Yıl:2 Dönem:2 Sayı:5/17

       

     
 

DEVRİLEN HOKKA

IŞIK YANAR

yanar_yanar@hotmail.com

 
     
  KASA VE ŞİRAZE

Türkiye'de kitap okumanın önemli olduğunun önemi hiç bir dönemde hiç bir kuşak tarafından yadsınmamıştır. Kişisel imajın ötekine iletisi olarak kitap ise 90'lardan sonra daha da önem kazanan bir olgu olmuştur. Ki bu dönemde insanlar saçları yada t-şörtleriyle de kimlik bulmaktaydılar. Diyalogsuz bir toplumda insanların kendilerini gazete ya da geniş anlamda basılı yayın organlarıyla ifade etmeleri kelimelerin ya da okumanın anlamını kaydıran bir etki meydana getirmiştir. Okumak kavramının eğitim-öğretimle kurduğu kırsal bağ ise öğrencilerin tamamının kitap okuyor şeklinde yorumlanması sonucunu doğurdu. Haliyle lise ya da üniversitede eğitim görmeyen kişilerin kitap okumasının toplum nezdinde bir şey ifade etmemesi gibi çeşitli çarpık bakış açıları da bu durumun cabasıdır. Kendisini ifade hallerinin bu şekilde simgelere yüklenmesinin altında suskun bir toplum olmamızdan ziyade susulmayan ortam yokluğu bulunmaktadır.

Kitaba dair garip dengeler ve bakışlardan bir diğeri ise okunan kitabın çokluğunun aileler içerisinde yarattığı telaştır. "Evet okumalısın oğlum ama sen profesör olmayacaksın" tepkileri bu telaşın işaretleridir. Okumanın toplumca otomatiğe bağlanmış sınırları aşılınca giderek akıllı olmadan tehlikeli olmaya doğru yelken açmış oluyorsunuz. Okumak güzel fakat aşırılığa kaçmamak gerekmektedir. Aşırılığa kaçınca ise bir dönem suskunluğunuz kafayı yediğinize hükmedilmesi için yeter bir sebep. Burada bizde delilerin çoğunun üstün zekalı olarak hükmedilmesiyle aynı anlamsal taban söz konusudur.

Bir dönem öğrenciler ders kitaplarını ellerinde taşırlarken genellikle kitap kapağı dışarıdan görünecek şekilde bir romanı ya da şiir kitabını da en üste koymayı ihmal etmezlerdi. Klasik kitaplar (daha çok Rus romancıları) bu dönemde en çok taşınan nesne konumundaydılar. Açılıp okunduğu pek görünmeyen ortalama algı düzeyine aslında ben de okuyorum ve okuyan insan zararsız ve anlayışlıdır gibi kimi imajları dağıtan bu tavırlar okumaktan ziyade okuyor olma halini beslemekteydi. Nitekim ellerde gezen kitaplar olası bir ilişki başlangıcının katalizörüdür.(-İnanmıyorum siz de mi Cezmi Ersöz okuyorsunuz!) Şüphesiz bu dönemde bir çok yazar okundu! ama anlaşılmadı. (Fakat gerçekten okumak için yanında kitap gezdiren insanların da haklarını vermek gerekir.) Elde kitap taşımanın bir diğer önemli mesajı da taşınan kitabın yazarla kurulan duygudaşlık çerçevesinde çevreye yansıtılmasıdır. Aşk hakkında yazılmış bir eseri yanında taşıyacak kadar seven! okurlar yazarın aşk hakkındaki çıkarımlarına büyük oranda katılmaktadırlar.

Peter Drucker gelecek vaad eden sektörleri sayarken yayımcılığı özellikle de kitap yayımcılığını belirtmesi kapitalist yayılımın yönünün belirlenmesi açısından önemlidir. Yayıncılığın reklam ve pazarlama yönetimleriyle girdiği ilişkiler sonucundan değişen çehresi özellikle üniversite yönetimlerinin tutumuyla tam anlamıyla bir metaya dönüştü. Zorunlu olarak alınan ve bu zorunluluk dışında hiçbir şey ifade etmeyen kitapların bir ders dönemi sonunda parçalanıp çöpe atıldığına çok şahid oldum.

Artık tamamen piyasa kalıpları içerisinde düşünülen yayım sektöründe ideolojik kutuplaşmalar da kırılmaktadır. "Herkese hitap eden" yazarların ortaya çıkmalarıyla yayım sektörünün hedefleri giderek aynı amaca yönelmektedir. Eskiden dağılım kitabın içeriği ve yayımevlerinin kimliğine göre gerçekleşmekteydi. Resimli Namaz Hocası ya da Arif Pamuk külliyatını Anadolu'da hac malzemeleri satan dükkanlarda bulabilirken Beyoğlu kitapçılarında bulamazdınız. Geçenlerde kitapçıları dolaşırken adını vermeyeceğim İstiklal'deki kitapçılardan birinde Sarıklı Mücahid romanını gördüm. Kitap dolaşımının akıl almaz bir şekilde olduğunu tecrübe ettikten sonra kitabın fiyatını sordum! Kimse bulamadı! Ardından YKY'nin bir kitabıyla kıyas yapılarak bir fiyat söylendi.

Genel olarak Türkiye'de modernleşme cinnetinin yeni tanımlamalarından birisi olarak kitap, piyasa ekonomisinin ve stratejik yönetim ilkelerinin uzun vadeli çıkarımları olarak kütüphanelerimize toz tutan metalar halinde sıralanmaya devam edecektirler.
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV