşmanlarla çevriliymiş. Bu ülkenin vatandaşları, memleketlerine öylesine tutkunlarmış ki; her sabah belli yerlerde toplanıp, kollarını önlerinde bulunanların omuzlarına uzatarak hizaya geçerler ve daima doğru ve çalışkan olacaklarına dair yemin ederlermiş.

Gel gör ki; her şeyi bozan zaman; bu masum, bu tertemiz insanların da kanlarına girerek çileden çıkmalarına yol açmış. Artık büyük bir hızla, eskiden doğru kabul edilen şeyler yanlış, yanlış bilinenler de doğru sayılmaya başlanmış. Kimin ne zaman nasıl davranacağı kestirilemez hale gelmiş. Durum böyle olunca hayat iyice çekilmez bir hal almış. Anasından atasından öğrendiği doğrulara göre hareket etmek isteyenler, doğru davrandıklarına pişman edileceklerine kanaat getirdikleri için, onlar da gidişata uyarak doğrularla eğrileri tersyüz edivermişler. Fakat her toplumda olduğu gibi, bu toplumda da birtakım sivriler türediğinden, eski doğrulara uyanlar oyunbozanlık etmeye başlamışlar. Yeniliğe ayak uyduranlar, toplumdaki bu ikiliğe bir son vermek amacıyla hükümetten kanunların değiştirilmesini talep etmişler. Hükümet de onların bu taleplerini yerinde bularak bir dizi karar almış:

-Borçluya yakışan, borcunu inkar etmektir. Borcunu inkardan imtina edenler hakkında, kamu düzenini ihlal ettikleri gerekçesiyle kamu davası açılır.

-Kaldırımlar, araçların park etmesi içindir, yayalar kaldırımda yürüyemez.

-Aşıklar, durumun gerektirdiği ölçüde birbirlerine ihanet etmek, evliler de eşlerini aldatmakla yükümlüdürler.

-Hiçbir sözleşmenin hiçbir maddesine uyulamaz. Sözleşmeye uyan taraf, bundan doğacak zararları karşılar.

-Kırmızı ışıkta durup yeşil ışıkta geçenlerin ve gerek meskun mahallerde, gerekse şehirlerarası yollarda otomobillerinin hakkını vermeyenlerin ehliyetlerine yetkililerce el konur.

-Vergi, harç vb. resmi yükümlülükler ödendiği halde yerine getirilmesi gereken görevi geciktiren veya güçleştiren yetkili memur hakkında, görevi icabı kendisine verilmesi gereken bedeli tahsil etmediği takdirde, dava açılamaz.

-Hırsızlığı, fahişeliği, yankesiciliği, dolandırıcılığı, kapkaççılığı vb. meslek edinenler, kazançlarını belgelendirerek vergilendirdikleri takdirde cezaya çarptırılmazlar...

Bunlar ve benzerleri gibi birçok madde resmiyete bürünüp yürürlüğe girince halkın biraz olsun önü açılmış ve kim kimin ne zaman ne yapacağını, nasıl davranacağını az çok tahmin edebildiğinden ikide bir yarı yolda kalmaz olmuş. Eskiden ters giden ne varsa, kurallar tersine çevrilerek her şey bir anda düzeltilivermiş; ama çok geçmemiş, işler yine allak bullak olmuş. Halkın eski kafalı kesimine yönelik, yeni yasalara adaptasyon eğitimleri de pek verimli olamadığından, toplumda yeni bir kuşak çatışması daha başlamış ve ülke kısa sürede eskisinden beter hale gelmiş. Memleketi adam etmek için yurtdışından uzmanlar getirildiyse de, bütün çabalar boşa çıkmış.

Çünkü bahis konusu ülkenin insanları cins bir ırktan geldiklerinden; acaiplik, terslik, tuhaflık, numunelik, genlerinde mevcutmuş.
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV