« Anasayfa | Künye | Arşiv 7 Aralık 2024, Cumartesi
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
Edeb Yahu
Nedret Kudret
Erdem Bayazıt Ey!

Gölgelik
Köksal Alver
Tek Söğüt

Dil Ağacı
İbrahim Demirci
Kafı Yutanlar

Kelimeler ve Şeyler
Abdullah Harmancı
Seni Ne İhtiyarlattı?

Mızrak ve İlmihal
Ahmet Murat
İmamın Hatırlanışı

Saksağan
Osman Özbahçe
Dünya Aklıma Yatmıyor

Şiir Çıkmazı
Mehmet Solak
Kimi, Nereye Götürür Şiir?

[ Edebiyat -> Türk Şiir Anıtları ]

Şeyh Galib

26.10.2010 - 18:20

Sene Hicrî 1171. İstanbul Mevlevihane kapısı civarında bir evde oturan Mustafa Reşid Bey'in bir oğlu dünyaya gelir. Adını Mehmed koyarlar. Mehmed ilk tahsilini babası Mustafa Reşid'den ve Hoca Neş'et gibi bazı hocalardan alır. Bir rivayete göre, Esrar Dede gibi şaire yakın olanlar onun "Ümmi" olduğunu söylemişlerdir. Lakin bu muhal bir rivayettir. Zira şair Farsça ve Arapça bilmektedir ve muhakkak ki, kendini fevkalhad yetiştirmiştir. Mehmed, şüphesiz bir ilim ve irfan çemberinden geçmiş ve bunun mukabilinde, 24 yaşına geldiğinde Divan'ını tertib etmiştir. Tam bu zamanlar bir müddet Divan-ı Hümayun kaleminde çalışmıştır. Mehmed, Hoca Neşet'in kendisine verdiği Es'ad mahlasıyla şiirler kaleme almış, sonra Galib (Gaalib) mahlasını da bu isme eklemiştir. Divan'ını yazdıktan iki yıl sonra benzeri yazılamamış mesnevisi Hüsn ü Aşk'ı yazmıştır. Es'ad Galib, Ebubekir Çelebi'nin son zamanlarında, bilinmez hangi yol açılmıştır ki önüne "Tedbirini terkeyle takdir Hüdanındır" edebiyle ısrarla Konya Mevlana Dergâhında çileye girmek istemiştir. Fakat çilesinin 25. gününde babası ayrılığına dayanamayıp onu İstanbul'a çağırmış ve O da çilesini İstanbul Yenikapı Mevlevihanesi'nde tamamlayıp hücreye çıkmıştır. "Dede ve Hücre-nişîn" olmuştur. Şeyh Galib Dede çilesini tamamladıktan üç yıl sonra kendisi mevlevihaneye yakın bir eve çekilmiş ve 1205 yılına kadar hayatını, eserlerini yazarak burada geçirmiştir. Daha sonra Kulekapısı Mevlevihanesi'ne Şeyh tayin edilmiş ve 8 yıl bu dergâhın şeyhliğinde bulunmuştur. Galib Dede, Sebk-i Hindi tarzının en büyük üstadıdır. Türk ve Acem şairlerini çok iyi okuduğu anlaşılan şairin dili çok ağırdır. İnce, mübhem bir söyleyiş ve zengin hayallerle süslü tamlamalar..Öyle ki Hüsn ü Aşk mesnevisi, İran şairlerini bile kendine hayran bırakmıştır. Ama o her şeyi O'ndan bilmiş, O'na yönelmiş, O'nunla yaşamıştır. "Efendimsin, cihanda i'tibarım varsa sendendir!"... Şehr-i hüsnün şehriyarısın bugün ferman senin Ferman O'nundur. Ve ömrünün son demlerini geçirdiği bu hizmette Cenab-ı Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Şimdi didelerimiz ağlasın bir Hak aşığına hürmeten.. Kan ağlasın bu dide-i dür-bârım ağlasın Ansın benim o yâr-ı vefâdarım ağlasın Çeşm ü dehan u ârız u ruhsârım ağlasın Baştan başa bu cism-i siyeh-kârım ağlasın Agyârım ağlasın bana hem yârim ağlasın Eserleri: 1) Divan, 2) Şerh-i Cezire-i Mesnevi, 3) Er-Risalet'ül-Behiyye fi Tarikat'il Mevleviyye, 4)Hüsn ü Aşk GAZEL Yine zevrâk-ı derûnum kırılıp kenâre düştü Dayanır mı şîşedir bu reh-i seng -sâre düştü O zaman ki bezm-i canda bölüşüldü kâle-i kâm Bize hisse-i mahabbet dil-i pâre pâre düştü Gehî zîr-i serde destî geh ayağı koltuğunda Düşe kalka hasta-i gam der-i lûtf-ı yâre düştü Erişip bahâra bülbül yenilendi sohbet-i gül Yine nevbet-i tahamül dil-i bî-karâre düştü Meh-i burc-ı ârızında gönül oldu hâle mâil Bana kendi tâli'imden bu siyeh sitâre düştü Süzülüp o çeşm-i âhû dedi zevk-i vasla yâ Hû Bu değildi neyleyim bu yolum intizâre düştü Reh-i Mevlevî'de Gâlib bu sıfatla kaldı hayran Kimi terk-i nâm u şâne kimi i'tibâre düştü Zevrâk-ı derun: Gönül gemisi, Mekke'de yapılan zemzem şişesi. Reh: Yol. Seng-sâr: Taşı bol yer. Bezm: Meclis Kâle-i kâm: Emel kumaşı. Dil-i pare: Parçalanmış gönül. Gehi: Bazen. Zîr-i ser: Başın altı. Destî: Testi, elinden tutma. Der: İçinde, kapı. Nevbet: Nöbet. Bî-karar: Kararsız. Meh: Ay. Burc: Kale Ârız: Yanak. Mail: Hevesli, istekli. Sitâre: Yıldız. Çeşm: Göz. Zevk-i vasl: Kavuşma zevki. İntizar: Bekleme. Dide-i dür-bar: İnci yağdıran göz. Ruhsar: Yanak Dehan: Ağız. Cism-i siyeh-kâr: Günaha giren beden, vücut. Hazırlayan: Elif Hafsa

