Yıl:3 Dönem:2 Sayı:9/21

       

     
 

DEVRİLEN HOKKA

IŞIK YANAR

yanar_yanar@hotmail.com

 
     
  MEZARLIĞA BAKAN SANDALYELER

Hava kapanıp açılırken Edirnekapı Mezarlığı'nın arkasındaki mahallede kiralık ev arıyorum. Tek ve iki katlı evlerin önünde kadınlar, sanki yıllardır birbirlerine aynı şeyleri anlattıklarından gözleri hiçbir yere bakmadan oturuyorlar. Yaşlı bir adamın bisikletini yıkayışını dört çocuk izlerken, benim gözlerim solumdaki evlerin arasına kavaklarla beraber sıkışmış, ölmek üzere olan bir timsahın beyaz karnını güneşe sermesi gibi tekerleriyle gökyüzünü izleyen ahşap seyyar arabaya takıldı. Aşağıya doğru inen yol, pazarı kesiyordu.

Pazarın içerisinden geçerken burnuma gelen gözleme kokusuyla aniden irkildim. Orta yaşlı bir kadın, kızı çöpleri karıştırdığından habersiz sacın üzerinde gözlemeleri çeviriyordu. İki tane aldım: Peynir ve patates...

İlk ısırığı ilerdeki sırnaşık iç çamaşırcının önünde aldığımda gözlemelerin tuzsuz olduğunu üzülerek anladım. Geri dönmek yerine mezarlığı çeviren beton duvarın üzerine oturup etrafı izleyerek gözlemelerle beslenmeye başladım. Bir iki dakika sonra kalabalığın arasından ablasının elini tutarak gelen bir çocukla göz göze geldik. Birkaç saniye bana baktıktan sonra ablasının elini bırakıp yanıma oturdu. Oturduğum yerden ona doğru döndüğümde yeniden göz göze geldik. Aniden eliyle elimdeki gözlemeleri işaret etti. Bir parça kopartıp verdim. Ablası "Dur sen" diyerek kayboldu.

Yakınlarda bir yerde oturduğunu hissettim. Sonra yeniden gözlemeyi işaret etti. Daha büyük bir parça kopartıp yeniden verdim. Hemen hemen aynı anda ikimizde de gözleme bitti.

Su...

Bir dostla konuşur gibi "civarda cami var mı?" dedim.

Eliyle ileriyi gösterdi. Kalktım "Eve gitmelisin" deyip yürümeye başladım.

Bir müddet sonra arkamda bakışlarıyla sırtımı okşayan birisinin varlığı hissettim döndüğümde karşımdaydı. Yine eliyle minaresiz bir yapıyı gösterdi. Az daha yanından görmeden geçeceğim camiydi bu. "Sende mi susadın?" diye sordum. Kafasını "hayır" anlamında salladı. Tam "bu çocuk konuşamıyor" diye düşünürken, tedirgin gözleriyle yere bakarak "Amca Allah burada mı yaşıyor?" diye sordu.

Yeniden bir yere oturma ihtiyacı hissettim...
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV