Yıl:1 Sayı:2  TEMMUZ 2000

Editörden
Künye
Yazılar - Şiirler
Kültür - Sanat
Mizah

Röportaj

Medya
Sağlık
Sizden Gelenler
Arşiv

Anasayfa

 

 
 
 

KIRIK SAZ 

İlyas Altuner

Bir Kırık Saz vardı, feryatları gökleri titreten... Bir nota vardı, hiç durmadan ağlayan... İçini çekiyordu benzi soluk teller... Söylüyordu usanmadan hüzünlü şarkılarını Kırık Saz... Mızrabın dayanılmaz vuruşları altında eziliyordu ama ses çıkaramıyordu ona. İçli içli ağlıyordu, gözyaşlarını kalbine gömerek. Sitem süzülüyordu dudaklarından, dertli dertli.
Birkaç parmak -demir olmuş- dövüyordu onu. Köleydi âdetâ, birilerinin emelleri için yaşayan. Susmuyordu onun için Kırık Saz. Hep ağlıyordu, sürünerek ellerde...

Gitar çıkmıştı artık. Kırık Saz, bir köşecikte sessizce, iniltiler içinde, dertleriyle baş başa duruyordu. Üstü başı toz içinde, -bir kırıntı dahî olsa- ilgi arıyordu. Ne kötü bir şeydi şu "Medeniyet"... Târihin altın sayfalarını bu Kırık Saz yazmıştı oysa. Şimdi, Gitar okuyordu onu. Bir suçluydu artık, zavallı Kırık Saz... Îdamını bekliyordu, karanlık "Terkedilmişlik Zindanları"nda. Yazdığı eserleri bile artık okuyamıyordu. Kahroluyor, kendi kendine acılı türküler tutturuyordu sessizce. Kimsecikler duymasın istiyordu sesini; âleyhine delil olabilirdi.

Hapisteydi Kırık Saz; koğuş ağası ise, Yalnızlık... Boynunu bükmüş, Yalnızlığa boyun eğiyordu çâresizce. Elinden tutan yoktu garibin. 

Dünü hatırladı Kırık Saz, O sevdalı günlerini... Nasıl da söylüyordu o zamanlar, türkülerini. Sanki, bu türküler, buraya düşeceğini haber veriyordu tâ o günlerden... 

Gene içini çekti. Ciğeri yırtılıyordu, bu derin ve sessiz nefesten. Kıpkızıl kan tükürüyordu...

Artık dayanamıyordu Kırık Saz. Ölümünün yaklaştığını hissediyordu. Artmıştı hastalığı zavallının. Son demlerinde bile hüzün doluydu. Hâli kalmamıştı -son kez bile olsa-
terennüm etmeye. Yüzükoyun uzanmış yatıyordu. Nefesi çıkmaz olmuştu; soluyamıyordu. Zerre zerre ölüyordu. Parçalanarak çöpe atılmıştı şimdi... "Medeniyet Mahkemesi"nde îdam kararı verilmişti çünkü. Ölmüştü artık o; bir daha hiç mi hiç yaşamayacaktı Kırık Saz. Yaşamayacaktı.



 
Gitar çıkmıştı artık. Kırık Saz, bir köşecikte sessizce, iniltiler içinde, dertleriyle baş başa duruyordu. Üstü başı toz içinde, -bir kırıntı dahî olsa- ilgi arıyordu. Ne kötü bir şeydi şu "Medeniyet"... Târihin altın sayfalarını bu Kırık Saz yazmıştı oysa. Şimdi, Gitar okuyordu onu. 
  

Ana Sayfa  l  Editörden  Künye  l  Kültür - Sanat  l  Mizah  l  Röportaj  Medya  l  Sağlık  l  Sizden Gelenler  l  Arşiv  E-Mail