David Lynch: "Herkes Meditasyon Yapsa Şiddet Azalır"
25.11.2004 - 11:59
David Lynch, en temel tanımıyla avangard bir sinemacı. Televizyon yapımcısı, fotoğrafçı, çizer ve besteci gibi unvanlara da sahip olan Lynch için aslında Amerikan sinemasının "rönesans adamı" demek de mümkün. "The Elephant Man", "Dune", "Blue Velvet", "Twin Peaks", "Lost Highway" ve "Mulholland Drive" gibi sıra dışı yapımların yönetmeni Lynch, gerçeğin peşinden giderken sunduğu rahatsız edici görüntülerle tanınıyor. Filmlerinde sık sık şiddete yer veren "aykırı" yönetmen, şimdilerde dünyada giderek artan şiddet olgusuna karşı mücadele veriyor. Lynch, toplu transdantal meditasyon yöntemiyle dünya barışını yaygınlaştırmayı hedefleyen bir proje çerçevesinde, Türkiye'de bir "barış üniversitesi" kurulması için çalışmalarını sürdürüyor. Lynch, NTV Washington temsilcisi Ümit Enginsoy'un sorularını yanıtladı.
Filmlerinizle Türkiye'de çok iyi tanınan bir yönetmensiniz. Şiddet ve ölüm sizin yapıtlarınızda çok önemli yer tutuyor. Şiddetin önemi nedir sizce?
Şiddet ve ölüm, yaşadığımız dünyada her gün yüzyüze kaldığımız şeyler. Şiddetin dozu giderek artıyor ve çılgın bir hal alıyor. Gidişatı görmek için yapmanız gereken, televizyonunuzu açmak. Tüm bunları sinemaya uyarlamak hoşuma gidiyor. Transandantal meditasyon yaparak ulaştığımız çok güçlü bir "birleşik alan" var. Bu alanı ziyaret edenler barış üreterek toplumsal bilinci etkileyebilirler. Bu, dünyayı değiştirecektir. Bu "birleşik alan" aynı zamanda "saf yaratıcılık" içerir. Bence her sanatçı bu alanı ziyaret etmeli.
Siz ne zamandan beri transdantal meditasyonla ve bu projeyle ilgileniyorsunuz?
Ben 31 senedir günde iki kez transandantal meditasyon yapıyorum ve hiç aksatmadım. Bu, önceleri benim özel hayatıma ilişkin bir şeydi. Fakat Maharishi, "barış üretme" fikriyle ortaya çıkınca, bu konuda bir şeyler yapmanın zamanı geldi diye düşündüm.
Eğer yeterli sayıda insan aynı anda, aynı yerde meditasyon yaparsa suç oranları ve şiddet azalacak mı?
Evet. Barış üreten topluluklar 52 kez test edildi. Her defasında bu eylemin, suç oranlarını ve şiddet eğilimini azalttığı gözlemlendi. Tek gereken, bir grup insanın sürekli olarak bir zeminde buluşmasını sağlamak. Bu her gün atmosfere barış ve huzur gönderiyor. Barış pompalayan bir fabrika gibi.
Türkiye'de bir barış üniversitesi kurmayı hedefliyorsunuz. Neden Türkiye?
Keşke her ülkede bir barış üniversitesi olsaydı. Türkiye bunun için muhteşem bir yer, Avrupa'yla Ortadoğu'yu bağlayan bir köprü. Böyle kritik bir noktada uyum, barış ve mutluluk pompalanması, dünyayı iyi yönde değiştirecek. Tek ihtiyacımız olan Türkiye'de gerçek barışın bu yolla sağlanabileceğine inanan insanlar bulmak.
Bu gelişmeler sanatınızı, filmlerinizi de etkileyecek mi? Şiddet yine yerini koruyacak mı?
Her defasında bir öyküye aşık oluyorum ve onu sinema diline çeviriyorum. Dediğim gibi, filmler dünyayı yansıtır. Ben de o an ne görüyorsam onu anlatmaya devam edeceğim. Sağlam bir senaryo okuduğumda ona aşık oluyorum. Onu filme aktarmak istiyorum. "Mulholland Drive"dan çıkardığım fikirler, tamamen farklı şeyler. Öyle ki geleceğin ne getireceğini bilmiyorum. Düşünüyorum ki, filmler, dünyayı yansıtıyorlar. Fakat aynı zamanda sinematik bir deney de içeriyorlar. Ve bu fikirlerdir, aşık olduğum...
Bu projeyle ya da bir film çalışmasıyla ilgili olarak Türkiye'ye gelmeyi düşünüyor musunuz?
Türkiye'yi gelmeyi çok istiyorum. Şimdi Barış Hükümeti'nin Başkanı'yla çalışmak üzere Fransa'ya gidiyorum. Daha sonra da Barış Üniversitesi'ni kurmaya çalıştığımız Polonya'ya da geçeceğim.
(NTVMSNBC)
David Lynch, en temel tanımıyla avangard bir sinemacı. Televizyon yapımcısı, fotoğrafçı, çizer ve besteci gibi unvanlara da sahip olan Lynch için aslında Amerikan sinemasının "rönesans adamı" demek de mümkün.