Yıl:2 Dönem:2 Sayı:2/14

       

     
  YENİ ÇIKAN KİTAPLAR


KUM SAATINDAN HARFLER - SOKULGAN OKUR İÇİN İÇ BÜKEYLER

Enis Batur
Yapı Kredi Yayınları



"Bu kitabın yanı başında başka şeyler duruyor. Onlardan biri sizi daha sağlam, daha salim bir yere götürebilir. Sizin yerinizde olsam onlardan birini seçerdim. Gelgelelim, sizin yerinizde olamam -ben henüz kendi yerimde olabileceğimden bile emin değilim." Paramparça yazı geleneğin tipik bir temsilcisi olan ve bu yetmezmiş gibi, çekirgelerin sıçrama tekniğini incelemek konusunda başa çıkılmaz bir istek duyan Enis Batur'dan -yalnızca- sokulgan okur için "İç Bükeyler": Kum saatından harfler.



KAYIP ZAMANIN İZİNDE - SWANLAR'IN TARAFI

Marcel Proust
Çeviren: Roza Hakmen
Yapı Kredi Yayınları



Combray'de günbatımı, alışkanlık, iyi geceler öpücüğü, Françoise, ıhlamura batırılan madlen, Leonie Hala, kilise, Adolphe Amca, pembeli kadın, bahçede kitap okuma, akdikenler, mehtapta gezinti, sonbahar yalnızlığı, arzunun doğuşu, Balbec, zambak kokan oda, Verduin'ler ve müritleri, Swann'la Odette'in karşılaşması, Vinteuil'ün sonatı, Swann'ın aşkı, kasımpatları, kıskançlık, yalan, bekleyiş, müziğin dili, Champs-Elyess'de karlı günler, Gilberte, hayal kırıklığı, umut... Ihlamura batıralan bir madlenle yeniden yakalanan, belleğin yaratıcı gücüyle yeniden canlandırılan bir geçmiş...



KAYIP ZAMANIN İZİNDE-MAHPUS

Marcel Proust
Çeviren: Roza Hakmen
Yapı Kredi Yayınları



Kayıp Zamanın İzinde'nin bu cildinde anlatıcı, evine tutsak ettiği Albertine'e tutsak düşüp arzunun ve kıskançlığın girdaplarına dalarken okuru da peşinden sürüklüyor: Sokak satıcıları, burjuvazi, Vinteuil sonatı, sütçü kız, uyku ve düşler, Borgotte'un ölümü, geçmişte kalan Balbec'le düşlenen Venedik arasında bir Paris... Girdaptan çıktığında ise iş işten geçmiş, baş kahraman zaman, perdeyi kapatmıştır bile.



BİLMEMEK

Milan Kundera
Çeviren: Aysel Bora
Can Yayınları



1968, Prag'da Sovyet tankları. Prag Baharı'nın sonu gelmiştir. Yurdundan ayrılan pek çok göçmenden biri de Irena'dır. Kocasıyla birlikte Paris'e yerleşen Irena, onun ölümüyle yalnız kalır. Kendine yurt edindiği bu yerde duygularını, özlemlerini anlayacak, bilecek kimse yoktur. Yıllar sonra, soğuk savaşın bitimiyle birlikte, eski yurdunu sık sık ziyaret etmeye başlar. Bu yolculuklardan birinde havaalanında karşılaştığı Josef de kendisi gibi Sovyet işgaliyle birlikte Çekoslavakya'dan kaçmış, Danimarka'ya yerleşmiştir. Bütünüyle farklı nedenlerle çıktıkları Prag yolculuğu Irena ile Josef'in yurtsuzluklarına, özlemlerine yeni halkalar ekleyecektir. Bilmemek, aşkta, çocukluktan başlayan deneyimlerde ya da çalışma hayatında, kaçışlarda ya da yurdunda, kişiyi birçok şeye karşı kör ve duyarsız kılar. Bilmemek, hatırlama üzerine, yalnızlık, yabancılaşma, yurtsuzluk, bellek ve unutuş üzerine bir roman. Yoğunluk, derinlik, duyarlık ve yorum açısından Milan Kundera'nın en önemli yapıtlarından biri olduğu kesin. İnsanlığın en güncel sorunlarından biri haline gelen "göçmen olma" durumunu psikolojik ve siyasal kalıplar içinde inceleyen Milan Kundera, romanına kendi kişisel tarihini de ilk kez bu kadar açmış.



