« Anasayfa | Künye | Arşiv 19 Mart 2024, Salı
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
Kulak Arkası
Nurullah Turan
Birkaç "Bir"

Bolâhenk
Ahmet Çalışır
Mevlevî Âyini: Türk mûsikîsinde bir form

[ Müzik -> Müzikal Sohbetler ]

Suzan Kardeş: Balkanlar'da Sahne Almayı Çok İstiyorum

Önder Deligöz

29.07.2009 - 16:31

Balkanlar, yıllar boyu uzak, kapalı ve bilinmeyendi. Oysaki o coğrafyada akan hayatın bizden olan yanı da vardı. İşte o bizden olanı yeni yeni keşfeder olduk.

Bu keşif sadece sınırları aşıp soydaşı, dindaşı, Osmanlı'yı, Türk kültürünü yeniden tanımayla sınırlı değil elbette. Kendi içimizde de keşifler yapıyoruz Balkanlar'a dair. Mesela Suzan Kardeş. Biz onu Sezen Aksu, Demet Akbağ, Cem Yılmaz gibi ünlülerin, Bir Demet Tiyatro, Vizontele Tuba gibi önemli yapımların makyözü olarak tanırdık. Bir buçuk yıl önce çıkardığı Balkanian Bekriya albümüyle fark ettik ki, çok güzel Balkan şarkıları söylermiş. Makyaj odalarında ünlüleri parlatırken seslendirdiği şarkıları biz de duyar olduk böylece. Kosova göçmeni bir aileye mensup Suzan Kardeş, sıcağı sıcağına Balkan şarkılarından oluşan bir albüm daha çıkardı. DMC'den çıkan Balkanian Bekriya II adlı albümde Boşnakça, Sırpça, Arnavutça, Makedonca ve Romence parçalar yer alıyor. Kardeş, Balkan şarkıları söylemeye, albümler yapmaya devam edeceğini söylüyor. Tabii 'makyözlüğü asla bırakmam' notunu da düşerek. Biz de onu Ata Demirer'in Eyvah Eyvah filmi için çıkacağı Çanakkale yolculuğu öncesi yakalayıp Balkanlar'ı, şarkılarını, makyözlüğü ve hayallerini konuştuk.

Balkanlar'a karşı büyük bir ilgi var son zamanlarda. Diziler, kitap çevirileri, turlar... Balkan şarkılarını seslendiren biri olarak bu rüzgârı nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz bu rüzgârın neresindesiniz?
Bizim, orada yaşayan Türkler olduğumuzu fark ettiler. Mesela Elveda Rumeli dizisiyle unutulmuş bir tarihle karşılaştılar. Bu çok önemli. Söylediğim şarkılarla bir arada yaşarken ayrılanları, yeniden bir araya getirmek gibi bir fikrim vardı. Onu uyguladım. Makedonca, Arnavutça, Boşnakça, Sırpça, Romence... Bu şarkıları biz çocukken beraber söylerdik, Sırp'la, Arnavut'la, Makedon'la...

'Bir arada yaşarken ayrılanlar' dediniz. Ne oldu da ayrıldı insanlar?
Savaştılar. Bu savaşların insanların içinden gelen bir şey olduğunu düşünmüyorum. Savaşları bazı ekonomik durumların ve liderlerin yarattığına inanırım. İnsanlar savaşmayı değil huzur içinde yaşamayı sever. Niye savaşsın ki? Kürt'ü, Laz'ı, Süryani'yi, Ermeni'yi birbirine kışkırtırsanız Allah korusun Balkanlar'da yaşanan burada da olur. Ama ben komşumla yaşamayı seviyorum. Savaşlara, düşmanlıklara karşı biriyim. Öyle büyüdüm çünkü. Üç-beş yaşındayken Sırp'la, Arnavut'la, Boşnak'la, Makedon'la beraber yaşardık, birbirimizle oynardık, birbirimize misafirliğe giderdik. Aynı dilini konuşurduk. Benim karnım acıkınca Sırp'ın evine gider yemeğimi yerdim. Sırp'ın karnı acıkınca Bulgar'ın evine giderdi.

Balkanlar'da sahneye çıktınız mı hiç?
Henüz değil. Tabii ki öyle bir isteğim var. Ama sahne hayatıma bakarsanız daha bir buçuk yıldır şarkı söyleyen biriyim. Dolayısıyla böyle bir şeyin olması çok erken. Daha zamanla beni öğrenecekler, duyacaklar... Ama çok istiyorum Balkanlar'da sahne almayı. Albüm çalınıyor şu anda Balkan ülkelerinde. Çok seviliyormuş.

