« Anasayfa | Künye | Arşiv 19 Mart 2024, Salı
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
Siluet
M. Feyza Yarar
Genetik Miras: Vandalizm

Meşkler
Fatih Özkafa
Hat Sanatının Modern Yorumlara İhtiyacı

[ Haberler -> Tasarım Haberleri ]

Global Marangozhane

Mahmut Şenol

17.03.2010 - 12:54

Marangozluk, çok eskiden kalan bir anı gibi belleklerden yavaşça silinecek ama biz marangoz olacağız. Marangozluk mesleği zanaatkârlık gerektiren yapısından çıkacak ve el becerisini tek tipleştiren alet ve âdavatların en basitlerini kullandırarak tüketici bir topluma yayılacak, böylece hepimiz birer marangoz olacağız.

Eskiden beri dilimize yerleşmiş olan "Alet işler el övünür", deyişini çöpe atıp, örneğin bundan böyle, "Uluslararası Kartel-Şirket üretir, tüketici mobilyayı alır, evinde kurar, sonra karşısına geçer bir güzel kasılır" demeye getiren yeni tip lakırdıya da alışağız. Küreselleşmenin sarsak kapitalizmi yüzünden hepimiz birgün ve birer birer marangoz olacağız.

Marangozluğumuz, sıradanlaşmış işlerin elimize tutuşturulan iş takip sırasını bildiren kılavuz-kitapçığına göre kurulacak mobilyaların, dolap ve rafların, masa ve sandalyelerin, çekmecelerin, hatta hazır mutfak, hazır banyo, hazır kapı, hazır pencere gibi hazır olan her şeyde görülecek, biz buna çok sevineceğiz. Sevincimiz bile hazır olacak!

Bir yıldız tornavida, bir tane de düz olanı, bir pense, bir küçük çekiç ile tamir çantamız yükünü almış olacak ve biz, işte böylece evimizde kendi kendimize marangoz olacağız. Marangozluğumuza çok güvenecek, onunla iftihar edeceğiz.

Küreselleşme bizleri tek tek marangoz yapana kadar bu sürecek, sonra farkına bile varmayacağız marangozluğumuzun... Eugéne Ionesco'nun Gergedanlar adlı oyununda tek tek, yavaş yavaş bütün bireylerin dönüşerek toplumun topyekûn gergedanlaşması gibi hepimiz marangozlaşacak, marangozluğumuzdan bu gergedanlaşma çabasıyla öyle böyle değil, ziyadesiyle memnun kalacağız. Birimizin ötekinden farkı kalmayana dek, ustalık, beceri, el yatkınlığı, incelmiş ve süzülmüş bir zekâ ve sanat kavrayışı ortadan kalkana kadar hepimizin marangozluğu sürecek ve biz kitle-insanı gibi marangoz olacağız.

Mahalleler ortadan kalkıp, apartman blokları, siteler, özel yerleşim alanları oluştuğundan mahallenin bakkalı çakkalı, manavı kasabı, yufkacısı turşucusu gibi marangozlarımız da gide gide azalacak, yok olacak. Anılarını saklamak bile külfet gelecek bizlere...

Padişah II.Abdülhamit'in marangozluktan, ustalar ustasına ev sahipliği yapan Cibali, Balat, Fener semtlerinin marangozları kadar iyi anladığını da unutacağız. Abdülhamit yonga kıvrımları içinde kalmış olacak; tarih sayfasında bir kıymık... Bir zamanların padişah efendisi Yıldız Sarayı'ndaki marangozhanesinde talaş tozu içinde ahşap sarısı kesmiş terli yüzünü elindeki iş bitince ipek peşkirlere silerken, sarayına dönmeden evvel, tutkallayıp mıhını sıkıladığı ve sonra işkencede bıraktığı ahşap parçalarına kalın kaşları altında bir bakacak, fesini başına geçirecek, mutlu olacak. Biz bunu da bilmeyeceğiz.

Onbinlerce Pinokyo bizi dev satış mağazalarında, kutuları içinde bekleyecek, biz yeni kuklaları artık yaratmayacak, zaten hazırda varolanı, kutusundaki Pinokyoları satın alacak, eve getirip tornavida ve penseyle sıkıştıracak, bir güzel onları kuracağız. Marangozluğumuz gözlerimizi kamaştıracak. Marangoz Geppetto Baba da II.Abdülhamit gibi marangozhaneye camlarından giren akşam güneşinin hûzmesinde göğe yükselme telaşına kapılmış, tersine yağan kar taneleri gibi geldiği yere tırmanan talaş zerrecikleri içinde silinip gidecek; ama biz yine de marangoz olacağız.

Yeni marangozlar, İhsan Oktay Anar'ın Amat adlı romanındaki "Deli Marangoz"u da tanınamaz olacak, oysa meslektaş idiler... Küreselleşmenin yeni marangozları edebiyatı anlamakta zorluk çekecek, zira, artık hepsi otomatlaşmış birer marangoz olacak.

