Türkiye'de müzik tarihi araştırmalarının yetersiz olduğu sıklıkla dile getirilir. Bu konuda kaleme alınmış birçok önemli eser hâlâ tozlu raflarda bekliyor.
Paris'te Bibliothèque Nationale de France'ın Şark Yazmaları bölümünde, [Turc 292] katalog numarasıyla kayıtlı olan Ali Ufkî Bey'e ait isimsiz elyazması mecmua da bunlardan biriydi. Prof. Dr. Cem Behar, bu önemli eser üzerindeki tozları silerek kültürümüze kazandırdı. Eser, 'Saklı Mecmua' üst başlığıyla geçtiğimiz günlerde Yapı Kredi Yayınları arasından çıktı.
Kültür ve sanatla ilgilenenler Wojciech Bobowsky ya da nâm-ı diğer Ali Ufkî Bey ismini sık sık duymuştur. 17. yüzyıl İstanbul'unun kültür hayatında özel bir yeri olan Ali Ufkî Bey, soylu bir Leh ailesinin çocuğuydu. Kırım Türkleri tarafından esir edildikten sonra Osmanlı sarayına girdi. Müslüman olup eğitim gördü. Saray içinde çeşitli kademelerde görevlendirildi. Pek çok eser kaleme alan Ali Ufkî Bey'in çalışmaları, sözlükler, Türkçe konuşma kılavuzları, dilbilgisi metinleri, müzik ve repertuar derlemeleri gibi geniş bir alana yayıldı. Bu eserlerden bir kısmı incelemelere konu oldu; ancak [Turc 292] yazması üzerinde bugüne dek hiçbir ciddî akademik çalışma yapılmadığını söylüyor Prof. Dr. Cem Behar. Ali Ufkî'nin bu yazmada Osmanlı/Türk musiki geleneğinin başlangıç dönemleriyle ilgili önemli bilgiler, gözlemler, eserler sunduğunu belirten Behar, mecmuanın bir döneme tanıklık edişinin repertuar değerinden çok daha önemli olduğunu ifade ediyor. Yüzyıllar boyunca değerlendirilememesine atfen, bu eseri inceleyen kitabına 'Saklı Mecmua' adını uygun gören Behar, "Bu kitap bir 17. yüzyıl müzik tanıklığının, yazılı belgesinin ayrıntılı incelenmesi. Müzikoloji, müzik tarihi ülkemizde pek gelişmiş bir araştırma alanı değil. Bu bakımdan Ali Ufkî'nin yazmasının dikkat çekmemiş olması şaşırtıcı değil." diyor.
Prof. Dr. Behar, bu eserin Osmanlı/Türk musiki geleneğinin erken dönemlerine ait önemli müzikal belgelerden belki de ilki olduğuna dikkat çekiyor ve şunları söylüyor: "Klasik Türk musikisi olarak da adlandırdığımız müzik geleneği, sanıldığı kadar eski değildir. Özgün bir Osmanlı-Türk musikisi geleneği ancak 16. yüzyılın sonlarından itibaren oluşmuştur. Bu geleneğin, daha önceki Arap, Fars, Ortadoğu müzikleri, Orta Asya gelenekleri vs. ile de bağları kopuktur. Müzik geleneğimiz 400-450 yıllıktır topu topu. Ali Ufkî'nin yazması da bu gerçeğin bir diğer kanıtı."
(Zaman)
Türkiye'de müzik tarihi araştırmalarının yetersiz olduğu sıklıkla dile getirilir. Bu konuda kaleme alınmış birçok önemli eser hâlâ tozlu raflarda bekliyor. Paris'te Bibliothèque Nationale de France'ın Şark Yazmaları bölümünde, [Turc 292] katalog numarasıyla kayıtlı olan Ali Ufkî Bey'e ait isimsiz elyazması mecmua da bunlardan biriydi.