« Anasayfa | Künye | Arşiv 9 Aralık 2024, Pazartesi
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
Kulak Arkası
Nurullah Turan
Birkaç "Bir"

Bolâhenk
Ahmet Çalışır
Mevlevî Âyini: Türk mûsikîsinde bir form

[ Müzik -> Müzikal Sohbetler ]

Ahmet Özhan: "Camide Koku Satmışım Gibi Bir Hava Yarattılar!"

Ece Saruhan

18.06.2007 - 10:36

'Yüzyılın Şarkıları' adlı albümünde Türk Sanat Müziği'nin birbirinden güzel parçalarını seslendiren Ahmet Özhan kendisini 'dinci' gibi görenlere seslendi: Bir zamanlar üzerimde şalvar, yüzümde sakalla cami avlusunda koku mu sattım ki, hakkımda böyle bir kanıya kapıldılar?..

'Kapat gözlerini, kimse görmesin/Yalnız benim için bak yeşil yeşil...' Henüz ortaokul yıllarımdayken ilk aşkıma söylediğim bu şarkıyla özdeşleşmiş bir isim benim için Ahmet Özhan... Bugün artık 57 yaşında ama hala yakışıklı, hala mütevazı... Birçokları onun kendini dine adadığını söylese de, o ömrünü manevi değerlerin hakkını vererek tükettiği görüşünde...

ALDIĞIM EN BÜYÜK ÖDÜL GÜVEN
Yeni albümü 'Yüzyılın Şarkıları'nı konuşmak için buluştuğumuzda, "Sizin için süslendim" diye karşıladı Özhan beni. Röportaj başlar başlamaz "Herkesin içinde bir Mevlana var. Ben kendi içimdekini bulup, hayranlarımla onu paylaştım" dedi ve ekledi: "Yanıma gelip eşleri için fotoğraf isteyen o kadar çok erkek var ki... Hayatım boyunca aldığım en büyük ödül insanların bana duydukları bu sonsuz güven!"

Albümünüzün adı neden 'Yüzyılın Şarkıları'? Kaç şarkı var albümde? Bu sözü ilk kez bir arkadaşımdan duydum ve bayıldım. Hemen notere tescillettik. Yakında bu başlıklı ve konseptli bir televizyon programı yapmayı da düşünüyorum. Benim yüzyılın şarkısı olarak nitelendirdiğim en az bin 500 şarkı var. Bunlar halkın dilinden hiç düşmeyen şarkılar. Ama albüme bu şarkıların sadece 15 tanesini koyabildik. Bu albümün devamı da gelecek.

NE GÖRÜYORSANIZ BEN OYUM!

Kariyerinizin belli bir noktasından sonra kırılma yaşadığınızı ve kendinizi dine adadığınızı söyleyenler; yaptığınız müziğin de sanat müziği değil, tasavvuf müziği olduğunu düşünenler var... Dışarıdan öyle görülebilir ama bu su dolu bardağa kalemi batırdığınızda kırık görünmesi gibi... Bir yanılsama yani. Dini ve hayatı ayrı yerlere koyan mantaliteler bunu böyle görebilir. Ama dini, hayat içerisinde bir etik veritabanı olarak görmeyi beceren bir insan için böyle bir şey söz konusu değildir. İşte bütün o söylenenleri yaşayan adam karşınızda! Siz ne görüyorsanız ben oyum! Bir zamanlar üzerimde şalvar, yüzümde sakalla cami avlusunda koku mu sattım ki, insanlar böyle bir kanıya kapıldı? Moral değerlerin lezzetinden o kadar uzağız ki, o lezzeti birazcık damağında bulunduran insana hemen marjinalmiş gibi yaklaşıyorlar. Bir şöhret çıktığı mahallesini unutmamalı. İnsanlar arasında vefa olmazsa jenerasyonlar arasındaki boşluktan aşağı düşersiniz. Ben hayatını her an bütün estetiği ve keyfiyle ama aynı zamanda da belli değerlerle yaşayan bir Türk Müziği sanatçısıyım. Tasavvuf Müziği'nin var edicilerinden biriyim. Bütün davam şarkıyla ilahi arasındaki örtüşmeyi insanlara fark ettirebilmek. Şarkılar elbisemizi tarif ediyor, ilahiler ruhumuzu. İkisinin de hayatımızda bulunması lazım.

Vefadan konu açılmışken, sanat dünyasında vefa olmadığını düşünenlerden misiniz? Sanat alemi içinde vefa ya da vefasızlık diye bir dert olduğu kanaatinde değilim. Meselelere çok duygusal ve marazi yaklaşırsanız vefasızlık da görürsünüz, düşmanlık da, ihanet de... Ama rasyonel yaklaşırsanız bunları görmezsiniz. Sanat aleminde herkes bir mücadele içinde. Herkes yeni bir şarkının, konseptin, kıyafetin peşinde. Bunun içinde vefasızlık nerede Allah aşkına? Ama ben gelip de siz sahnedeyken sizin mikrofonunuzu kısıyorsam, budur kötülük. Sanatçıların yalnız başınalığı bir vefasızlık olarak algılanmamalı bence.

ASSOLİST DE YOK, ASSOLİSTLİK DE!

Gazino dönemini özlüyor musunuz? Ben gazinoların bitişiyle eş zamanlı olarak ortalardan çekildim. Keşke yine gazinolar olsa da çalışsak. O zamanlar hayatımın en canlı ve 'yakışıklı' dönemiydi. Ama ben bir şeyleri özlemem. Geçmişin ahıyla, vahıyla uğraşacağıma bugünümün kıymetini bilirim.

Son yıllarda Türkiye'nin son assolistinin kim olduğu tartışılıyor. Petek Dinçöz'ün son assolist olduğu söyleniyor... Assolistlik diye bir şey kalmadı. Günümüzde artık assolist de yok, assolistlik de! Kimin kadrosunun en başında nereye çıkıyorlar ki assolist olsunlar? Eskiden Maksim'in tepesinde Behiye Aksoy yazardı. Altında Ahmet Özhan, Ateş Böcekleri, Ümit Tokcan, Müjdat Gezen gibi 30 kişi yer alırdı. Hepimizin ası Emel Sayın, Gönül Yazar ya da Behiye Hanım'dı. Ama artık böyle bir düzen kalmadı.

Yeni dönemde Türk Sanat Müziği okuyan isimlerden beğendiğiniz sesler var mı peki? Piyasada bir Türk Sanat Müziği genç sesi yok. Çünkü bu genç kardeşlerimin çalışacak platformları yok. Biz gazinolarda yetiştik. O zamanlar televizyon yoktu, bilek gücü vardı. Bugün o kadar insan televizyona çıkıyor ki, bunların içinden birini fark etmek mümkün olmuyor.

BAĞIRMAK BANA YAKIŞMAZ!

Sizin sakin bir okuyuş tarzınız var. Oysa son dönemde Türk Sanat Müziği'ni nağmeli ya da bağırarak okumayı marifet sanıyorlar... Müzikte bağırılmaz! Özellikle arabeskte psikolojiyi manipüle etmek için bağıranlar var. Onları tüketen bir kalabalık var diye Türk Sanat Müziği'nin içinde olan insanlar da buna özenip, bas bas bağırıyorlar. Ben o sosyal dokunun insanı değilim. Bağırmak bana yakışmaz!

Bugün artık 'Yalnız benim için bak yeşil yeşil' yerine 'Allah belanı versin' diye şarkı yapıp ödül alanlar var. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Bu bir çürümüşlük ve iflastır bence.

BEN ONLAR İÇİN 'CİCİ ÇOCUĞUM'

Televizyonlarda yayınlanan yarışmalarından jürilik teklifi aldınız mı hiç? Bu programları yapanlar akıllılar. Meselelere ilmi açıdan yaklaşan bir adamın reyting getirmeyeceğini bilirler. Bu yüzden de 'Allah belanı versin' yaklaşımını içinde barındırmayan bu 'cici çocuğa' teklif getirmeye gerek yok diyorlardır. Onları kutluyorum. Ben orada akılı uslu şeyler söyleyeceğim. Yan kanaldaki adama bağıramayacağım. Oradan aynı şekilde cevaplar alamayacağım. Benim lümpen televizyon izleyicim de bir o kanala bir bu kanala geçemeyecek haliyle.

Bu yarışmalardan star çıkar mı? Çıksa da bugünkü ortamda ne iş yapar ki? Ortalık stardan geçilmiyor zaten. Herkes kendini star görüyor. Ama kimin starlığı ne işe yarıyor ki?

Hayranlarınız arasında siz şarkı söylerken kulağınıza eğilip, "Bizim için de dua et" diyenler olduğu doğru mu? Evet. Bu çok güzel bir duygu. Gazinoda çalıştığım dönemlerde ben, birtakım manevi hassasiyetleri olan biri haline gelmiştim gazetecilerin yazdıkları sayesinde. Gazinoda şarkı söylerken yöneldiğim taraflarda, bazen insanlar rakı kadehlerini saksıların arkasına koyar ve bana "Ahmet Bey, lütfen bizim için de dua eder misiniz?" derdi.