KANATLI KARINCA

Mehmet Altan
Can Yayınları



Bilimsel çalışmaları ve kitaplarıyla, iktisat profösörü kimliğiyle tanıdığımız Mehmet Altan, iyi bir deneme yazarı da. Daha önce Akademi Kitapevi Ödülü'nü alan Kanatlı Karınca'yı bu kez yine bir deneme kitabı olan Matadorun Ölümü'nden seçilmiş metinlerle birleştirip tek ad altında sunuyor. Mehmet Altan, "Yerçekimsiz Yıllarım" dediği döneme ilişkin izlenimlerini Kanatlı Karınca da yansıtırken, kaybolan zamana karşın duyarlılığını korumaya çalışan, hayatı anlamaya çalışırken aklın keskin gücüne saygı göstermeyi öğrenen bir aydının düşüncelerini de ikinci bölümde, her zamanki içten ve sıcak üslubuyla satırlara döküyor.



RİTÜELLER

Cees Nooteboom
Çeviren: Püren Özgüren
Can Yayınları



Bağımsız yaşamasına yetecek kadar parası olan Inni oyalanmak için ufak tefek sanat yapıtlarını alıp satar, borsayı izler ve bir gazetenin burçlar köşesini yazar. Yetmişli yılların Amsterdam'ında modern dünyanın kaosu içinde sürüklenip giden Inni intihar etmeyi dener ama başarısız olur. Aslında tüm yaşamını düzenleme girişimleri başarısız olan, cinselliğe temellenmiş post modern ilişkilerin peşinde sürüklenen ve başkalarının yaşamlarını gözleyen tipik bir tutunamayandır Inni. Tek gözlü eski kayak şampiyonu Arnood Taads ise Inni'nin tam tersidir; bu düzen kumkuması ihtiyarın tüm girişimleri birbirinin eşidir ve yaşamının hakimi saatidir. Taads'ın oğlu da başka bir felsefenin düzenini seçmiş, Japon geleneklerine göre planladığı yaşamında öz-benini tam anlamıyla anlamsız kılmıştır. Kendi karmaşası içinde bu baba oğulun birbirinin tam karşıtı düzen anlayışlarına çarpan Inni'nin tutarsızlıkları ve süreksizliği birden bölünür. İronik, sert ve insanın içine işleyen bir roman olan Ritüeller, Doğu ve Batı felsefelerinden esinlenenlere, zamanın anlaşılmaz ve göreli akışını, ne yöne gittiği belirsiz, amaçsız, post modern yaşamları merak edenlere, Nabokov ve Beckett, hatta bir ölçüde Oğuz Atay türü bir tat sunuyor.



BİZANS'IN GİZLİ TARİHİ

Prokopius
Çeviren: Orhan Duru
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları



Bizans tarihi, yazarlar için tükenmez bir konu kaynağı gibidir. Bu tarihin entrikalarla, savaşlarla iktidar kavgalarıyla, kanlı dalaverelerle dolu olduğu kuşkusuz. Ama bizleri Bizans tarihine saydam bir biçimde götüren tek tarihçi olarak Prokopius'u görüyoruz. Bizans tarihinin en görkemli döneminde İmparator Justinianus ile İmparatoriçe Teodora zamanında yaşayan Prokopius hem resmi saray tarihçisi olarak hem de önemli görevlerde bulunarak Bizans'taki her olayın iç yüzüne tanıklık etti. Ölümünden sonra açıklanmak üzere kaleme aldığı "Gizli Tarih" herhalde gelmiş geçmiş tarihlerin en ilgincinden biri olmalıdır. Sonuçta olanca saydamlığıyla Bizans İmparatorluğu içinde olan bitenleri apaçık öğrenebiliyoruz. Yazar kitabın önsözünde Gizli Tarih'ini hazırlarken çok güçlük çektiğini belirtiyor ve şöyle söylüyor: "Justinianus ile Teodora gibi anlatılması güç ve son derece şaşırtıcı kişileri ve yaşadıkları hayatı incelemeye kalkınca korkudan dişlerim zıngırdıyor." Ama gene de Prokopius yasadışı baskıları, arkasındaki casus sürülerini, her an ölümle karşı karşıya kalmak korkusunu bir yana bırakıyor ve "Gizli Tarih"ini yazıyor. Böylece örnek bir tarihçinin bulunmaz bir yapıtına kavuşuyoruz.



