|
|
|
YAŞAMA
YAKILAN IŞIK
Ayşe
Değer
Bir
köz misali kızarmış gök yüzü ağaçların arkasından
göz kırpıyor, veda ediyordu bana... Bir ressamın
tuvaline döktüğü ruhu gökyüzü de renkleriyle doğaya
yansıtıyordu. Karşımdaki söğütte yeşilin tonları
ay ışığı eşliğinde göz yaşları gibi yerleri öpüyordu.
Ağaçlar uzaklaştıkça ufalıyor ve kararıyordu.
Adeta siyaha bürünen bu ağaçlar uzaklarda bulunan
sevgiliyi simgeliyordu. Hafifçe yağan yağmur da ona
duyduğu özlemin ve hasretin gözyaşlarıydı. Henüz
beliren birkaç yıldız umut ışığı; ay yüzünde hâlâ
yaşatmak için mücadele ettiği gülücük gibiydi.
Her şeye rağmen gülebilen gökyüzü, bu tebessümleri
çevreye yayabilen ay ışığıydı. Bir süre sonra
hava tamamen karardı. Hüzün, karamsarlık, özlem,
hasret ve duygusallığın yoğun olduğu bu saatlerde,
yıldızlar ve ay'la aydınlık vermeye çalışan gökyüzü
esen rüzgarla alnıma bir bûse koydu ve içimdeki ateşi
körükledi. Ümidimi kaybetmemi tembih ediyordu. Yaşama
sevincinin önündeki bendi yıkarak çoğalmasını, coşmasını
sağladı.
Şimdiye kadar ölme arzusu içinde olmama rağmen artık
yaşamak istiyorum. Doğayla iç içe ve gökyüzüyle…
Ebruli gönlümde sonsuza dek bu duyguları yaşatmak içimdeki
mum ışığını ve sevda çiçeğini öldürmeden yaşamak
istiyordum. Her zaman ölümle birlikte soluk alıp
vermeyi aynı zamanda da hayatla birlikte gülüp, neşelenmeyi
bırakmayacağım. Benliğimdeki her türlü rengi bütün
tonlarıyla davranışlarıma sözlerime, bakışlarıma
yansıtabilmek için çalışmalıyım. Bu masmavi
hayallerle ve kararlarla yeni bir güvene başlayabilmek,
hazırlanmak için uyudum. Uyandığımda ise önümde
kararlarımla yaktığım masmavi bir umut ışığı
vardı ve bir gün bu ışık güneş olacaktı…
|
|
|
|
Şimdiye kadar ölme arzusu içinde olmama rağmen artık yaşamak istiyorum. Doğayla iç içe ve gökyüzüyle… Ebruli gönlümde sonsuza dek bu duyguları yaşatmak içimdeki mum ışığını ve sevda çiçeğini öldürmeden yaşamak istiyordum. Her zaman ölümle birlikte soluk alıp vermeyi aynı zamanda da hayatla birlikte gülüp, neşelenmeyi bırakmayacağım.
|
|