Son...Bir hatimle başlıyor bu yazı. Bu yazı baştan sona sızı...Sancı ve acı...Önsözler sonsözlere kurban. Bu yazıda son kez kan dökecek can. Son...
Kalemimden son kez dökülecek bu melûl gönül. Bu kanmış, yanmış gönül; bu aldanmış, adanmış gönül artık bir yığın kül. Bu yazı külleri savuran son rüzgar olacak. Bu yazı gülleri savunan son/bahar olacak.
Bahara son!..
Mısralar hayli suskun, akıllar hayli durgun, gönüller hayli yorgun. Hatıralar komada, umutlar darağacında. Yavaş yavaş can veriyor sevda. Dönüp ardıma baktım da...Yılgın kolları bırakmalı, yorgun yolları yakmalı...Yırtmalı, parçalamalı ne varsa...Fotoğraf, mektup, günlük, şiir...Ne varsa aşka dair...Hatta terk edilmeli bu şehir...Zehir kusan bu şehir, aşkın anılarından arınmalı bir bir. Ve...Sevgiliye benzer simalar çekilmeli dünyadan. Kırılmalı tüm aynalar. Cam kırıkları bölmeli beni. Ölmeli sevgi...
Zarara son!..
Destan dizen diller kesildi. Ferman yazan eller kesildi. Mürekkep kan rengi. Mürekkep damla damla... Bu son damla. Son damlada kurudu pınarlar, son damlada taştı bardaklar. Mürekkep son damlasında. Hattat kırsın kalemini. Edebiyat versin nefesini.
Yazara son!..
Hayat uzattı da yine, kısa çöpü çekti sîne. Milyarlık sevgiler uman gönül, amortiyi mumla arar oldu. Düşeşlerle büyütülen hayaller hepyeklerin kurbanı. Hayal oldu galibiyet anı. Önüme çıkan piyonlar mat oldu şahın gölgesinde. Ve bana kaldı Rus ruletinde son hamle.
Kumara son!..
Uçurumların sonuna geldi beden. İsyanlara dayanamadı padişah. Taht kırık ve dökük, baht sönük ve sökük...Şimdi çıkan her âh, yükselir desen desen...Bulutlar ağlamaklı...Son yağmurlar düşüyor uçurum kenarına. Beklenenin son kolu, bekleyenin son yolu. Ölüm sonsuzluğun son adı. İnsan buhar olmalı aslında. Bir damla misali...Belki kolay olacak gökyüzüyle visali.