SOKRATES'İN KARISI

Gerald Messadie
Çeviren: Gülseren Devrim
Doğan Kitapçılık



Sokrates, kuşkusuz filozofların en büyüğüydü, ama karısı Ksantippi'den korktuğu kadar ölümden korkmazdı! Haklıydı da. Çünkü işlenen bir cinayetin failini bulmayı aklına koyduğu gün Ksantippi, Atina sosyetesini altüst etmeyi bile göze alacaktı. Perikles döneminin dillere destan Atina sosyetesini hem de! Alkibiades, Soktrates'in gözdesi. O küstah ve çılgın maceraperest bu cinayete bulaşmış mıydı? Büyük Perikles, Aspasya'nın yani antikçağın en ünlü fahişesinin kollarına atılmak için karısını neden terk etmişti? Demokrasinin ve güzel sanatların altın çağını yaşadığı Atina'da sarmaş dolaş bir kokuşmuşluk yumağı! İçki, şehvet ve çılgınlık her akşam "deha"yla baş başa yemek yiyordu, fahişe Aspasya bir davet verdiğinde kimler gelmiyordu ki: Sofokles, Fidias, Anaksagoras, Diogenes... Ksantipi sırrı çözdüğünde, tarihin pençesi suçluya uzanacak ve antikçağın en ünlü öyküsü sona erecekti... Tarihten aldığı ilhamla gerçek ve kurguyu birleştiren Gerald Messadie cesur kalemiyle Eski Yunan'ı hapsedildiği dar kalıplardan kurtarıyor. Ve günlük hayatı bütün yalınlığıyla, ama kimsenin hayal bile edemeyeceği büyülü renkleriyle günümüze taşıyor.



BU YAZ AYRILIĞIN İLK YAZI OLACAK

Selim İleri
Doğan Kitapçılık



Romanın bir bölümünde "Bu gecenin işi, anı iskeletlerini tasfiye etmek. Tasfiye: temizleme, arıtma. Ama bir yandan da: batan ticari kuruluşta hesapların kesilmesi; alacaklılara ortada kalan maldan paradan... Gülümsedi; yazarlığınız günün birinde baskıya uğrayabilir. Bu gece bu iş bitmeli. Anı hayaletlerinden kurtulacaktı." diyor Selim İleri. Doğan Kitapçılık tarafından yayımlanarak okura sunulan Bu Yaz Ayrılığın İlk Yazı Olacak adlı kitabı Türk okuruna yeni armağanı yazarın.



FOTOĞRAF HİKAYELERİ

Ahmet Karcılar
Doğan Kitapçılık



Artık unutulmuş, belki de hiç anımsanmamış bir meslektir fotoğraf hikayeciliği. Zamanını, mekanını, kişilerin ve nesnelerin geçmişlerini bilmediğiniz, ama istediğiniz kadar büyütüp bütün ayrıntılarını görebileceğiniz bir fotoğrafın tam bir hikayesini yazmak, odaları, koridorları ve merdivenleri iç içe geçmiş, çok katlı bir labirenti, içinde dolaşarak tanımlamadan farksızdır. Fotoğraftaki her ayrıntıdan yeni bir fotoğraf elde eder, sonra yeni fotoğrafın ayrıntılarındaki başka fotoğrafların peşine düşersiniz. Aklınıza sürekli bir önceki fotoğrafta geri dönüp seçmediğiniz ayrıntıları da bütünüyle görmek, önceki fotoğrafı tümüyle anlamak düşüncesi geçmektedir, fakat seçtiğiniz ayrıntıların sunduğu yeni fotoğraflar geri dönüşünüzü geciktirir hep. Bir gün ilk fotoğrafı anımsadığınızı fark ettiğinizde kaybolduğunuzu anlar, ama yeni seçimlerinizin cazibesiyle bunu umursamazsınız. Bu yüzden, hikayesini anlatabilen bir fotoğraf hikayecisine rastlanmamıştır şimdiye dek. Onlar, çıkış sandıkları fotoğrafa rastlayana dek kendi fotoğraflarının labirentinde dolaşır öylece. Oysa çoğu labirentin çıkışı, girişidir aynı zamanda.



