Yıl:2 Dönem:2 Sayı:1/13

       

     
 

SAKSAĞAN

OSMAN ÖZBAHÇE

osmanozbahce@yahoo.com

 
     
  AĞABEYLERİM, KATİLLERİM BENİM!

Eskiler, "Tasnif eden hedef olur," buyurmuş. Burada, yeri geldikçe bundan kaçınmayacağım.

Yazmak istediğim birinci husus, önümüzde, yol açıcı olarak duran ağabeylerimizin, gerçekte bize bir yol filan açmadıklarıdır. Bize son derece yapay, edilgen, eklektik, kırılgan ve yıkılgan bir söylemi ve bununla kurulmuş bir dünyayı miras diye bırakıp bizi, al bununla biraz da sen oyalan ettikleridir. Sevgili ağabeylerimizin, edep diye diye bizi bir sasılığa uğrattıklarıdır. Bugün ortalığı kaplayan berbat şiirlerin baş sorumlusu onlardır. Eğer ağabeylerimiz, yaptıkları işin mahiyetine, yöntemine dair sahici bir bilinç aktarsalardı bize, bugün bu kadar berbat şiiri, şiir diye okumak zorunda kalmazdık. Bir ayıklama, ayırdetme gücü ve cesaretine sahip olurduk. İşin, işten ziyade, şiir yazan vatandaşların uysallığına, efendiliğine, bizdenliğine dayanmasının ve buna mukabil dikkatin şiirde olması gerekirken, şiir dışı işlere kaydırılmasının sebebi, hikmetinden sual olunmaz ağabeylik müessesesidir. Oysa dikkat; şiirin, şiir olup olmadığı meselesinde olmalıydı; vatandaşın ceket iliklemesinden bize ne!

İsterseniz, kendi kendinize bir bulmaca hazırlayıp çözün bakalım neyle karşılaşacaksınız. Önünüze beş altı edebiyat dergisi koyun ve sadece şiirleri okuyun. Sizce, böylesine kötü şiirlerin, bu kadar kolay, edebiyat dergilerinde yer alabilmesinin sebebi nedir? Ya şiiri artık kimse iplemiyor ve bunun için gelen geçiyor, ya dergilere şiir seçenlerin ölçülerinin ayarı bozuktur, ya da ortalığı hepten kötü şiirler kaplamıştır ve şiir seçenler de çaresizdir. İşbu seçeneklerin hepsi ayrı bir âlemdir ve lakin sorulması gereken soru şudur: Hangisi yanlış bu seçeneklerin? Hepsi doğru işte!

Peki, ortalığı böylesine kaplayan işbu berbat şiirlerin, kapsama alanlarını böylesine genişletmelerinin bir sorumlusu, bir sebebi olmalı değil midir? Olmalıdır kardeşim, olmalıdır. Peki bu sorumlular kural, edep, şiir bilmez yeni yetmeler midir? Hiç bile kardeşim, hiç bile. Bir kere işbu yeni yetmelere, şayet şiir yazacaklarsa iyi şiir yazmaları gerektiğinin birileri tarafından hatırlatılması gerekmektedir. Kim ki bu hatırlatıcılar? Dört edepsiz işte!

Benim anladığım, günümüz şiirinin ve şiir ortamımızın bir sasılığa uğramasının iki önemli sebebi vardır. Birinci sebep eleştiri yokluğu, yoksunluğu ve düşmanlığıdır. Bu tutum, şiirin ve şiir zevkinin irtifa kaybına sebep olmaktadır. İşbu eleştiri yokluğu, yoksunluğu ve düşmanlığının baş sorumlusuysa, ağabeylik müessesesidir. Şiir eleştirisi adına, dolayısıyla yolumuzu, yordamımızı görme adına onlardan bize bir şey kalmamıştır.

