Türkiye, geçtiğimiz yıl mal ve hizmet ihracatını bir önceki yıla göre yüzde 33.7 artırarak 64 milyar dolara çıkardı. Türkiye'nin ihracat başarısı büyük oranda mal ihracatında sağladığı başarıdan kaynaklanıyor. Hindistan, İsrail gibi hizmet ihracatında önemli başarılara imza atan ülkelerin aksine Türkiye'nin, dünya pazarlarının hizmet tedarikçileri arasında yer aldığı söylenemez. Türkiye, turizm sektörünü bir kenara bırakacak olursak, dünyanın atölyelerinden biri gibi. Toplam ihracat içinde sanayi ürünlerinin payının giderek artması da bunun göstergesi. Türkiye'nin bilgi birikimini, yetenek havuzunu değerlendirdiğimizde hizmet sektöründe bir küresel oyuncu haline gelebileceğimiz az sayıda alanın varlığı görülüyor. Türkiye'nin yer aldığı coğrafyada 1000 yıldan fazla geçmişi olan mimari, bu sektörlerden biri.
Mimari ihracatı!
İstanbul'da temmuz ayında gerçekleşen 22'nci Dünya Mimarlık Kongresi'nde bir konuşma yapan ünlü mimar Peter Eisenmann, mimarinin de ihraç edilebilir bir ürün olduğunu vurguluyordu. Mimarinin, iş ve ticaret dünyasının gelişiminde çok önemli bir rol oynadığını söyleyen Eisenmann, özellikle son yıllarda turizmin gelişmesinde mimarinin de rol oynadığını söylüyordu. Türkiye'nin mimarlık alanındaki birikimi, 'içeride' son yıllarda önemli başarılara imza attı. Örneğin Eisenmann'ın dikkat çektiği turizm, Türk mimarlarının yeteneklerini sergilediği alanlardan biriydi. Türk mimarları dünyanın başka ülkelerinde alkışlanacak yapı yaratmaya hazırlar. Aralarında bunu şimdiden başaranlar da var. Türk mimari şirketleri, uluslararası pazarlarda genellikle Türk taahhüt şirketlerinin üstlendikleri projeler aracılığıyla faaliyet gösteriyor. Türk taahhüt şirketlerinin en çok iş yaptığı yerler Rusya ve eski Doğu Bloğu ülkeleri.
Mar Mimarlık'ın başarısı
Türk mimarları Rusya'da önemli projelere imza attı. Bunda, Rusya pazarında geçmişte üstlenilen kritik projelerin başarıyla tamamlanması rol oynadı. Bugünden geçmişe baktığımızda, özellikle restorasyonu Enka tarafından üstlenilen Kızıl Meydan'ın karşısındaki ünlü Petrovski Pasajı'nda sağlanan başarının, mimarlarımıza bu ülkenin kapılarını açtığı söylenebilir. Aynı süreçte Türk şirketleri Orta Asya cumhuriyetleri ve Rusya'nın çevresindeki diğer ülkelerde de başarılı projeler gerçekleştirdi.
