Dergide yaklaşık yirmi yazar eşinin kendi dünyasındaki yerini, tanışma ve evlenme hikayelerini, iyi ve kötü günlerini anlatıyorlar kendi üsluplarınca. Bazı yazarların müstear isimle yazdıkları yazılarda ise genelde aile hayatına ait olumsuzluklar dile getirilmeye çalışılmış. Berat Demirci'nin yer yer hikemi diyebileceğimiz bir üslupla kaleme aldığı "Medeni Hal Hanesini Tahkik Zımnındadır" başlıklı yazısı, yazarın iç dünyasından hareketle "aile", "eş" ve "aşk" mevhumlarına derin açılımlar getiriyor. Berat demircinin yazısının peşinden dergiye ilk kez misafir olan Metin Önal Mengüşoğlu ise "Emsalsiz Sevda" başlıklı yazısında, eşiyle yaşadığı sıkıntılı günleri, kederli yılları samimi ve hisli bir üslupla ifade ediyor. Yine derginin ilk kez misafiri olan Halim Şafak, "Melehat Bahsi" başlığı taşıyan yazısıyla dergiye; üslup ve muhteva itibariyle yenilik getiren isimlerden en bahse değer olanı. Derginin bu sayısında genellikle yazıların başlıkları yazar ve yazı hakkında yeterince malumat veriyor aslında. Mustafa Muharrem'in "Çekemez Kelime Gemileri O'nun Kalbini", Mehmet Aycı'nın "Ona Rağmen Azizim..." ve Hüseyin Kaya'nın "Aşk Bir Kıyl ü Kaal İmiş Ancak" başlıkları bunlardan bazıları. Hüseyin Akın, "yaşantısında evli, düşünce ve duygularında bekâr biri" olarak başladığı yazısında özelden genele bir şairin aile ve ev hayatında yaşama ihtimali olan sıkıntıları kendi üslubuyla dile getirmiş. Ethem Baran ve Fuat Çiftçi yine Sühan'da ilk kez yazan isimlerden. Dergi, Mustafa Uçurum, Yüksel Enderin, Mustafa Oğuz, Bahri Doğan, Adem Turan, Recep Ş. Güngör, Reşit G. Kalkan, Tekin Şener, Hayrettin Orhanoğlu, İdris Ekinci, M. Said Türkoğlu isimleriyle devam ediyor.
Berat Demirci ve Metin Önal, Mustafa Muharrem, Sait Türkoğlu ve Mustafa Oğuz yazılarında, aile sorumluluğunun bilincine vurguda bulunurken, diğer yazarların neredeyse tamamı üstü kapalı ya da açıkça "edebiyat"ı önceleyen bir üslup kullanmışlar ve buna bağlı olarak ortaya çıkan, yahut çıkabilecek mutsuzlukları ifade etmeye çalışmışlar. Bir grup yazar ise görünen o ki, "ne şiş yansın ne kebap" düşüncesiyle mevzuyu anlamamış gibi davranarak masalımsı, aşıkane metinlerle katılmışlar "yenge" sayısına.
Recai Güllapdan üçüncü yılında da Sühan'ı yalnız bırakmamış. Üstad her zamanki sayfalarında; "Yenge Edebiyatına İştirak Bâbında Bir Garib Rü'yetimi Takdim Edeyorum" başlıklı yazısıyla tiryakilerini bekliyor.
Giriş yazısında derginin bu sayısının bazı yengelerin bizzat isimlerine gönderildiği belirtilirken asıl niyet ve samimiyetin aslında bu davranışta aranması gerektiğini belirten Hüseyin Kaya, bu sayıya türlü bahanelerle yazı vermeyenlerin isimlerini ilan etmeyişlerini de aynı samimiyet ve iyi niyete bağlamaya çalışmış. Yine sunuş yazısında cevap hakkı doğan yengelere dergi sayfalarının her zaman açık olduğu da belirtilmiş.
Takip edenlerin hatırlayacağı üzre yaklaşık bir yıldır Sühan'da şiir yayımlanmıyordu. Sühan bu yıl da şiir yayımlamayacağını yine sunuş yazısında ilan etmiş. Sühan, galiba edebiyat tarihimizin ilk "deneme" dergisi olma yolunda ilerliyor...
Geçtiğimiz günlerde kasım aralık 2005 tarihli 13. sayısını "yenge" özel sayısı olarak yayımlayan Sühan dergisi, okurları ve yazar eşleri tarafından ilgiyle karşılandı.