Keşke daha önce albüm çıkarsaydım diyor musunuz?
Yok demedim. Kaderciyim biraz. Her şeyin bir zamanı olduğuna inanıyorum. Bunun da zamanı buydu. Başka bir zamanda olsa belki farklı olurdu, belki de olmazdı. Belki de daha iyi olurdu ama şu an böyle bir şey yaşıyorum ve keyfini çıkarıyorum. Planlı bir şey değildi zaten. Bana Sezen Aksu'nun hediyesiyle başlayan bir hikâye oldu. Sezen Aksu'nun 'Ben senin hikâyeni biliyorum, başkaları da öğrensin.' demesiyle başlayan bir süreç. Ben de hikâyemi anlatmaya başladım bir nevi.

Yaptığınız makyajlarla insanları parlatıp sahneye çıkaran birisiniz, şimdi siz sahnede parlayan kişi oldunuz. Nasıl bir duygu geçişidir bu?
İlk albümüm çıktığında bir ay kadar çok tereddütte kaldım. Sahnede çok belli oldu bu. Ama çok çabuk toparlandım. Aslında bugüne kadar çalıştığım bütün starlardan öğrendiklerimi uyguluyorum sahnede. Benim şansım bu. O kadar çok starla çalıştım ki hepsinden biraz kattım kendime.

'Makyözlüğe son, artık tamamen müzik' der misiniz?
Asla... Bırakmayayım inşallah. Mankenlik gibi her mesleğin bir durma yeri var. Makyözlüğün de var. Fakat ben artık eğitimci durumdayım... Ders veriyorum Müjdat Gezen Tiyatro Okulu'nda. Kendi ekiplerim var, onların başında duruyorum. Bir filmi başlatıp, senaryoyu okuyup, ekibi oraya veriyorum onlar çalışıyor. 'Mümkünse bütün setleri dolaşayım' diyorum. O kadar yani çok seviyorum işimi. Ama makyözlük beni bırakabilir. Jenerasyon değişiyor. Tarz değişiyor. Yönetmenlerin çalışma tarzı değişiyor. Her şeyde ilerlediğimiz gibi makyajda da farklı şeyler olabilir.

Sezen Aksu'nun teşvikiyle makyaj yaparken söylediğiniz şarkılar, profesyonel müzik hayatınızın bir parçası oldu. Bu albümde de Sezen Aksu'nun rolü var mı?
Her zaman... İnşallah ömrümden hiçbir zaman çıkmaz. Zaten o olmasaydı ben asla böyle bir şeye girmezdim. Normal işimi yapıyordum. Ama Türkiye'nin bir numaralı kadını size 'hadi yürü' diyorsa siz de 'onun bildiği bir şey var' deyip devam ediyorsunuz. Devamlı bana 'yürü' diyen biridir Sezen Hanım. 'Senin her albümünde benim uğurum olsun, ben hep bir şarkı söyleyeceğim.' dedi. Üçüncüde de var. İnşallah ömrümüz yettiği sürece de yan yana devam ederiz.

Albüme adını veren Bekriya'nın hikâyesi nedir?
Bekri Mustafa vardır. Bunlar daha nüktedan, daha kalender insanlar. Babam da öyle bir adamdı. Babama Bekriya derlerdi. Ben de restoranımı açarken babamın lakabını koymuştum isim olarak. Sonra albümümü yaparken Bekriya iyi olur dedik ve kullandık. Bekriya köftesi de var bak.

Nasıl bir şey bu Bekriya köftesi?
Tarifini kimseye vermeyiz. Sülalemize has bir köfte. Sülalenin erkekleri yapar.

İnternet sitenizde 'Hayallerim' bölümünde iki fotoğraf var. İlki bir düğünden. 'Bu film olacak' demişsiniz. Bir diğeri yedi kişinin hatıra fotoğrafı. Ona da 'Bu kitap olacak' demişsiniz. Nedir bu fotoğrafların hikâyesi?
'Kitap olacak' dediğim fotoğrafta dedem, amcalarım ve babam var. Yedi erkek. Sülalenin erkekleri. Biri hariç bütün amcalarım vefat etti. Onların kendi içinde dededen dağılan bir hikâyesi var. Bu hikâyeyi inşallah bir gün anlatacağım. 'Film olacak' dediğim fotoğraftaki hikâye ise kitap olacak fotoğraftaki hikâyeye bağlı. O fotoğrafta yıllar sonra bulunmuş amcam var. Kayıptı. Onun da hikâyesi başka...

