Yıl:2 Dönem:2 Sayı:2/14

       

     
 

İZLENCE

MEHMET HARMANCI

m.harmanci@40ikindi.com

 
     
  YAZI YAZMANIN GEREKLİLİĞİ VE SÜREKLİLİĞİ ÜZERİNE

'İzlence' isminin ortaya çıkışı, Hece Dergisinde sinema üzerine değiniler ya da sinemadan/filmlerden hareketle çözümlemeler yazmaya niyetlenmemle olmuştu. Oradaki ortak izlekli yazılarımı derli toplu ifade edecek bir üst başlık olarak bu ismi belirlemiştim. Daha sonra 40ikindi'de de köşe yazmak sözkonusu olunca aynı içeriği sürdürmek niyetiyle bu köşeye de aynı başlığı uygun görmüştüm.

Elbette Hece'de yapmayı tasarladığımdan farklı bir mecraya doğru işler akmaya başlamıştı ama yine de burada periyodik yazmaya yazgılı bir yazar sıkıntısına kapılmadan ve periyodik yazmanın zorunluluğu ile kimi zaman geçiştirme bâbından yazılar yazmaya sürüklenmeden işi sürdürebileceğimi düşünmüştüm.

Bugüne değin bu gayretimi ve düşüncemi yitirmemek için de çabaladım. (Kendimle olan hesaplaşmalarımdan çıkardığım sonuca göre bunu başardığıma ve periyodik yazmanın tehlikelerine karşı kendimi koruma gayret ve hassasiyetimi kaybetmediğime de kaniyim ama...) 

İşbu sayının yazısını yazmak üzere eyleme niyetlendiğimde, tasarladığım yazıyı yazmak yerine şimdi okumakta olduğunuz yazıyı yazmaktan da kendimi alamadım.

Mantık şuydu: Ben, yazacağım şeyler olduğu sürece yazmaya niyetlenmiş biriyim ve yazının sürekliliğinden önce gerekliliğinin önemli olduğuna inanıyorum. Hatta sadece yazı gerekli ise yazılmalı, diye düşünüyorum. demiştim kendime.

Evet, bu sayı için de yazmam gerektiğine inandığım filmler ve onlardan kalkarak ulaştığım yorumlar vardı. Bunları da bu sayfa dolsun için değil yazmazsam duramaz bir ruh haline geldiğim için yazacaktım. Gelin görün ki, zihnime üşüşen yazı etiğine dair soru ve sorunlar ortaya çıkınca onları değil de bunları gündeme getirmek istedim.

Çünkü bana yazı ile iktidarı ele geçirmeye çalışmak, yazı ile otoriteleşmek, yazı ile meşhurlamayı düşünmek, yazı ile para kazanmak çabasına girmek doğru görünmüyor. Ama yazının güç ve iktidar aracı olabileceğini, dahası otorite bahşedebileceğini, yazının şöhret getirebileceğini, yazının para kazandırabileceğini inkâr ediyor da değilim. Ancak yazarlığa soyunmuş zevat-ı kiram bu niyetlerin hiç biriyle yazıya yönelmemelidir; bunlar için yazmamalıdır. Yazanın/Yazarın 'ya ben öleyim mi söylemeyince'den başka gerekçesi de olmamalıdır. Birisi buradan hareket etmişse de yazı ona yukarıda saydıklarımızdan birini/birkaçını/hepsini sunmuşsa buna da 'nurun alâ nur' demekten başka ne söylenebilir?

Onun hakkını teslim etmek ve onu tebrik etmek bir yana bırakılsa da yazı için geçerli ölçütün, yani onun niteliğini/değerini gösteren ölçütün buralarda aranmayacağı muhakkak söylenmelidir.

Bu ölçütü genelleyerek bütün sanata uygulamak da mümkündür.

Bir filmin, bir müzik eserinin, bir edebi/yazınsal eserin, vs., değerini belirleyecek mihenk taşı ne onun çok ilgi görmesi/talep edilmesi, ne anlaşılmaz olup hiç talep edilmemesi, ne çok iyi kazandırması, ne beş kuruş kazandırmaması, ne sahibine itibar ve şöhret kazandırması, ne de bunların hiçbirini sahibine bahşetmemesi ile ilgili değildir. Eserin estetik değeri bunların çok ötesinde ve fevkinde bir şeydir. Bunları söylerken, periyodik yazıp; yazacağı olduğu, yazması gerektiği için sürekli yazabilenler olabileceği gibi (ki bu evsafta olanlar fazla bi yekûn tutmazlar, kanımca), yazıdan sağladığı yazının dışındaki gerekçe ve çıkarları uğruna, yazılarının sürekliliğini korumak gayretinde olanların varlığının farkında olduğumu da belirtmek isterim. İlk andıklarımın arasında olmak bahtını kaç kişi yakalar bilinmez ama ikinci andıklarımdan berî olmak, her yazıp çizenin kendi tercihiyle doğrudan bağlantılıdır. O, ne derse desin, yazıyı sürekli kılmak pahasına gerekliliğini ıskaladığı için de sorumlu tutulmalıdır.

İşte bütün bunları düşünüp hesaplaşmaktan aslında burada olması gereken sinema yazısını burada ve şimdi(-lik) okuyamadınız. Gerekliliği konusu tamam olsa da sürekliliğin uyuşturup, uyutan tekdüzeliğine düşmemek için o yazı değil de bu yazı yer aldı köşemde. Bu yazı da yazılması gerekli olduğundan yazılmış olsa da sürekliliği sağlayan bir yazı olmaktan kurtulamadı, sanırım.
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV