[ Haberler -> Kültür-Sanat Haberleri ] Leyla ile Mecnun Sahnede Buluştu 21.02.2007 - 17:27 |
İskender Pala'nın, Fuzuli'nin mesnevisinden yola çıkarak kaleme aldığı 'Leyla ile Mecnun' müzikali, bu akşam İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde ilk sınavını verecek. Fuzuli'nin dili, şiiri ve dünya görüşünde yekpare olan 87 kişilik ekip, Doğu kültüründe kabuktan önce özün, suretten önce mânânın geldiğini bir kez daha hatırlatacak izleyiciye. Sınav öncesi son çalışmaları esnasında görüştük ekibin demirbaşları ile. Doğulu bir öyküyü Batılı bir anlayışla yorumladıklarını söyleyen İskender Pala, "Hedefimiz, dünle bugünü, öteki ile berikini buluşturmak. Her izleyici kendi nasibine düşeni alacak. Fuzuli'nin ilhamından insanlara mutlaka bir şeyler kalacak." diyor. Yönetmen Ali Taygun ise eskiden Beylerbeyi Vapuru'nun insanlar birbirlerine 'Önce siz buyrun' dedikleri için hep geç kalktığını hatırlatıp ekliyor: "Bu bir edep. Kaybettiğimiz şey işte bu. Bu eser, bize o günleri hatırlatacak; kaybettiğimiz edebimizi. Öyle bir sahne var ki, hayatımda bir tek onu yapsaydım bana yeterdi. İskender Bey'le birlikte sarılıp ağladık."
Öykülerimizin farkında değiliz
'Leyla ile Mecnun' müzikalinde bir yandan dünle bugün, diğer yandan Türkiye'deki ötekiyle beriki karşı karşıya geliyor. İskender Pala, "Ali ile ayrı koridorlarda ilerledik ama sonunda buluştuk. İkimizin de ortak duyguları çıktı ortaya." derken, eseri bu ülkenin seyircisi için yaptığını söyleyen Ali Taygun, "Oyun, ötekini anlatıyor. Mecnun toplumdan dışlanan öteki. Artık ötekini anlamaya başlama zamanı. 30 yıl önce İskender Bey'le karşılaşsak ne zaman kapışacağız diye bakardık birbirimize. Bugün bir araya gelip sarılıp ağlaşarak bu eseri yaptık. Birbirimizi sevmek için aynı şekilde düşünmek zorunda değiliz." şeklinde konuşuyor. Esere geleneksel ya da post modern etiketi yapıştırmanın yanlış olduğunu, kelimenin tam anlamıyla onun nev-i şahsına münhasır olduğunu söyleyen Taygun, pek çok ilhamdan beslenmiş. "İlhamlar zuhur ettiler, eser kendini şekillendirdi. Her bakan ayrı bir şey görecek." diyen yönetmenin özellikle üzerinde durduğu, kaybettiğimiz değerlerin neler olduğu.
"Doğu hikayelerinin neden Batı hikayeleri kadar şansı yok?" sorusunu "Doğu hikayelerini biz kendimiz önemsemediğimiz için bizde böyle şeyler yok zannediyoruz. Fuzuli de Shakespeare kadar oynansaydı 'Doğu hikayeleri o kadar zengin duyguları anlatıyor ki Batı'da bunların yarısı bile yok.' cümlesi alacaktı bu sorunun yerini." şeklinde cevaplıyor. "Biz biraz kaçıyoruz kendimize ait olandan. Sonra da kendimizi mazur göstermek için böyle şeyler söylüyoruz. Ne yazık ki, birikimlerimizi, genlerimizde saklı olan güzellikleri tanıma noktasında çekimseriz." diyen Pala, bakış açımızdan şikayetçi: "Shakespeare'i izleyenler kendilerini modern, medeni ve ilerici görüyor. Fuzuli'den ise anlamıyorum diyerek kaçıyor. Aynı çağda yazılmalarına rağmen Leyla ile Mecnun, 'Romeo ve Juliet' kadar tanınmıyor. İnsanların kafasında uzakta bir masaldan ibaret. Leyla ve Mecnun, Romeo ve Juliet'e birkaç defa fark atar. Ama daha kendimiz bunun farkında değiliz."
Tasavvuf müziği ile bale bir arada
Batı ve Doğu'nun aşk anlayışının ne kadar farklı olduğunu hatırlatan müzikalde, Türk halk oyunları, Türk tasavvuf müziği, klasik müzik ve bale bir arada. Sahnede 'kiminin sesi, kiminin raksı güzel' bir aşka vurgun gönül erleri topluluğu Leylâ ile Mecnûn'u anıyor. Birbirlerine terennüm ederek, hatırlatarak, kendi tavırlarında bir cem yaşıyorlar. Oyunun müziklerini Fuzûlî'nin adını ve şiirini daha okula başlamadan, rahmetli babasından işiten Yalçın Tura yapıyor. Dekor ve kostüm tasarımı Ali Cem Köroğlu, ışık tasarımı Önder Baykul, hareket tasarımı Pınar Ataer ve dramaturgisi Tarık Günersel imzasını taşıyor. Koro şefliğini Gökçen Koray, orkestra şefliğini de Erdem Çöloğlu yapıyor.
ALİ TAYGUN - Mevlânâ, Yunus ve Fuzuli bizim insanlarımız. Unutmayalım onları. Kültürümüzde edep çok önemli. Ne düşünürsek düşünelim edebimizi kaybetmeyelim. Mal bulmuş mağribi gibi sevindim bu oyunu sahnelediğime. Mesneviden bir oyun hazırlamak niyetindeydim. Kerbela'dan Fuzuli uzandı, bana yol gösterdi. Bize edebimizi yeniden hatırlatan bir oyuna çok ihtiyacımız vardı.
İSKENDER PALA - Bildiğimiz masalın bilmediğimiz taraflarını anlatmaya çalıştım. Leyla ile Mecnun masalı, Orhan Gencebay'ın oynadığı filmden ibaret değil. İçinde mecazı barındıran, platonik aşkı yücelten, diğer yandan tasavvufa kapı aralayan bir metin. Hikâyenin çatısı tabii ki aynı. Ama bu çatı içerisinde biz hangi coğrafyayı, hangi medeniyet birikimini, hangi renkleri bulabiliyoruz, bu önemli.
(Zaman) |
|
|
|
Doğu'nun efsanevi aşk kahramanları Leyla ile Mecnun, şimdi de sahneye çıkıyor. İskender Pala'nın kaleme aldığı 'Leyla ile Mecnun' müzikali, dünle bugünü buluştururken izleyici de kendine düşen payı alacak. |
|
|