EŞİKTEKİLER

Philippe Dijan
Çeviren: Yaşar Avunç
Ayrıntı Yayınları



Philippe Dijan Eşiktekiler'de kitabı yüz binlerce basıma ulaşan, medyanın peşinde koştuğu, beğenilmenin karşı konulmaz cazibesini yaşayan, yani klasik "başarı" ölçülerine göre mutlu ve neşeli olması gereken bir yazarı anlatıyor. Ama yazar aynı zamanda ömrünün kırk yılını kariyer, ev, araba, banka hesabı, evlilik için harcamayı reddeden, vitrinlerin önünde kendi mezarlarını kazanlardan nefret eden biridir ve hayat karşısında bocalamaktadır... Yeteneğini yitirmiş bir kalple bocalamalar, dönüşü olmayan yolculuklarda, çoğaltılmayan hayatlarda, tereddütlü kadınlarda, sanatçı ortamlarında sürdürülen sahte ilişkilerde sevgi ve arkadaşlığı özleyen insanlık hallerinde patinaj yapmaya başlar... Peki, hayatlarını "gülünç bir kaos" olarak yaşayanların sohbetlerinde nelerden söz edilir? "Seninle ben kaybedeceğimizi bilerek oyuna katıldık", "Bukowski, Brautigan ve Kerouac bir süper marketi dize getirememişti" ya da "bir reklam filmi izlemek, her türlü umudu yitirmek ve boşluğun seyrine dalmak demektir..."



SON SÜRGÜN

Dragan Babic
Çeviren: Mustafa Babel
Ayrıntı Yayınları



Son Sürgün, bambaşka bir hayatı, mevcut düzeni ve onun tüm değerlerini reddetmiş olanların dünyasını anlatıyor. Gizemli, zengin ve ahlaklı uygarlıktan vazgeçenlerin; gönüllü olarak, "sürgün"ü, "yer altı"nı seçenlerin hayatına "içerden" bakıyor. "Yarın"ı olmayan bir dünyadır onlarınki... Karınlarını doyurmak için çalışmaktan çekinmezler, uyuşturucuyu severler, sekse bağımlılık derecesinde düşkündürler, arkadaşlıktan ise hala vazgeçmemişlerdir... Dragan Babic, toplumun içinde yaşamaktansa uçurumun kenarında sek sek oynamayı seçen bir tip "anti-kahramanlar" aracılığıyla uygarlığımıza ayna tutuyor. Puslu, lekeli ve kana bulanmış bir ayna...



KUTSAL İNSAN - EGEMEN İKTİDAR VE ÇIPLAK HAYAT

Giorgio Agamben
Çeviren: İsmail Türkmen
Ayrıntı Yayınları



Kutsal İnsan, İtalyan sitüasyonizminin önde gelen isimlerinden Giorgio Agamben'in siyaset felsefesi geleneğini radikal olarak yeniden düşünmeyi gerektiren özgün analizlerine bir yenisini ekliyor. Yakın geçmişteki çalışmalarında kimlik, tekillik, cemaat kavramları üzerinde yoğunlaşan ve totaliter olmayan ama bireyden de hareket etmeyen bir cemaatin olabilirlik koşullarını araştıran Agamben, bu kitabında da çıplak hayat kavramından yola çıkarak eski Yunan'dan bugüne Batı siyasi düşüncesine hakim olan iktidar anlayışının görünmeyen yüzünü ortaya çıkarıyor. Kutsal İnsan, siyaset felsefesindeki yerleşik düşünce kalıpları ve tanımlardan vazgeçerek okunmayı gerektiren ve Debord'un Gösteri Toplumu'ndan Negri ve Hardt'ın İmparatorluğuna giden özel çizgiye ait bir kitap.



DÖVÜŞ KULÜBÜ

Chuck Palahniuk
Çeviren: Elif Özsayar
Ayrıntı Yayınları



İlk kez yayımlandığı 1996'dan beri bir yeraltı klasiği olarak anılan Dövüş Kulübü, yeni bin yılın eşiğinde geçen bir anti-ütopya öyküsünü anlatıyor. Yaşadığı hayattan nefret eden, ölüm düşüncesini saplantı haline getirmiş, insani yakınlığı kanser dayanışma gruplarında arayan genç bir adam. Aynı dayanışma gruplarının bir başka müdavimi, toplum kaçkını bir genç kadın. Ve Tyler Durden; yalanlar ve mutsuzlukla dolu bir dünyada kendi yöntemleriyle saldıran yarı çılgın bir kurtarıcı, baştan çıkarıcı bir intikam meleği. Tyler'ın felsefesine göre, tüketim kültürünün uyuşturucu etkisinden kurtulmanın yolu, fiziksel acıyla tanışarak yeniden doğmaktır. Çok geçmeden geceni geç saatlerinde bar bodrumlarında toplanan gizli bir dövüş kulübü ülkenin dört yanını saracaktır. Ama Tyler'ın dünyasında sınırlara ve kurallara yer yoktur. Kendi bedenini örseleyen bir müritler ordusu, toplum düzenini ve konformizmi imha etmek üzere Tyler'ın peşine takılır... Chuck Palahniuk'un ilk romanı tüketim kültürüne, hırs ve üstünlük duygusuna, güzellik idealine ve iş dünyasına zehir zemberek bir eleştiri yöneltiyor. Palahniuk, karanlık bir mizahla desteklediği güçlü ve çarpıcı üslubuyla yaşadığımız dünyanın çirkin suretine ayna tutuyor.



