« Anasayfa | Künye | Arşiv 7 Aralık 2024, Cumartesi
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
Siluet
M. Feyza Yarar
Genetik Miras: Vandalizm

Meşkler
Fatih Özkafa
Hat Sanatının Modern Yorumlara İhtiyacı

[ Tasarım -> Ekstra ]

Fotoğraf Üzerine Okumalar - 1

Fatma Erbaş

29.03.2008 - 01:01

"Zamanın sesi benim için hüzünlü değildir: çanları saatleri severim- anımsadığım kadarıyla fotoğraf aletleri önceleri ince marangozluk ve hassas mekanizma tekniklerine bağlıydı: kısacası fotoğraf makineleri, görmenin saatleriydi; kim bilir belki de içimdeki çok yaşlı bir fotoğraf mekanizmasında hala ağacın o yaşayan sesini duyuyordur." Roland Barthes, Camera Lucida

Sanat farklı tarihsel dönemlerde, çeşitli kültürlerde farklı cümlelerle tanımlanmış, farklı biçimlerde ifade edilmiştir. Aydınlanma çağının ürünlerinin toplanmaya henüz başlandığı 19. yüzyıl, zaman, mekan ve eşyanın yeni bir konumlanışını gerekli kılmıştır. Zaman ve eşya insanlık tarafından değiştirildiğinde mekan da bundan nasibini almış, doğasından farklılaşmaya başlamıştır. 19. yüzyıl birçok keşfin ve buluşun yanı sıra, modern yaşam biçimlerinin de sınır tanımayan şekilde yaygınlaştığı bir çağdır; dünyamızın her boyutuyla keşfedilmesi hız kazanmıştır. Zamandan hızlı bir ivmeyle yaşanan bu değişim, kültürü ve dolayısıyla sanatı farklı bir boyutta kavramayı zorunlu kılmıştır. Tembellik, ilgi, merak gibi insana özgü ilkel güdüler 19. yüzyıl sosyo-kültürel ortamını teknolojiyle başabaş götürmeye çalışmış ve her alanda olduğu gibi sanat çevrelerinde dönüşümlere, fikir ayrılıklarına neden olmuştur.

19 yüzyıl Rönesans'ın kutsallaştırdığı sanat anlayışında da sarsıntılar yaratmış; 'aydınlanma' adı altında yükselen kapitalizm, teknolojinin de gelişmesiyle kutsal sayılan ikonaları dahi birer ticaret nesnesi haline getirmiş, evlerde dekoratif olarak konumlandırmıştır.

"İnsan sosyo-kültürel bir varlık olarak yarattığı, ve yarattığı kültürün de bir varlığı olarak içinde bulunduğu ortama, biraz da bilinçsiz olarak uyum sağlar" (Sıtkı Erinç- Sanatın Boyutları- 152) söylemiyle Sıtkı Erinç, Rönesans dönemi insanının okuyucudan çok dinleyici ve izleyici olarak varoluşunu imlemek ihtiyacından dolayı tiyatronun bu dönemde varlığını rahatlıkla sürdürüşünün nedenini açıklıyor: "İnsan kendine, kendini üyesi olarak kabul ettiği kültüre uygun sanatı yaratıyor."

19. yüzyılın aydınlanan bireyi, kişi olmaya yönelmeye başladığında kulağının yerini gözü almıştır; bu yeni bir buluş değil fakat yeni bir anlamlandırıştır: duyduğunun yerine gördüğüne inanmayı tercih ediş! İzlenimcilik belki de bu nedenle bir sanat akımı olmanın ötesinde yaşamsal bir önem kazanmıştır bu dönemde.

İzlenimcilik varlığını ışığa borçluydu ve teknolojik gelişmelerden ışık da nasibini almıştı. Avrupa'nın pek çok yerinde fotonlar üzerine deneyler yapılmaya başlandı; bilim adamlarını merakı bu kez ışığa yönelmişti. "Anı yakalama ve yakaladığını kanıtlama dileği, ister istemez fotoğrafçılığı ve fotoğraf bilimini de yaratacaktı. Anın insan tarafından durdurulması ve ele geçirilebilmesiydi fotoğraf. Bir izlenim bundan iyi bir şekilde nasıl kanıtlanabilirdi?" (Sıtkı Erinç- Sanatın Boyutları -154)

"Fotoğrafik gerçekliğin büyüsü ve insanların kamera karşısında sergiledikleri doğallık, ressamların fotoğrafa yönelmelerine yol açarken, fotoğrafçılar da nesnel gerçeklikten hareketle ve resmin geleneklerinden de kısmen beslenmek suretiyle özellikle romantik, natüralist ve realist anlayışlarla ürün vermeye başladılar." (Çerkes Karadağ- Görme Kültürü- 1. kitap) derken ünlü fotoğraf sanatçımız Çerkes Karadağ fotoğrafın bulunuşuyla birlikte resmin tarihte ilk kez geleneksel çerçevesinin dışına çıkma olanağı yakaladığını özellikle vurguluyor.

Fotoğrafçılığın bir sanat olma iddiası 19. yüzyılda keşfedilişinden günümüze ateşli bir tartışma konusu olmuştur. Fotoğrafçılık, fotoğrafçılar ve eleştirmenlerce hiçbir zaman tam bir sanat eseri olarak kabul edilmemiştir. Çoğu eleştirmen, fotoğrafçılığın asıl önemini bir haberleşme aracı olmasında ve dünyayı saptamasında bulmuş, sanat sınıflamasına sokulmasına engel olmaya çalışmıştır. Oysa 19. yüzyıl ortamında artık her 'şey' sanata konu olabiliyordu ve fotoğraf da şüphesiz ki bu esin kaynaklarından biri olarak yerini alacaktı. Teknolojik gelişmelerin gündelik yaşama giriş süreçlerinde yaşadıkları problemlerle fotoğraf da karşılaşmıştı şüphesiz. John Constabl dioramanın bulunuşu üzerine yaptığı açıklamada bunun bir çeşit kandırmaca olduğunu ifade etmek istiyordu herhalde: "Burada kısmen bir dia gösterisi söz konusu; izleyici karartılmış bir odada oturuyor. Buluş herkesin hoşuna gidiyor ve yoğun bir yanılsama yaratıyor. Ama bu sanat değil. Resim sanatında hoşa gitme, temelini yanılsamada değil anımsamada bulmalıdır."(E.H. Gombrich- Sanat ve Yanılsama) Oysa burada anlaşılmayan aslında dioramanın bir sunum/ifade şekli olması gerçeğidir. Ve sunum da eserin yaratım sürecini takip eden ve yine yaratıcılık gerektiren zengin bir süreçtir. "Fotoğrafın sanat olarak kabul görmesi, ancak kameranın portre çekmekten uzaklaştırılmasıyla mümkün olmuştur." (Çerkes Karadağ - Görme Kültürü - 1. kitap)

"İlk fotoğrafı gören ilk insan (fotoğraf makinesini 1823'te bulan Nicéphore Niepce dışında) bunun bir resim olduğunu düşünmüş olmalı: aynı çerçeveleme, aynı perspektif." diyor Roland Barthes. Fotoğraf sanki tuvalden doğmuş gibidir ve sanatsal serüvenini resmin hayaletiyle sürdürmek zorunda kalacaktır uzun bir süre.

Tarihsel olarak bakıldığında fotoğraf bir 'kişi' sanatı olarak başlamıştır; kimliğin, toplumsal statünün, bedenin biçimciliğinin, tarihsel tanıklığın sanatıdır. Fotoğraf özünde konu edindiği nesneyi, insanı, şeyi onaylamaktadır ki serüveninde başından beri tanık kimliğinden sıyrılamamıştır. "Aynı anda hem geçmiş hem de gerçektir fotoğraf" (Roland Barthes - Camera Lucida - 100)

Döneminin Realistleri açısından fotoğraf gerçekliğin bir kopyası değil, ancak geçmiş gerçekliğin bir yayılışıdır: yani bir sanat değil, bir sihirdir. Fotoğrafçılığın doğuşundan kısa bir süre sonra Paul Delaroche nın açıklaması "Bugünden sonra resim ölmüştür" olurken, ünlü matematik Adrien Marie Legendre "Dünya tarihini ikiye bölen hep söylendiği gibi sinemanın değil- fotoğrafın ortaya çıkışıdır" şeklinde bir çıkış yapmıştır. Aslında fotoğraf resmi öldürmemiştir; sadece güzel sanatlar alanında kendini 'deha' olarak nitelendirenlerin yaratıcılık erkine/egosuna ket vurmuştur. Yani aslında fotoğraf varolan yaratıcılığı desteklemekle kalmamış, bu gücü ve bu güçle elde edilen eseri insanın kendine kanıtlayabilmesinde etkin bir rol oynamıştır.

Delaroche' nın düşündüğü kadar kötümser bakılmıyor artık fotoğraf makinesinin keşfine. Yaşanan gelişmeler belli bir süre deneyimlenmeden yorumlandığında tepkilerin sert olması doğaldır; 'yeni' uzun süre 'yeni ve bir o kadar yabancı' kalır. Fotoğraf makinesinin keşfi en fazla da resim sanatının gerçek yaşamla temasının önünü açmıştır. Sonuçta fotoğraf yeni bir ifade şeklidir ve ressamın günlük yaşamda olup bitenleri yeni bir görme biçimiyle ele almasına olanak tanımıştır.

Sanat farklı tarihsel dönemlerde, çeşitli kültürlerde farklı cümlelerle tanımlanmış, farklı biçimlerde ifade edilmiştir. Aydınlanma çağının ürünlerinin toplanmaya henüz başlandığı 19. yüzyıl, zaman, mekan ve eşyanın yeni bir konumlanışını gerekli kılmıştır. Zaman ve eşya insanlık tarafından değiştirildiğinde mekan da bundan nasibini almış, doğasından farklılaşmaya başlamıştır.  
YAZININ GÖRSELİ:
Tasarım SohbetleriTümü »

» Hakan Gürsu ve IDA 2007 Ödüllü Projesi: Volitan
» Emre Arolat: "Mimarlık benim için bir dünya görüşü üzerinden şekillenen ve o denli tutarlı olan bir iş üretmektir."
» Turgut Cansever: "Kuleler, insanlığın içine düştüğü gurur ve yanılgıların eseri"
» Rem Koolhas ile Mimarlık, Kent ve İstanbul Üzerine
EkstraTümü »

» Mimarlık İhtiyacı / Ertuğ Uçar
» Fotoğraf Üzerine Okumalar - 1 / Fatma Erbaş
» Picasso ile Yunus Emre / Gökhan Akçura
» Heybesinde "Karıncaların Sözlüğü"nü Taşıyan Yolcu: Hasan Aycın / Adem Turan
» Koruma Kültürüne Bir Bakış; Bir İngiliz Kasabası... / İrfan Önal
eni-konu: HaberTümü »

» "Hayallere Sığmayan Minyatür Odalar"
» Kehaneti Bile Yetiyor
» Mukaddes Emanetler'e Modern Düzenleme
» Talih Kuşu Değil 'Tarih Kuşu'
» Yıkılırsa Zobu ve Muhsin Bey'in Kemikleri Sızlar

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Henüz yorum yapılmamış.

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!