Bölgedeki Türk mimarlık şirketlerinden biri Mar Mimarlık. Bugüne kadar bu bölgede 190 milyon dolarlık iş yapan Mar'ın gerçekleştirdiği projeler arasında Kazakistan'da havalimanı, Özbekistan'da Taşkent Sheraton Hotel ve Taşkent İş Merkezi bulunuyor. Ayrıca ünlü perakendeciler IKEA ve MEGA'nın Moskova'daki projelerini de Mar Mimarlık yaptı. Şirket yöneticisi yüksek mimar Gün Alev, şu anda işlerini daha çok Moskova'da yoğunlaştırdıklarını belirtiyor. Alev, bölgedeki Türk taahhüt şirketlerinin Türk mimarlarla çalıştığını, ancak kimi projelerde doğrudan mal sahibiyle çalıştıklarını da ifade ediyor. Moskova'da 15 bin metrekarelik bir alışveriş merkezi projesini hazırladıklarını belirten Alev'in verdiği bilgiye göre Mar, bu projede Ruslarla çalışıyor. Kuşkusuz Ruslar'la iş yapmanın zorlukları da var. Proje sahibi ya da taahhüt firması Rus olduğunda Türk mimarları yerleşik kalıpları aşma mücadelesi veriyor. Alev örnek veriyor: "Projesini hazırladığımız son alışveriş merkezi üç katlı olmasına rağmen yolcu asansörü yoktu. Her yere cam konulması tasarlanmıştı ama camların işlevi yoktu. Bunları düzelttik." Rusların alışveriş merkezi tasarımında yeterli birikime sahip olmadıklarını söyleyen Alev, kendilerine ulaşan kimi projeleri sıfırdan tekrar hazırladıklarını ifade ediyor. Buna karşılık Ruslar şehircilik kültüründe Türkiye'den çok daha ileri konumda. Şehirlerini hem yaklaşım, hem de kullanım olarak çok iyi tasarlayan Ruslar, buna karşılık mimariye insan psikolojisini temel alarak yaklaşmıyor, sadece yapının ihtişamına odaklanıyor.
Türk şirketlerinin bir başka avantajı ise işçiliğin ucuz ve kaliteli olması. Ayrıca birçok yeni malzemeyi Rusya'da ilk kez kullanıyorlar. Alev, "Bunun gibi birçok nedenden dolayı Türk şirketleri Rusya'da çok prestijlidir" değerlendirmesini yapıyor.
Türk mimari şirketlerinin ufuklarını yurtdışında aramalarının nedenlerinden biri de 90'lı yılların ikinci yarısından itibaren Türkiye ekonomisini esir alan istikrarsızlıklar ve krizlerdi. Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık'tan Mimar Ayten Başdemir, o günleri anlatırken "İç piyasadaki tıkanıklıklar bizi yurtdışında da proje yapmaya zorunlu kıldı" diyor. Projesi Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık tarafından hazırlanan Rusya'da bulunan Chukotka özerk bölgesindeki Anadyr Kültür Merkezi, Türk şirketlerinin imza attığı önemli projeler arasında yer alıyor.
Milyar dolarlık değerler
Birçok ülkede onlarca projeye imza atan şirketlerden biri de Öncüoğlu Mimarlık. Öncüoğlu Mimarlık yöneticilerinden Mimar Enis Öncüoğlu, yurtdışı projelerinde genellikle Türk müteahhitlerle çalıştıklarını belirterek, son üç yıldır yabancılarla da proje hazırladıklarını ifade ediyor. Türkiye'deki yatırım azlığı nedeniyle daha çok yurtdışında çalıştıklarını söyleyen Enis Öncüoğlu, Türklerin çalışkan, disiplinli ve esnek yöntemleriyle pazarlara kolay uyum sağlayabildiklerini belirtiyor. Öncüoğlu Mimarlık'ın Moskova'da bir şubesi ve Almanya'da da bir ortaklığı bulunuyor. Öncüoğlu Mimarlık, bugüne kadar Rusya, Kazakistan, Türkmenistan, Ukrayna, Libya, Romanya, Bulgaristan, Afganistan ve Makedonya'da onlarca projeye imza atmış. Kâbil'de Hyatt Oteli, Kiev'de Sheraton Oteli, Moskova'da Ritz Carlton Oteli, Almata'da Tolebi Alışveriş Merkezi, Moskova'da The Cube Ofis ve Alışveriş Merkezi, Moskova Hilton Oteli (Mosproekt-II ile birlikte), Moskova Detsky MIR Alışveriş Merkezleri, Üsküp Ofis Binası, Üsküp Ramstore, Alışveriş Merkezi, Almatı'da TSUM Ramstore, Moskova'da 400 yataklı bir otel, Almatı'da beş yıldızlı bir otel bu projelerden sadece birkaçı. Mimar Enis Öncüoğlu bugüne kadar yer aldıkları projelerin toplam değerinin 1 milyar doların üstünde olduğunu ifade ediyor.
