1 AĞUSTOS 2001








"Ben öykü dairemi tamamlamış değilim. Henüz asıl öykümü yazmadığımı biliyorum. Sürekli bir arayış içindeyim. Amatör, belki yazıya yeni başlamış birinin arayışındayım. Daireler kuruyorum. Birinden diğerine geçiyorum habire. Ve hâlâ çocuk ruhluyum, belki delikanlı..."




ALİ HAYDAR HAKSAL İLE NETLEŞİ

Rabia GÜLCAN

Rabia Gülcan: 1986'dan beri hikaye kitaplarınız yayımlanıyor. Azımsanmayacak sayıda öykünüz var. Bu bolluğun kaynağı nedir?

Ali Haydar Haksal: Bilemiyorum, bu soruyu birilerine sormalı. Ama kime? Ben de merak ediyorum açıkçası. Ali Haydar Haksal niye bu kadar sıkı anlatıyor, anlattıklarının bir değer ve anlamı var mıdır? Ben bu sorunun cevabını bulamıyorum. Haydi biraz öteyi beriyi kurcalayalım ne dersin sevgili Rabia?


R.G.: Hikaye yazarken sürekli arayış/açılım içinde olduğunuzu sanıyorum. Ali Günvar'ın ''Her öykün yeni bir öykü ve her yeni öykü bir arayış öyküsü'' dediğini biliyoruz öyküleriniz hakkında. Hikaye yazarken, o birinden diğerine ilerlediğiniz çemberlerden bahsedebilir misiniz?

A.H.H.: Evet aziz dostum Ali Günvar'ın böyle bir ifadesi oldu. Ben öykü dairemi tamamlamış değilim. Henüz asıl öykümü yazmadığımı biliyorum. Sürekli bir arayış içindeyim. Amatör, belki yazıya yeni başlamış birinin arayışındayım. Daireler kuruyorum. Birinden diğerine geçiyorum habire. Ve hâlâ çocuk ruhluyum, belki delikanlı... Öyküme ilişkin bazı ip uçları veriyorum, gerisi beni ilgilendirmiyor. Her öyküm yeni yazılıyor ve her öyküm bir başkadır. Her öyküm bir yenisine kapı aralıyor, her öyküm bitince bir başkasını muştuluyor. Ben kendimi denetleyemiyorum. Anlattıkça anlatmak geliyor içimden.


R.G.: Sizi yazıya/hikayeye bağlayan nedir?

A.H.H.: Ne mi? Aşk, tutku ve azim. Bitmez tükenmez bir enerji. Çok okuma, düşünme ve gözlem. Bir de yaşamak. İnsanların arasındayım, müthiş bir gözlemim var. İnsanların en küçük ayrıntılarına dikkat kesilirim. Dostlarım dostlarımdır. Onlar endişelenmesinler, onları yazmıyorum. En büyük kötülük kendime, çünkü kendimi yazıp duruyorum. O kadar. Kendimi çoğaltıyorum galiba. Benden benler üretiyorum. Her sözcüğümün bir anlamı vardır. Bir sözcük binlerce kez tarafımdan yazılmış olsalar da yeni anlamlarla karşıma çıkıyor. Kendi öykülerini okuyan, eleştiren, değiştiren, bazen kızan, bazen keyiflenen birini gördünüz mü? Yazdığım bir öyküyü unutuyorum, uzun bir zaman yüzüne bakmıyorum. Sonra da bir yabancı gibi okumaya başlıyorum. "Aaa", diyorum. "Bu öykü beni anlatıyor. Bu benim." Başkalarının bana sorduğu soruyu kendime soruyorum.


R.G.: Hikaye yazarken uyguladığınız/keşfettiğiniz bir çalışma metodu var mı?

A.H.H.: Sırlarımı dökmemi istiyorsun değil mi? İşte buna gelemem. İçimde bir çağlan gibi coşanı ben nasıl anlatayım, bilmiyorum ki. Belleğimde kurduğum öyküler ayrı. Onlar bile bende fırtınalar estiriyor. Bana saç baş yolduruyor. Ben kurguya dayanan öykü yazmıyorum ki... Öykü ağacımın fidesini toprağa ekiyorum, ondan sonra onun etrafında bir divane gibi dönüp dolaşıyorum. Sevgiyle, aşkla, içtenlikle, fedakârca... Ne derseniz deyin işte öyle bir tutkuyla. Okumayı seviyorum, düşünmeyi ve yazmayı. Bunlarsız olmuyor.