KISKANILMIYORUM

Bir erkek sanatçı için şereflerin en büyüğü adının en yukarıda yazılması, Her gün gazetede resminin çıkması değildir. Ülkenin bir numaralı sanatçısı olarak anılmak da değildir. Benim yanıma bazen beyefendiler gelip, "Ahmet Bey, benim eşim size hayran. Varsa bir resminizi imzalayın da eşime sürpriz yapayım" diyor. İşte en büyük şeref bu samimiyeti ve güveni tatmak. Hangi erkek karısı için bir başka erkekten fotoğraf ister ki? Gözlerim yaşarıyor. Bu Allah'tan bana büyük bir lütuf. Bu güveni sarsmamak için, kolumu da veririm, bacağımı da... sarsmamak için, kolumu da veririm, bacağımı da...

İbrahim Tatlıses Genç Parti'den milletvekili adayı oldu... Ben de teklif almıştım ama kabul etmedim. Ben o menfaat ilişkilerinin uzağında bir insanım. O parti İbrahim kardeşimin popüleritesinden istifade etmeyi düşünüyor herhalde. Bence Tatlıses risk aldı.

Ben sizin tipinizi de, duruşunuzu da DSP Genel Başkanı Zeki Sezer'e çok benzetiyorum... Gerçekten öyle. Bazen ben bile, "Ya ben miyim oradaki?" diye bakıyorum. (Gülüyor)

Camide Koku Satmışım Gibi Bir Hava Yarattılar, Ahemt Özhan'la Röportaj: Ece Saruhan, Sabah-Günaydın, 15 Haziran 2007.

'Yüzyılın Şarkıları' adlı albümünde Türk Sanat Müziği'nin birbirinden güzel parçalarını seslendiren Ahmet Özhan kendisini 'dinci' gibi görenlere seslendi: Bir zamanlar üzerimde şalvar, yüzümde sakalla cami avlusunda koku mu sattım ki, hakkımda böyle bir kanıya kapıldılar?..  
Albüm TanıtımlarıTümü »

» İstanbul'a Senfonik Üçleme
» Yıllar Sonra Yeniden
» Dostlar Onu Hatırladı
» İncesaz, Kalbimizdeki Denize Yelken Açtı
» Oralara, Buralara, Uzaklara
Bir EnstrümanTümü »

» Sazende ve Sazı: Kemençe / Muhammet Çiftçi
» Sazende ve Sazı: Ud / Muhammet Çiftçi
» Sazende ve Sazı: Perküsyon / Muhammet Çiftçi
» Sazende ve Sazı: Çello / Muhammet Çiftçi
» Dinle Ney'den / Timuçin Çevikoğlu
EkstraTümü »

» Cohen Nihayet Geliyor / Sadık Yalsızuçanlar
» 'Tom Amca Cazı' Tutmadı, Siyah Müzik Köklerine Dönüyor / Halil Turhanlı
» Neriman Hanım'ın Ölümü / Gökhan Özcan
» Zaman, Mekân ve Müzik / Rengin Soysal
» Ey Vefasız Yolcu! / Gökhan Özcan

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Toplam 1 yorum yapılmış. Yorumların tamamını görüntülüyorsunuz.

omrune bereket olsun inşaallah...

Herkes yaptıkları ile eleştirilebilir.Ahmet Özhan da eleştirilebilir.Zira o da bir insan ve hata yapmak ile malül.eleştirilmemek hata yapmamak ile, hata yapmamak ise iş yapmamak ve ortaya ürün koymamak ile ancak mümkün.Ancak Ahmet özhanın yaptığı bir hizmet var ki; eleştirmek bir yana hiç bir ameli olmasa bile zannederim o O na kafi gelir.
Tasavvufun adının bile anılmasının mümkün olmadığı bir dönemde herşeyini ortaya koyarak (sözüm one binlerce pırıltılı bir hayatı bile ters yüz ederek) Bu kültürün yeniden canlanmasını ve herkesin özümsemesini sağlaması hizmet olarak yetmez mi?
eleştirmek bu kadar hizmeti yaptıktan sonra ancak hak olarak iddia edilebilir.Acı olan hiç birşey yapmayanların eleştirmesi...
Var ol Ahmet abim, ömrüne bereket...

ahmetcalisir (08.11.2007 - 15:19)

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!