Uluslararası pazarlardaki 30 yıllık yolculuğun öyküsü
· 70'lerde Arap ülkelerindeki hızlı gelişmeye paralel özellikle Libya ve Suudi Arabistan'da yoğunlaşan inşaat yatırımları Türk taahhüt şirketlerine dünya pazarlarının kapılarını açtı.
· 1972-1979 yılları arasında Türk müteahhitlik firmalarının yurtdışı faaliyetlerinin yüzde 88'i Libya ve Suudi Arabistan'da toplanmıştı. Özellikle düşük işçi ücretleri için tercih edilen bu firmalar, beraberlerinde Türk mimarlık bürolarını da yurtdışına taşıdılar.
· O dönemdeki projelerin mimari konseptleri daha çok Amerikalı ve Avrupalı mimarlar tarafından hazırlanıyor, Türk mimarları ise birlikte çalıştıkları müteahhitlik firmasının bünyesinde uygulama aşamasında görev alıyorlardı. O bölgede yapılan projeler için gerekli bilgi ve malzeme kullanma yeterliliğine sahip olan Türk mimarlık firmalarının o dönemde Avrupa'da proje yürütmeleri neredeyse olanaksızdı.
· Arap ülkelerindeki yatırımlar Avrupa ve Amerika'da kullanılan teknolojinin, yeni mimarlık yaklaşımlarının öğrenilmesi açısından Türk firmaları için yararlı oldu. Sonraki yıllarda özellikle 1980'den itibaren Türkiye'de inşa edilmeye başlanan altyapı ve baraj, yol, köprü, alışveriş merkezleri Türk mimarlık ve müteahhitlik firmaları açısından çok önemli tecrübe kaynağı oldu.
· Sosyalist Rusya'nın dağılmasından sonra bu bölgede başlayan hızlı yapılaşma Türk firmaları için çok önemli bir alanın açılmasını sağladı. Özellikle Moskova ve çevresindeki inşaat faaliyetlerine ilk katılım yine Türkiye'deki müteahhitlik firmalarından geldi. Rusya'da inşaat yapan ilk şirketlerin Türk şirketleri olması ve özellikle Kızıl Meydan'dake ünlü Petrovski Pasajı'nın Enka tarafından restorasyonundan sonra kazanılan prestij Türklerin Rusya'da kalıcı olmasının önünü açan en önemli nedenler arsında gösterilebilir.
· Projeleri kaliteli işçilikle hızlı ve düşük maliyetle yapmaları Türk firmalarının en önemli özelliği. Ayrıca birçok yeni malzemeyi Rusya'da ilk defa kullananlar yine Türk şirketleri oldu.
AB'nin kalbinde restorasyon yaptı
Türkiye'deki en önemli mimarlık ofislerinden olan Emre Arolat Mimarlık, Avrupa Birliği'nin kalbi Belçika'nın başkenti Brüksel'de 'Kraliyet Deposu' yapısının restorasyon çalışmalarını gerçekleştirerek Avrupa'da büyük yankı yarattı. 'Kraliyet Deposu' projesinin Emre Arolat Mimarlık tarafından üstlenilmesinin ilginç bir de öyküsü var. Proje önce başka bir mimarlık firması tarafından hazırlanıyor. Ancak yatırımcılar projeden memnun kalmıyor. Bunun üzerine devreye Emre Arolat Mimarlık giriyor.
Yatırımcı, tüm alan için daha önce hazırlanmış olan genel plana uygun olarak, yaklaşık 100 yaşındaki bu dev deponun zemin katlarının satış ve yeme içme birimlerine, üstteki dört katın ise kiralık ofislere ayrılmasını istiyor. Emre Arolat ise çalışmayı şöyle anlatıyor: "Proje hazırlanırken var olan yapının üzerindeki tarihsel izler ve bugün dahi okunaklılığını yitirmemiş olan endüstriyel ruh, en kayda değer tasarım girdileri oldu."