TANZİMAT DÖNEMİ OSMANLI MALİYESİ

Coşkun Çakır
Küre Yayınları
Ekonomi Dizisi



Geçmişi anlamak ve açıklamak, insanoğlunun kadim ve sonu gelmez arayışları arasında yer almıştır. Böyle bir arayışın gerekçesi ise bir taraftan, içinde yaşanılan anı hakkıyla anlamak, temellendirmek ve geleceğe ışık tutmakla mümkündür. Özellikle tarihte yer alan Osmanlı Maliyesi ve onun getirdikleri kimi zaman günümüzle aynı bağlamda seyreder. Osmanlı gibi güçlü bir düzenin çöküşü, bugün modern dünyanın yaşadığı bir çok soruna da kaynaklık etmektedir. İşte bu modern dünyada yaşanan sorunları ancak "tarihten yararlanarak çözebiliriz" düşüncesiyle ortaya çıkan "Tanzimat Dönemi Osmanlı Maliyesi" iki bölüm halinde geçmişteki para kavramına değiniyor.



KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE BÖLGESEL DENGESİZLİKLER

Dr. Gülen Elmas
Nobel Yayınları
Siyaset Dizisi



Küreselleşme süreci içerisinde, bölgelerarası dengesizliğin artışına paralel bir seyirde gözlenen, dünyada bir kutuplaşmanın söz konusu olması, özellikle Kuzey Amerika, AB ile Japonya gibi üç bölgenin sivrilmesine neden oldu. Bu süreç içerisinde "Küreselleşme Sürecinde Bölgesel Dengesizlikler" adlı kitap, temel olarak AB-Türkiye birleşme sürecinin, Türkiye'deki bölgesel farklılıkları nasıl etkileyeceği sorusuna yanıt arıyor. Küreselleşme sürecinde ve AB içindeki bölgesel dengeler, Türkiye'nin bu yapı içindeki yeri ve bölgesel göstergelerinin incelendiği "Küreselleşme Sürecinde Bölgesel Dengesizlikler", üç bölümde ülkemizde yaşanan küreselleşme sürecini A'dan Z'ye ele alıyor.



FİRAVUN'UN ÖLDÜREMEDİĞİ MUSA'DIR

Hekimoğlu İsmail
Timaş Yayınları
Roman Dizisi



Yüksek duvarlarla çevrili, kaba tahtalarla yapılmış kanatlı ardından bir ses duyuldu. Luha bir erkek çocuğu dünyaya getirmişti. Ancak bu erkek çocuğun hayatı tehlikedeydi. Firavun emretmişti: Ülkedeki bütün erkek çocuklar öldürülecekti. Daha dün yavrusunu vermek istemeyen bir anne öldürülmüştü. Peki Luha bu durumda ne yapmalı, evladını firavunlardan nasıl korumalıydı? Luha bu duruma isyan ediyordu. Yılanlar, çıyanlar çocuklarına yavrularına sahip çıkarken o bunu yapamayacaktı. Dualar ediyordu gün boyu yavrusunu ondan almasınlar diye. Bir gün bir ses duydu. Bu ses ona "Çocuğunu korktuğun zaman suya bırak, sakın üzülme o bir peygamber olacak ve geri dönecek" diyordu. Bu kişi Musa Peygamber olacaktı. "Firavun'un Öldüremediği Musa'dır", Musa Peygamberin yaşamını, yaşadığı dönemleri, doğumundan ölümüne ele alıyor. Bir Peygamberin yaşamının ve o döneminin roman olarak ele alındığı kitap, romanseverlerin beğenisine sunuluyor.



BEYOĞLU'NDA BALIKLARIN AYAK SESLERİ

Demir Toros
Doğan Kitap
Roman Dizisi



Beyoğlu... Birbirinden farklı insanları içinde barındıran bir semtti... Bu semtte her şeyin dolu dizgin yaşandığı mekanlar vardı ki bu mekanlar özellikle barlar, meyhaneler, pastaneler, pavyonlar, birahanelerdi. Abanoz Sokağı Boğaziçi motellerinin de hatırı sayılır bir yeri vardı hani, tabii o dönemde yaşayanlar için... Bu sokaklar, moteller ve mekanlar "Beyoğlu'nda Balıkların Ayak Sesleri" adlı romanda dile geliyor. Acı-tatlı ama dolu dizgin yaşanan hayatların panoraması niteliğindeki bu roman, unutulan ya da hiç bilinmeyen mekanları ve kişileri gün ışığına çıkarıyor.