"Marangoz'un Köpeği" başlıklı öyküsüyle Anton Çehov'un anlattığı yoksul marangoz Luka'nın rendesi, törpüsü, ıskarpelası, matkabı, tokmağı, mengenesi, testeresiyle, hele hele o cânım ahşap tutkalı ve gomalak kokusuyla çok uzakta kalacak ve yeni marangozlar "Çehov da kim, dizide filan mı oynuyor, yoksa futbolcu mu, değilse geç!" dudak bükmesi içinde soruya gülecek, sonra sürekli ve biteviye, fabrikalarda hazırlanmış suntaları vidalayıp sıkıştıracaklar, hummalı bir faaliyet evlerin odalarında sürecek, hepsi birer marangoz olacak...

Evlerinde her birinin tektip, pek şık, çok kullanışlı, "kur-kullan-kapı önüne koy" mobilyaları olan aileler marangoz babalarıyla övünecek, evin hanımı dırdırı kesecek, çocuklar sevinecek, babalar artık global marangoz olacak...

Marangozluk zor zanaat, sevgi gerektiren el ve avuç aşkıdır. Buna yakında gerek kalmayacak, global düzenin seri imâlatıyla faşizan yaşam biçimi evlerimize girecek. Charlie Chaplin'in filmi Modern Zamanlar'ında mütemadiyen vida sıkan işçi, faşist yaşamın sıradanlaştırdığı modern evlerde vidalamaya devam edecek. Elektrikli tornavidası olmayan global marangozların avuçları mobilya vidalarını sıkarken patlayacak, yeni marangozluğa dair bilinen tek yorgunluk biçimi de işte bu yorgunluk sayılacak.

Size filozoflar, daha çok marangozhaneyi düşünün diye anımsatacaklar, toplum-bilimciler sorunun kökenlerini araştırırken, ekonomistler uluslararası sistemin işleyişindeki kaçınılmaz sonu aktaracak, psikologlar tekno-fobyadan lafı geçirecek, edebiyatçılar ise marangozluğun nostaljisiyle kalemlerine mürekkep çekecek. Biz yazarken, yorulacağız!

"Sonra galiba yazarken fizik bir yorgunluk da duyuyoruz. Yazmak, yalnız düşünmekle mümkün değil. Bir marangoz gibi bir tahtayı yontuyor, kesiyor, bir şekil vermeye çalışıyoruz," diyeceğiz ama global marangozhanede yaşayanlar bunu hiç anlamayacak. Hafta sonları, kentin iki yakasındaki, açık dev kapılarından içeri girdikleri panayır yeri havasına sokulmuş mağazalarda neşeyle vakit geçirecekler, aldıkları tektip sunta mobilyaları arabalarına yükleyip evlerinin yolunu neşe içinde tutmanın hayali ile gün geçirecekler. Babalar bu suntalara ödeme yapmak için haftanın karanlık günlerinde çalışıp para kazanacak, haftasonunun güneşli zamanlarında avuç avuç para saçacak...

Biz burada gevezelik ettikçe, bir vida daha sıkıştırılıyor, dolabın A1 parçasıyla B4 parçasını yanyana getiren 2 numaralı tahta takoz suntaya tıkıştırılıyor olacak...

Global Marangozhane'de vidalar sıkıştırıla tıkıştırıla, suntalardan pıtırak gibi parçalar döküle saçıla, işler tıkır tıkır böyle gidecek...

(Arkitera)



DİĞER HABERLER:
» Çağdaş Türkmen Öyküsü Hece Öykü'de
» Nuri Pakdil'i Anlamak İçin Anlattılar
» Güvenli İnternet Dönemi Başlıyor
» İnternette com, gov, org, net Tarih Oluyor!
» "Ölüm, Sanat ve Mekân II Sempozyumu"
» Oscar'ın Galibi 'Kral' Oldu
» Hece 'Argo'ya Devam Ediyor
» Kırgız Öyküsü Hece Öykü'de
» Işık Kirliliği
» "Altın Ayı" Bal'ın Oldu!
Marangozluk, çok eskiden kalan bir anı gibi belleklerden yavaşça silinecek ama biz marangoz olacağız. Marangozluk mesleği zanaatkârlık gerektiren yapısından çıkacak ve el becerisini tek tipleştiren alet ve âdavatların en basitlerini kullandırarak tüketici bir topluma yayılacak, böylece hepimiz birer marangoz olacağız.  
eni-konu: HaberTümü »

» "Hayallere Sığmayan Minyatür Odalar"
» Kehaneti Bile Yetiyor
» Mukaddes Emanetler'e Modern Düzenleme
» Talih Kuşu Değil 'Tarih Kuşu'
» Yıkılırsa Zobu ve Muhsin Bey'in Kemikleri Sızlar
Tasarım SohbetleriTümü »

» Hakan Gürsu ve IDA 2007 Ödüllü Projesi: Volitan
» Emre Arolat: "Mimarlık benim için bir dünya görüşü üzerinden şekillenen ve o denli tutarlı olan bir iş üretmektir."
» Turgut Cansever: "Kuleler, insanlığın içine düştüğü gurur ve yanılgıların eseri"
» Rem Koolhas ile Mimarlık, Kent ve İstanbul Üzerine
Tasarım KitaplığıTümü »

» Şehrin Mimarisi / Aldo Rossi
» Osmanlı Mimarisi / Doğan Kuban
» Cumhuriyet Döneminde Resim-Edebiyat İlişkisi / Hatice Bilen Buğra

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Henüz yorum yapılmamış.

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!