Arolat bu proje hazırlanırken, 'eskiyi yeni gibileştirme' çabasına girmediklerini, müdahale dozunun incelikle ayarlandığı ve zamanın ürettiği yapısal katmanları incitmeyen bir restorasyon hedeflediklerini vurguluyor. Emre Arolat Mimarlık'ın yarışma projeleri de yurtdışında hayli başarılı oldu. Japonya'nın Aomori kentindeki 'Kuzey Tipi Konutlar' projesiyle Ulusal Mimarlık Ödülü'nü alan şirketin, Tunus Mahdiyya'da ki iotel ve konut projesi de yankı yarattı.
Amerika New Jersey'de Yamanni mağazasının tasarım ve dekorasyonunu yapan Trio Tasarım, bu projede kurumsal kimlik tasarımı, mekan bölümlendirmeleri, mobilya tasarımı, aydınlatma armatürü ve aksesuvarların tasarımını gerçekleştirdi. Yamanni'nin taşınabilir tüm mobilya ve aksesuvarların imalatı da şirket tarafından gerçekleştirildi. Trio, ayrıca Rusya'da Sabri Özel mağazalarının da dekorasyon projelerini hazırlayarak, kullanılacak malzemeleri belirleyerek üretti.
'Daha yapacak çok iş var'
Şimdi yazımızın başında sorduğumuz soruya geri dönelim. Türkiye mimarlık şirketleri aracılığıyla, hizmet ihracatında başarı yakalayabilir mi? Türk mimarlığının dünyadaki yeri konusunda ise sektörde fikir ayrılıklarının bulunduğu anlaşılıyor. Emre Arolat, birkaç Avrupa ülkesi, ABD ve Doğu dışındaki ülkelerin dünya mimarlığında hatırı sayılır yeri olmadığını belirtiyor. Türkiye'de 1950'den sonra yapılmış, mimarlık açısından önem taşıyan bir yapının olmadığını söyleyen Arolat, "Mimari değer tamlaması hep daha nostaljik ve eskiyi çağrıştıran yapılar için kullanılıyor" ifadesini kullanıyor. "Dünyada Türk mimarlık firmalarının yeri yoktur; bunu çok net olarak söyleyebilirim" ifadesini kullanan Arolat, Türkiye dışında imza atılan projeleri de daha çok Türk taahhüt firmalarının başarısı olarak görüyor. Kısacası Arolat, bu ülkelerdeki talebi Türk mimarlığına değil Türk müteahhitliğine talep olarak değerlendiriyor.
Taahhüt alanında Türkiye'nin lider şirketleri arasında yer alan Gülsan Şirketler Grubu'nun kurucularından Mehmet Gül ise farklı açı getirerek, taahhüt faaliyetleriyle mimarlığın iç içe algılanması gerektiğini vurguluyor ve başarıların ortak çabanın ürünü olduğunu söylüyor. Ukrayna'da gerçekleştirdikleri Western Wall konutlarıyla büyük başarı yakalayan Mehmet Gül, Türk mimarlığının ve müteahhitliğinin geleceğinden çok umutlu.
'İyi bir noktadayız'
Mar Mimarlık'tan yüksek mimar Gün Alev ise Türkiyeli inşaat firmalarının 70'li yıllarda Arap ülkelerinde yoğunlaşan faaliyetleri döneminde Türk mimarlığının herhangi bir varlık gösteremediğini hatırlatıyor. Kendisinin de bir süre Libya'da iki projede görev yaptığını söyleyen Alev, bunlardan birinin Finli diğerinin ise Amerikalı bir firma tarafından hazırlandığını söylüyor. Kısacası o yıllarda Türkiyeli firmalar, işçilik maliyetlerinin düşük olması ve o bölgedeki yapıları yapmaya yetecek teknoloji ve bilgiye sahip oldukları için tercih ediliyorlardı. Alev, geçmişe değinerek, Türk mimarlık şirketlerinin bugün geldikleri noktanın küçümsenmemesi gerektiğini vurguluyor. Alev, "Türk mimarlık firmaları geçen zaman içerisinde edindikleri bilgi ve tecrübeyle bugün dünyanın her yerinde iş yapabilecek noktaya gelmişlerdir" diyor. Gün Alev, mimarlık firmalarımızın malzeme kullanımından yeni mimari yaklaşımlara kadar her konuda kendilerini yetkinleştirdiklerinin de altını çiziyor.