EJDERHA YILLARI

Halil İbrahim Özcan
Gendaş Kültür
Roman Dizisi



12 Eylül ve o günlerin ülke dışına çıkmak zorunda bıraktığı genç insanlar... İşte "Ejderha Yılları" adlı kitap, 1980-1981 yıllarında yaşanılan Türkiye'yi ve o dönemin insanlarını konu alıyor. O dönemdeki hali şimdiki zaman olarak ele alan kitap, devrim için çıktıkları yolda özverili cesaretleriyle, yaşadıkları kahramanlık figürleriyle yeniden yüzleşen insanları okuyucusunun karşısına çıkarıyor. Yaşanan kocaman yalnızlığın farklı kültürdeki inananları nasıl aynı duygular içinde barındırdığını ve hayatın gelecekle ilgili düşleri nasıl etkilediğini ele alan "Ejderha Yılları", 12 Eylül'ü yaşayan birinin yaptığı izlenim niteliğinde...



BAŞLANGICINDAN BUGÜNE FRANSIZ ŞİİR ANTOLOJİSİ

İlhan Berk
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları



Baudealaire'den Rimbaud'ya, Apoliinaire'den Eluard'a, Aragon'a... pek çok Fransız şair, dizeleriyle bu kitapta buluştu. İlhan Berk'in hazırladığı Fransız Şiir Antolojisi edebiyatseverler için bulunmaz bir kaynak niteliğinde. Şiiri, özellikle de Fransız şiirini sevenlere...



OSMANLI TARİHİ NASIL İNCELENİR?

Suraiya Faroqhi
Çeviren: Zeynep Altok
Tarih Vakfı Yurt Yayınları



"Aşağı yukarı son on yıldır giderek daha erişilebilir hale gelen Osmanlı arşiv belgeleriyle görsel ve anlatısal kaynakların bende uyandırdığı heyecanı okurlarımla paylaşmak istiyorum" diyen Suraiya Faroqhi'nin "Osmanlı Tarihi Nasıl İncelenir?" adlı kitabı Osmanlı tarihi konusunda mevcut bilgi birikimine giriş niteliği taşıyor. Tarihin yorumlanmasında kaynakların nasıl kullanılabileceği konusuna değinen kitap, söz konusu alanda öğrencileri ve araştırmacıları belgelere yakınlaştırmayı amaçlıyor.



MAHŞERİN DÖRDÜNCÜ ATLISI

Andrew Nikiforuk
Çeviren: Selahattin Erkanlı
İletişim Yayınları



"Mahşerin Dördüncü Atlısı" veba, kızıl, kızamık, çiçek gibi salgın hastalıklar ve kıtlık, kuraklık gibi felaketleri, kısacası tarih boyunca milyonlarca kişinin ölüm nedenlerini konu alıyor. Bakteriler ve mikroplar açısından bir dünya tarihi niteliği taşıyan kitap, toplumsal hayatın hastalıklarla yakın ilişkisine çevreci bir bakış açısıyla yaklaşıyor ve dünyamızın en eski sakinleri olan mikroorganizmalarla barış yapmamızı öneriyor.



DEMİREL

Yurdakul Fincancıoğlu
Büke Yayınları



Kitap, Demirel'in özgeçmişi ile siyasal yaşamını yazıya dökmekten öte bir dönemin genel siyasal görünümünü ortaya koyuyor. 1960'lardan günümüze uzanan süredeki siyasal kadroları, girişimleri ve atılımları anlatan kitap, üç bölümde Türkiye'nin siyasal yapısına ayrıntılı bir şekilde değiniyor.



KISSINGER'IN YARGILANMASI

Christopher Hitchens
Çeviren: Mehmet Harmancı
Everest Yayınları



ABD'nin güvenliğinden sorumlu Kissinger başka ülkelerin güvenliğine nasıl bakıyordu? Nobel Barış Ödülü sahibi Kissinger, yazar Hitchens'a göre bir savaş suçlusundan başka bir şey değildi. Üstelik suç listesi bir hayli kabarıktı. Hindiçin'de sivil halka yönelik kitlesel katliamlar, Bangladeş'te kitlesel cinayetler ve suikastlar, Şili'de anayasal bir bürokratın öldürülmesinin planlanması, Demokratik Kıbrıs Devleti'nde devlet başkanının öldürülmesi ve daha bir çoğu...