Dahası film çekilince ve kitap çıkınca mı?
Evet, daha fazla ayrıntı vermeyeceğim.

Merakımızı ne zaman gidereceksiniz peki?
İnşallah yakında. Yaptığım üç albümü de düşünmüyordum. Ne zaman, ne olacağı bilinmez. Makyözlüğü de düşünmüyordum aslında.

Hayaliniz neydi o zaman?
Ya arkeolog ya da ressam olmaktı. Ressamlık yine bir nebze makyaja yansıdı. Bir fark var, yıkanıyor benimkiler. Yine de bir yerlerde kalıcı.

Bir Demet Tiyatro'dan da tanıyoruz sizi. Laz Bakkal'ın komşusu, dedikoducu kadının belalısı! Herhangi bir oyunda sizi sahnede görecek miyiz?
Onlar eğlencelikti. Yine olursa yaparım, niye yapmayayım. Ama şunu da belirtmek isterim. Mesleği oyunculuk ya da şarkıcılık olanlara asla saygısızlık yapmam. Şarkıcılık da yaparım, oyunculuk da yaparım. Ama kendime onların yanında şarkıcı ya da oyuncu demem. İnsanlar bu mesleklere kendilerini adıyor. Bu ruhla yaşıyor, bu ruhla ölüyorlar. Böyle bir insanın yanında sen bir yerde oynadın diye, iki yerde şarkı söyledin diye... Ben şov dünyasının içinde biriyim.

Makyajını yapmak istediğiniz bir ünlü var mı?
Madonna. İşini tuhaf şekilde sevgiyle yapan ve değişime çok açık bir kadın.

Değişime açık kim var çalıştıklarınız arasında?
Sezen Aksu. Tip olarak çok fazla değişmeyi sevmese de sahnede müthiş değişiklikler yapan biri. Onunla çalışmak büyük heyecan veriyor. Oyuncu olarak sorarsanız Demet Akbağ'la yaşadım bu keyfi. Bana çok katkıları olmuştur. Değişime açık olduğu zaman sizin de oynama alanınız oluyor. Bir de şöyle avantajım var: Ünlüler bir yana, koltuğuma ilk oturan, bu camiaya adımını daha yeni atmış kişilerde bile ışık vardı. Hayatım çok profesyonel insanlarla geçti. Başladığımda kendisi bile ileride hangi noktaya ulaşacağını bilmezken koltuğuma oturduğunda ben biliyordum bir şeyler olacağını. O ışık vardı onlarda. (İnternet sitesinde şerit halinde geçen ve aralarında Demet Akbağ, Yılmaz Erdoğan, Ata Demirer gibi isimlerin bulunduğu ünlü fotoğraflarını gösteriyor.) Fotoğrafta gördüklerinin çoğunun küçüklüğünü biliyorum.

(Zaman CumaErtesi Eki)

Biz onu Sezen Aksu, Demet Akbağ, Cem Yılmaz gibi ünlülerin, Bir Demet Tiyatro, Vizontele Tuba gibi önemli yapımların makyözü olarak tanırdık. Bir buçuk yıl önce çıkardığı Balkanian Bekriya albümüyle fark ettik ki, çok güzel Balkan şarkıları söylermiş.  
YAZININ GÖRSELİ:
EkstraTümü »

» Cohen Nihayet Geliyor / Sadık Yalsızuçanlar
» 'Tom Amca Cazı' Tutmadı, Siyah Müzik Köklerine Dönüyor / Halil Turhanlı
» Neriman Hanım'ın Ölümü / Gökhan Özcan
» Zaman, Mekân ve Müzik / Rengin Soysal
» Ey Vefasız Yolcu! / Gökhan Özcan
Müzik KitaplığıTümü »

» Farrachi'nin Kaleminden Bach'ın Sonsuz Öfkesi / Pakize Barışta
» Müziğin Binlerce Yıllık Yolculuğu / Arzu Haksun Güvenilir
» Nick Cave'le Birlikte Müziğe ve Kitaba Devam / Nazlı Erdol
» Indie Müzik Ansiklopedisi Türkiye'de
» Müziğe, Aşka, İnsan Ruhuna Dair / Celal Fedai

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Henüz yorum yapılmamış.

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!