Bu gelişime rağmen özellikle Avrupa'da Türkiyeli mimarlara karşı önyargıların bulunduğunu ifade eden Alev, bunun nedenlerini Türkiye'de aramamız gerektiğini söylüyor. Alev şöyle diyor: "Avrupalılar Türkiye'ye geldiklerinde sokakları geziyor, gecekonduları görüyorlar. O zaman da doğal olarak akıllarında soru işaretleri oluşuyor!" Alev, Türk mimarlarına olan güvensizliğin bir dönem Türk taahhüt şirketlerinde bile mevcut olduğunu hatırlatıyor. Türk inşaat firmalarının çok kısa bir sürede, düşük maliyetlerle çok iyi işler çıkarabildiklerini belirten Gün Alev, onların bile önceleri Türk mimarlık firmaları yerine Rusya'da faal olan diğer mimarlık şirketleriyle çalıştıklarını belirtiyor. Alev, Enka'nın Rusya'daki ilk dönemlerinde Rus mimarlarla çalıştığını, özellikle bürokratik işlerin daha hızlı halledilmesi için Rus mimarları tercih ettiğini söylüyor. Alev, Enka'nın ancak sonraki aşamalarda Türk firmalarla çalışmayı tercih ettiğini belirtiyor.
'Parasal güç şimdilik az'
Alev'e göre Türk mimarlık firmalarının dünya piyasasında rekabet gücü henüz yok. Alev, bu olgunun bilgi eksikliği ya da yapılan işin kalitesinden değil, parasal güçten kaynaklandığını söylüyor. Alev, Avrupa veya Amerika'daki mimarlık bürolarının geniş kadrolarla çalıştığını, bunun da onlara avantaj sağladığını sözlerine ekliyor. Böylelikle yabancı mimarlık ofisleri, bir projeye Türk bürolarına göre daha uzun zaman ayırabiliyor. Bu da rekabet gücünü etkiliyor. Alev, Türk mimarlarının kendilerini geliştirebilmeleri için zamana, bütçeye ve fırsata ihtiyaçları olduğunu, ancak bunları sağlayacak koşullardan yoksun olduklarını ifade ediyor. Mimarlığı geliştirmek için gezip görmenin de gerekli olduğunu vurgulayan Alev, Türk mimarların ancak böylelikle güzel yapılan işleri özümseyip kendilerine mal edebileceklerini ve kendi detaylarını ancak o zaman rahat üretebileceklerini söylüyor.
Alev'in Türkiye mimarlığına olan güven eksikliğini göstermek için verdiği örnek çarpıcı. Mimari konseptini Amerikalı bir firmanın hazırladığı İstanbul İstanbul Faz II Konutları'nın proje çalışmalarına sonradan dahil olan Mar Mimarlık projede önemli değişikler yapıp kesin proje, uygulama projesi ve detaylarını hazırlamasına rağmen, konutlar satışa çıkarıldığında yatırımcı şirketin pazarlama stratejisinden dolayı sadece Amerikalı firmanın adı kullanılıyor, proje künyesinde Mar'ın adına yer verilmiyor.
(Radikal - 16 Eylül 2005)
Türkiye, geçtiğimiz yıl mal ve hizmet ihracatını bir önceki yıla göre yüzde 33.7 artırarak 64 milyar dolara çıkardı.