POETİKAYA GİRİŞ

Tzvetan Todorov
Metis Yayınları



Tzvetan Todorov, insan bilimleri ve edebiyat eleştirisinde birçok farlı eğilimin yapılanma noktalarında birini temsil eder. Şklovski ve Tinyanv gibi Rus biçimcilerinin, Roman Jakobson ve Prag Dil Bilim Çevresinin, Roland Barthes ve Gerard Genette gibi yapısalcı ve post-yapısalcı eleştirmenlerin yöntemleri, Todorov'un çalışmalarında bir senteze ulaşmaktadır. Poetika tek tek yapıtlarla ilgilenmekten çok, bu yapıtları yazınsal kılan koşulları ve ögeleri araştırır. Todorov'un ve yapısalcı edebiyat araştırmalarının hedefi, "atomistik" diye nitelenebilecek bir okuma tarzını eleştirmek ve aşmaktır.



ULUSAL MÜZİK VE MUSORGSKİ

Dinçer Yıldız-Sevda Cenap
Müzik Vakfı Yayınları



Müzik tarihinde olağanüstü bir yere sahip olduğu dilden dile dolaşan Musorgski her şeyden önce armoni dilinin özgün bir yenileyicisi, bir de klasik ve romantik çağın kalıplaşmış beğenisine karşı çıkan esnek bir estetik anlayışının da kurucusu sayılıyor. Musorgski'yi anlatabilmek için her şeyden önce Ortodoks Kilisesi'nin dinsel şarkılarına, ulusal Rus müziğinin Glinka'yla doğuşuna ve Beşler Okulu'nun kuruluş ve gelişimine değinen kitap, 'Ulusal Rus Müziği' ve 'Musorgski' gibi iki başlık altında Musorgski'nin sanatını ve kişiliğini ele alıyor.



TÜRK ŞİİRİ'NDEN PORTRELER

Mehmet Nuri Yardım
Burak Yayınları



"Türk Şiiri'nden Portreler", bütünüyle Osmanlı'dan günümüze akıp gelen şiirimizi tanıtırken, büyük edebi birikim ve mirasımızı da gözler önüne seriyor.'Türk Şiiri'ne Genel Bakış' başlığını taşıyan birinci bölümde, şiirimizin toplu bir değerlendirmesi yapılıyor, ikinci bölümde 700. kuruluş yıldönümü nedeniyle Osmanlı Şiiri Soruşturması'nda Türk aydınlarının verdiği cevaplar yer alıyor. Yaşayan ustalarla yapılmış röportajların, henüz kozasını yeni ören, arayışlarını sürdüren genç şairlerin de yer aldığı bu kitapla, Türk edebiyat ve şiir tarihine faydalanılabilir bir eser bırakılması amaçlanıyor.



MEHMED RAUF'UN ANILARI

Hazırlayan: Rahim Tarım
Özgür Yayınları



"Bir yazarın hayatını, anılarını derlemek demek, onunla beraber büyümek, hayal kurmak, ümitlenmek; bazen onunla birlikte coşmak, bazen hüzünlenmek demektir. (...) Edebiyatla uğraşırken sanatın insana bahşettiği o en büyük nimeti tadar, zamanı aşarsınız. Başka bir söyleyişle, iki farklı zamanı aynı anda yaşarsınız. Bunu yapabilmek için öncelikle o yazarı her yönüyle tanımak, onun dünyasına girebilmek gerekir. Bunu başardığınızda birgün o yazarla öyle özdeşleşirsiniz ki, ona yapılan haksızlıklara bile kendinize yapılmışçasına isyan edersiniz" deniliyor önsözde. Rahim Tarım tarafından titiz bir çalışma ile kaleme alınan Servet-i Fünun döneminin en önemli romancılarından biri olan "Mehmed Rauf'un Anıları" edebiyatseverlere sunuluyor.



İSTANBUL... ARAMIZDA KALSIN

Daniel Colaqrossi
Om Yayınevi
Şiir Dizisi



Kitap, şairin şiirleri desinatörün desenleriyle İstanbul'a adanmış resimli bir aşk mektubu niteliği taşıyor. Başlangıç noktası yedi yıldır İstanbul'a gelip giden şair Colagrossi'nin bu kente ve insanlarına beslediği hayranlık, tiksinti ve çekimi, kısacası tutkuyu satırlara dökmesiyle gerçekleşiyor. Daha sonra Selçuk Demirel kendisine götürülen teklifi kabul ediyor ve eser ortaya çıkıyor. Resmiyle şiir yazan Selçuk Demirel'in resimlerinin güzelliği ve coşkusu kitabın her sayfasında farkediliyor.