R.G.: Mektup deyince...

A.H.H.: Ha bir de öykülerimi mektup yazar gibi yazıyorum. Sevdiklerime, dostlarıma, arkadaşlarıma. Mektup zaten benim için bir tutku. Yıllarca mektup yazdım. Belki de yazı yazmayı mektuplarımdan öğrendim.


R.G.: Okumak ne ifade ediyor sizin için? Başucu kitaplarınız ve/ya tekrar okunacak dediğiniz kitaplar var mı?

A.H.H.: Kütüphanemi gördün sevgili Rabia. Otuzbin ciltlik bir kütüphane içindeyim. Bir cennet. Ondan ona saldırıyorum. Bitmez tükenmez bir aşkla. Yaşamımda bir mekândan bir başka mekâna taşınmak olmasa ne iyi olur. İşte o zaman kitaba ve tozuna kızarım. O geçtikten sonra oturur yeniden aşkla bağlanırım. Benim özel yazarlarım yok. Hiç ummadığınız sıradan bir yazar bile benim için ilginç olabiliyor. Doğaya düşen arı ne yapar? Her çiçeğe konar. Elbette benim özel çiçeklerim var.


R.G.: Yedi İklim dergisinin yazı işleri müdürüsünüz. Dergi 1987'den beri yayımlanıyor. Sanırım Nisan 1989 ile Nisan 1992 arasında yayıma ara verilmiş. O zamandan bu güne kadar da özel sayılarla zenginleşerek yayıma devam ediyorsunuz. İçeriden birisi olarak Yedi İklim'i değerlendirebilir misiniz bize? Okuyucu ile arası nasıl Yedi İklim'in?

A.H.H.: Yazı işleri müdürü idim. Şimdi değilim. Sadece genel yayın danışmanı. Bunu derginin genç yazarlarına, şairlerine sormalı. Bir de okurlarına. Biz dergimizi okurumuzun önüne koyuyoruz. Onlar nasıl karşılıyor ona bakmalı. Elbette iyi bir okur profili var ve özel. Biz kimseyi zorla abone yapmıyor ve zorla aldırmıyoruz. Özel okuru var Yedi İklim'in. Kendinden oluşan bir okur.


R.G.: Genç hikaye yazarı adaylarına tavsiyeleriniz var mı?

A.H.H.: Bir sürü şey anlattım. Sanırım ne demek istediğim anlaşıldı. Yedi İklim'i okumalarını tavsiye edebilirim. Ve tabii diğer edebiyat dergilerini de. Çünkü dergi mutfaktan çıkan taze bir yemektir ve buğusu, kokusu hemen yayılır. O an insanı çok etkiler. İnsanı canlı tutar. Hele gençler için kaçırılmaması gereken bir fırsattır. Ben zamanında bütün edebiyat dergilerini ayı ayına izlerdim. Sağ sol demeden. Gerçi artık bu kavramlar kalmadı, ama gene ayrım gözetmeden alınıp okunmalı. Tabii biz okurumuzu ve yazarımızı kıskanırız doğal olarak. Sakın ha deriz başka dergilere göz kırpmayın. Bu işin şakası. Ama gene de kıskanırız.


R.G.: İnternet dergiciliğine nasıl bakıyorsunuz? Okurlarımıza söylemek istedikleriniz var mı?

A.H.H.: Sizleri kıskandığımız için sakın o dergilere yazmayın diye bir tembihimiz vardı. Nihayet beni de bu tuzağa düşürdünüz ya, aşk olsun. Teknolojiyle aram çok iyi değil. Ben bilgisayarı hâlâ bir daktilo gibi kullanırım. Çok geç de intibak ederim. Kendimi hiç de zorlamam. Bazı şeyleri siz gençler zorluyorsunuz. Biz de kendimizi böyle bu işin izinde buluyoruz. Tabii derginin mizanpajını yapacak kadar da biliyorum bu işi. İnternet bir gayya kuyusu. Emin ol hiç bir internet dergisi açıp bakmadım. Beceremiyorum ki. Baksam bile tat alamıyorum. Ben kâğıt üzerinde satır satır okumayı seviyorum. Bana gelen iletileri de kâğıda dökerek okuyorum.


R.G.: Teşekkürler...

A.H.H.: Ben de teşekkür ediyorum.


Ana Sayfa l Editör'den l Künye l Kültür-Sanat l Adres Çubuğu l Oyun l Arşiv l E-Mail