kan gibi aşk dedi ve sustu zamanın / meşalesinde kalbi sönen yangın yeri şimdi içimde vehimlere sarılı kapkara matem gibi geceye bağdaş kurdum çekiyorum aşkın imamesinden durmuyor şiirde durduğu gibi yüreğim kırk kanatlı bahçemde gül yangını kendimi arıyorum her hecede sultanım aynalar ihanet seçmiş yüzüme yakasında adını unuttuğum mavi sızı titreyen ateşe dökülüyor içimden mum alevi sancılarla bezendim gıcırdayan bir ürperti soluğum parmak uçlarım mıdır gülüşümü acıtan eşikte kalan gün / âh merhamet dileniyor mahcupluğumdan âh demeden ağlayamam gölgem ayak altında temaşadır sultanım aşk içinde olmayan cümleleri okumam tahammül penceresi kapalı sükunetin korkuyu böldüm orta yerinden intiharıyla öpüşürken cinnetim imlasız kalbime zeyl olsun adın bendim sırtını sessizliğe yaslayan / dövünüp yaralı yanlarına ağlayan hüzün korkuluğumda büyüyen rüya gibi adasız bir ölüme ağlıyor şahdamarım beni de gülşenine alırlar mı sultanım ısıtıyor sanmıştım penceredeki buğu pervazlarda üşüyen beyaz güvercinleri ıslak beyaz bir kelebek / gördüğüm benim sınanmış bir ölüm güzelliğinde sarsar mı âh deyişim uyuyan her zerreyi kül rengi dudağımda sıcak bir söz damlat beni kalbimden şiir diye sultanım