İkinci sebep 1980'li yıllar şiiri denilen şiirdir. 1980'li yılların şiiri, demokrasinin şiiridir. 1980'li yılların şiiri gevşekliğin, sorumsuzluğun, nemelazımcılığın, menfaatçiliğin şiiridir. Mıymıntıların şiiridir 1980'li yılların şiiri. Dudak büktüğümüz, gürültücü bulduğumuz, dan dun edip duruyor bunlar yaw ettiğimiz toplumcu, ideolojici şiir, 1980'li yılların şiirinden bin kat daha iyidir. Demokrasi her şeyi kaldırır da şiiri kaldırmaz; çünkü şiir, iyiyle kötüyü net olarak birbirinden ayırır. Demokrasiyse kötüleri baş tacı eder, yaşasın eder. Demokrasi sayesinde, kötülüğe ve gevşekliğe verilen pirim, giderek kritik ve kriterin ortadan kalkmasına sebep olur. Şiirin mezhebi bu kadar geniş değildir. Kesinlikle! Demokrasinin ortada olduğu yerde merkez ortadan kalkar. Kesinlikle!

1980'li yılların en mühim kötülüklerinden biri de, ortalığı ölçüsüz ve hattâ oburca bir romantizmin kaplamasıdır. Kimsenin bu uykudan uyanmaya niyeti de yok. Ayrıca, başlangıçtaki iyi örnekler, doymak bilmez oburluk sayesinde iyice görünmezleşmişlerdir.

1980'li yıllar şiirine dair kelâm eden her vatandaşın, lafı döndürüp dolaştırıp bu yıllarda şiirin meseleleri önem kazanmıştır, şiir üstüne düşünme artmıştır masalına getirmesi, ayrıca üzerinde durulması gereken bir göz boyamadır. Kimse, ama hiç kimse, 1980'li yıllar şiirinin kozmetik bir şiir oluşunu gözden kaçıramayacaktır. Kozmetik şiir? Farfaraların, takıp takıştırıp piyasa yapanların şiiri! Kaportayı o biçim edenlerin şiiri! Uyuma kardeşim, kozmetik diyoruz, kozmetik!

İşbu yıllarda şiirimizde önem verilmedik konu kalmamıştır, şiirimiz öylesine büyük bir özgürlük alanında fışkırıp gümrah etmiştir, öylesine ince bir nezaket geliştirilmiştir ki 1980'li yıllarda şiirimiz, söz ettiği her neyse ondan, diplomatik bir dille söz etmiştir. Diplomatik dil, şiirimizde, bugüne kadar, hiç olmadığı kadar büyük bir önem kazanmıştır. Kadarlara bak sen, kadarlara! 1980'li yıllar şiiri için, uyuyan kusursuz güzel, dense yeridir. Ya bir de uyanacağı tutarsa?

Şiir yazmak isteyen züppe! Kulaklarını aç da beni iyi dinle! Demokrasiden uzak dur! Demokrasi, güçlünün gücüdür! Sömürenlerin, hortumlayanların en esaslı silahıdır! İyi şair demokrat olmaz! İyi şiir demokrasi önermez! 1980'li yıllar şiiri denilen şiir, demokrasinin şiiridir. İyi uykular krallığında şövalye olmaktansa, haydutluğu seç.

Bize uykunun seksen çeşidi değil, bir atılış gerekmektedir; güçlü ve taze bir vuruş! Bunun için başlangıç noktası, her şairin öncelikle kendi bütünlüğü içinde ve alabildiğine ayrıntılı bir eleştiriye tabi tutulmasıdır. Bu çalışma bize, bir sonraki aşamada bir kıyaslama yapabilme imkânı verecektir. Kıyaslama yapabilme imkânı yeni sonuçlar, yeni şiirler demektir. Bu sası dolaşımı ortadan kaldıran tazeliktir.

İyi şiir için eleştiri şarttır. Eleştirmen mahallenin delisidir. Bizim mahalle temiz, tertemizdir. Herkes akıllı usludur. Yaşasın sessizlik! (20.09.2001)
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV