Var Olmanın Gizeminde Şimdi Varlık / Rabia Nazik Kaya
01.04.2000 - 16:00
İçimde bir deprem... Titrek bakışlarımdan başka neyi aşikar edebilir böylesi? Gökte titreyen kara bulutlar mı; yoksa yanıp sönen ışıkları mı şehrin? Kaldırımlar ayaklarımın altından kayarken yanımdan hızla geçen otobüs çamurdan desenler çiziyor üstüme. Kayıp giden yalnız kaldırımlar değil; tüm karmaşasıyla şu koca şehir...
İnsanların incitici bakışlarından yapılma bir koridor... İncinmiş, incelmiş ruhumla yüzümde taşıdığım iki gözüm sanki iki kor... Efkarını, nidasını, hüzünden müteşekkil öfkesini bir ateş gibi içinde saklayan o münadim gözlerim...
Cebimde, tam yüreğimin üstündeki cebimde; hatıraya dair, hayale dair karalanmış beyaz sayfalar var. Zamanın birinde kendimi kaptırdığım ütopyaların sahtece de olsa barınabildiği tek mekan kurşunkalem buğusundaki o sayfalar...
Anın damla damla değil de gökten boşanırcasına yağdığını, hiçbir avuca sığmadığını, yalnızca yüzleri ıslatıp sonra oluklardan kayıp derinlere karıştığını duyuyorum. Önceleri bu kadar aceleci değildi zaman...
Aslında öncesi ve sonrası da yoktu. Bir meczup edasıyla; zahirde dolu, özde boş sokakları şimdi, arşınlayan "ben" vardım. Hayır "ben" de yoktum arşınlatan gerçekti sadece. Zaman da mekan da heyula idi. Göğün karanlığının aksine duvar köşelerinde satılan ıslak çiçekler vardı. Renk vardı, renk yoktu. Bugün vardı, dün yoktu. Duygu vardı, yürek yoktu. Bakış vardı, göz denen pencereler yoktu. Yokluk yoktu; varlık, var olmanın gizemindeydi.
Deli gönüller, şizofren dimağlar, simit satan çocuklar, caka satan kolejli gençler vardı. Yerleri süpüren amcalar, pipolarını tüttüren babalar vardı. Tüm bunlar var mıydı? Varlık sahnesinde dekorlar mıydı? Perde ne zaman kapanacaktı? Her an, her an ışıklar sönebilecekti.
İçimdeki deprem şiddetlenmeye başladı varlığın düşünce dekoru ile. Hani vardı ya o deprem... Vardı da; bir volkan gibi patlatacak mıydı yüreğimi; yoksa o titreyiş derinlerde bir tohumun debelenişi mi idi? Patlayan tohum, açan yaprak mı olacaktı? Cevabı bilmiyorum lakin ne zaman öğrenebileceğim ayan şimdi? Şimdi, sonra ya da her an... Yani o sahne kapandığı, perdeler ebedi birbirine kenetlendiği zaman... Zaman gerçeğe büründüğü zaman...
İçimde bir deprem... Titrek bakışlarımdan başka neyi aşikar edebilir böylesi?