Şeyh Galib Dede çilesini tamamladıktan üç yıl sonra kendisi mevlevihaneye yakın bir eve çekilmiş ve 1205 yılına kadar hayatını, eserlerini yazarak burada geçirmiştir. Daha sonra Kulekapısı Mevlevihanesi'ne Şeyh tayin edilmiş ve 8 yıl bu dergâhın şeyhliğinde bulunmuştur.  
Tekrar YayınTümü »

» Simetrim Kalkıyor Breh / Vural Kaya
» Edebiyat Ödüllerinin Günahı ve Sevabı / Refik Durbaş
» Yüzdeki Tırnak İzleri ve Pamuk Terörü / Kaan Arslanoğlu
» Sözleşme-II / Seyhan Arslan
» Meczubun Kefaret Bandoları / Vural Kaya
EkstraTümü »

» Kaypak Yorgunluk / Mehmet Uğurlu
» Ne Mürid İsterim Ne De Mürşid (Üç Kitap, Üç Figür: Mevlana, Şems ve Kimya Hatun) / Mevlüt Uyanık
» Otuz İki Kısım Tekmili Birden İlhan Berk / Sıddık Akbayır
» "Renga" Üzerine / Nurullah Turan
» Tolstoy'un Ölüme Yolculuğu / Ferhat Uludere
YarışmalarTümü »

» Öğretmenler Duysun Öğrenciler Katılsın
» Alvarlı Efe'de İlâhi Aşk Konulu Yarışma
» Ceyhun Atuf Kansu Ödülü Başvuruları Başladı
» Cemal Süreya Ödülü'ne Başvurular Devam Ediyor
» Ümit Kaftancıoğlu Öykü Ödülleri

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Henüz yorum yapılmamış.

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!