Daniel Colagrossi Fransa doğumlu, ama İtalyan asıllı bir Fransız. Sanat yaşamına önce yemek pişirmek, şarap tatmak, ardından sofra fotoğrafları çekmekle başlamıştır.

Midesine düşkünlüğü sayesinde tanıdığı Ronald Topor, Pierre Alchinsky, Marc Brusse, Antonio Saura, Robert Doisneau, Guillermo Arizta, O. Olivier, Roman Cieslevitch gibi sanatçıların portre ve yapıtlarını merceğinden süzerek sanat fotoğrafçılığına geçen Daniel Colagrossi, 1996 yılından bu yana Türkiye'de Radikal Gazetesi'nde Mine G. Kırıkkanat'ın köşesinde yayımladığı siyah beyaz fotoğraflarıyla tanınmaktadır. Bugüne değin Türkiye'de bir, Fransa'da dokuz kişisel sergi açmış ve beş karma sergiye katılmıştır. (Basın bülteninden)

İstanbul uykuya yatıyor
Bağışlanmasını dayatarak
Doğurduğunda.
(Arka Kapak)



TÜRK SOSOYOLOJİ TARİHİNE GİRİŞ-1

H. Bayram Kaçmazoğlu
Birey Yayıncılık



H. Bayram Kaçmazoğlu yakın dönem Türk toplum hayatı üzerine nitelikli çalışmalarıyla tanınan önemli bir akademisyen. Bu eseriyle daha önceki çalışmalarına kapsamlı bir eser daha ekledi. Yaklaşık üç ciltten oluşacak Türk Sosyoloji Tarihi'nin bu ilk cildinde Fransız Devrimi'nden Meşrutiyet'e kadar öne çıkan önemli dönüm noktaları ele alınmaktadır. 19. yüzyılın önemli olayları, Osmanlı'da ortaya çıkan Batılılaşma Hareketleri ve 1. Dünya Savaşı öncesi gelişmeler ki bu tarihi olaylar 20. yüzyıl dünyasını şekillendiren ve 21. yüzyıl olaylarına etki eden, bugün de herkesin merakla öğrenmek istediği konular. Birey Yayıncılık takdirle anılacak çalışmaları sizler için yayınlamaya devam ediyor.



BİR BAŞKA DÜNYANIN KIZLARI

Carol L. Anway
İz Yayıncılık



İslam ABD'de hızla yayılıyor... Bu gözardı edilemez bir olgu. Peki, Amerikalı kadınlar Hıristiyanlığı terkedip niçin İslam'ı seçiyor? Elinizdeki kitap, koyuldukları yeni yolda bu kızların geçirdiği ruhsal ve zihinsel dönüşümün sebeplerine inmeye çalışıyor. Ayrıca İslam'a giren Amerikalı bayanların başta aileleri olmak üzere sosyal çevrelerinde ne gibi tepkilerle karşılaştığını ortaya koyuyor. Müslümanlığı seçen Amerikalı bir genç kızın hikayesini gayrimüslim annesinin kaleminden okumak herhalde okuyucuya ilginç gelecektir. Kitap ayrıca, İslam'ı seçen 53 Amerikalı kadının serüvenini de içermektedir...



POSTMODERNİZME HAYIR

Alex Callinicos
Ayraç Yayınları



Postmodernizm, Alex Callinicos'a göre düşkırıklığına uğramış devrimci '68 kuşağı'nı, bir de 'yeni orta sınıf'ı dile getirir. Dolayısıyla da düşünsel ya da kültürel bir olgu olarak değil de siyasi bir asabiyet belirtisi ile toplumsal değişkenlik olarak anlaşılmalıdır.



FIRAT'A KARIŞAN ÖYKÜLER

Arkeoloji Ve Sanat Yayınları


Her yönüyle tam bir "imece" kültürü ve coşkusuyla gerçekleştirilen ziyaret ve çalışma programı içerisinde, sayısız özgün ve çarpıcı gözlemde bulunulmasına rağmen, bunlar medyanın renkli ama "geçici" sayfalarına taşınmadı; sabır ve sevgiyle saklanarak, birazdan okuyacağınız öykülerle "kalıcı" kılındı... Zeugma ve komşuları 3. bin yılı göremediler ama, sadece insan sevgisiyle yaratılan bu öyküleri derleyen ve yıllardır Türkiye'nin aynı yüzakı çabaların ölümsüzleştirici Arkeoloji ve Sanat Yayınları sayesinde belki de 4. bin yılı bile karşılayacaklardır. (Kitaptan)
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV