« Anasayfa | Künye | Arşiv 9 Aralık 2024, Pazartesi
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
Meşkler
Fatih Özkafa
Hat Sanatının Modern Yorumlara İhtiyacı

Siluet

M. Feyza Yarar

feyzayarar@gmail.com

Genetik Miras: Vandalizm

01.04.2008 - 02:34

"vandalism beautiful as a rock in a cop's face" [*]

Geçtiğimiz ay içinde haber bültenlerinde Amerikan askerlerinin Irak'taki minareleri bombalamasını izledik. Yabancısı olduğumuz bir şey değildi. 2005 yılında Malviyye Camii' nin Babil kulesine benzetilen kıvrımlı minaresinin yıkılışı ya da işgal başladığından beri hedef alınan diğer eserler bu görüntülerin habercisiydi. İstatistiklere kayıp/kazanç olarak giren bu veriler savaşın politik veya stratejik niteliğinin dışında da değerlendirilmesi mecburiyetini doğuruyor. Zira bu görüntülerde de görüldüğü gibi savaşan taraflardan değil yıkan/dağıtan/bozan taraftan söz edilebilir. Bu da ortada sebeplerin değil daha çok yapısal sorunların varlığını gösterir.

Vandalizm sözlüklerde "bilerek ve isteyerek, kişiye ya da kamuya ait bir mala, araca ya da ürüne zarar verme eylemi" olarak tariflendiriliyor. Psikolojinin antisosyal kişilik bozukluğu olarak tanımladığı kısmından ziyade bizi yıkımın "resmi" boyutu ilgilendiriyor. Resmi Vandalizm bu yıkım eylemlerinin erkin önderliğinde, hükmettiği tebaaya yayılmış hali olarak da adlandırılabilir. Terim ilk olarak Fransız Devrimi esnasında bir din adamı tarafından Cumhuriyet Ordusu'nu 455 yılında Roma'yı yağmalayan Cermenlerin Vandal boyuna benzetmesiyle ortaya çıkmıştır. Romalılarda vuku bulan damnatio memoriae yani hatıraların lanetlenmesi geleneğince Neron'nun selefine ait bütün heykelleri yıktırtması, Eski Mısır'da rahiplerin firavunların mezarlarını tahrip etmesi arkaik zamanlardaki Vandalizm örnekleri olarak gösterilir. Bu eylemlerin modern uyarlamaları ise Almanların 2.Dünya Savaşı'nda yerle bir ettiği Yahudi sembolleri hatta neredeyse tüm bir şehir olarak Varşova, Bosna Savaşı'nda yıkılan Mostar Köpürüsü, Taliban'ın yok ettiği Buda heykeli, yine o meşhur 11 Eylül World Trade Center saldırısı, ABD'nin Bağdat'taki Saddam Hüseyin heykelini yıkması olarak sıralanabilir. Bütün bu yıkımlar üstlendikleri mimari ya da kentsel fonksiyondan daha çok bulundukları coğrafyaya ait etnik, dini, kültürel değerleri bakımından özellikli ve önemli yapıtlardır. Örneklerden de anlaşıldığı üzere Vandalizm çoğu zaman devlet politikası halinde uygulama alanı buluyor. Özellikle savaş / işgal hakkını kendinde bulan ya da oluşturan devletler savaşın kan dökmek kısmı kadar bu boyutuna da önem veriyor. Yapıtlar ait oldukları ideolojik sistemin veya geçmişten taşıdıkları egemenlik izlerinin hatırlanmaması için özenle seçiliyor ve yok ediliyor. Eserler eğer dünyanın dikkatini çekebilecek derecede estetik değer taşıyorsa, cılız da olsa yıkımlara karşı sesler çıkabiliyor. Ama eylemin hedefi nesneden ziyade temsil ettiği kültür olduğu için çıkan cılız sesler de bizzat yıkanlar tarafından yenilip yutuluyor.

20.yy başlarında, çağdaş restorasyon kuramının esaslarını oluşturan Venedik Tüzüğü'nde "tarihi anıt" kavramı yeniden tanımlanır. Buna göre "yalnız büyük sanat eserlerini değil, zamanın geçmesiyle kültürel anlam kazanmış daha basit eserler" de bu kavramın içinde yer almaktadır. Yani görüntülerini izlediğimiz bombalanan minareler savaştan önce korunmaya değer hiçbir mimari özellik göstermese de savaşta yıkıldığı için, sembolü olan din, ait olduğu coğrafya, biçimlendiği kültür hedef alındığından korunmaya, hatta rekonstrüksiyon yoluyla yeniden canlandırmaya layık durumdadır. Bir başka deyişle hatırlanmak istenmeyen izlerin ya da yok edilmek istenen sembollerin gelecek kuşaklara taşınması mimarların, korumacıların, insanlığın borcu haline gelmiştir. Nitekim Varşova yıkılan halinin aynısıyla yeniden inşa edilmiş ve hatta dünyanın en önemli turizm merkezlerinden birisi haline gelerek kendisini ortadan kaldırmak isteyen zihniyete hizmet eder hale gelmiştir.

Tarihin tekerrür geleneğine yaslanan vandalizm bu boyutuyla yıkım mimarisinin doğmasına vesile olmuş, unutturmak istediklerini hafızalara nakşetmiş bir eylemler bütünü olarak batının genetik mirası olarak varolmaya -ne yazık ki- devam edecek gibi görünüyor. Bu barbarlığa dur demek mümkün olmuyorsa da bu kör şiddetin, öncesinin ve sonrasının tüm boyutlarıyla korunması elzemdir. Çünkü bugün görmezden gelinen bu sembollerin temsil ettiği değerler tarih sahnesinde sandığımızdan daha önemli bir rol oynar. Şümullu bir kültür, namus ve gelecek anlayışı buna bağlıdır.

______________________________

[*] "Vandalizm bir polisin suratındaki kaya kadar güzel" (Kurt Cobain'in gitarının üzerindeki cümle)

Geçtiğimiz ay içinde haber bültenlerinde Amerikan askerlerinin Irak'taki minareleri bombalamasını izledik. Yabancısı olduğumuz bir şey değildi. 2005 yılında Malviyye Camii' nin Babil kulesine benzetilen kıvrımlı minaresinin yıkılışı ya da işgal başladığından beri hedef alınan diğer eserler bu görüntülerin habercisiydi.  
Ustanın Gör DediğiTümü »

» "Bir Deryâ Ki Kündekâri..." / İrfan Özfatura
» "Keçenin Son Delikanlısı..."
EkstraTümü »

» Mimarlık İhtiyacı / Ertuğ Uçar
» Fotoğraf Üzerine Okumalar - 1 / Fatma Erbaş
» Picasso ile Yunus Emre / Gökhan Akçura
» Heybesinde "Karıncaların Sözlüğü"nü Taşıyan Yolcu: Hasan Aycın / Adem Turan
» Koruma Kültürüne Bir Bakış; Bir İngiliz Kasabası... / İrfan Önal
Tasarım SohbetleriTümü »

» Hakan Gürsu ve IDA 2007 Ödüllü Projesi: Volitan
» Emre Arolat: "Mimarlık benim için bir dünya görüşü üzerinden şekillenen ve o denli tutarlı olan bir iş üretmektir."
» Turgut Cansever: "Kuleler, insanlığın içine düştüğü gurur ve yanılgıların eseri"
» Rem Koolhas ile Mimarlık, Kent ve İstanbul Üzerine

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Henüz yorum yapılmamış.

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!