« Anasayfa | Künye | Arşiv 2 Mayıs 2024, Perşembe
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
İki Nokta Üst Üste
Esma Ürkmez
Matbaadan Tanıtıma Koş!

Yeşilde Durmak
Hale Sert
Kanaviçe

Olay Yeri İnceleme
Zehir Hafiye Battal Küttab
Tezekten Terazi ya da Çok "hit" Alan Hep "tıklanan" Yazı Budur!

[ Kitap -> Bize Gelenler ]

Dünya Nöbeti / Alev Alatlı

10.01.2005 - 12:54

Alev Alatlı'nın "Gogol'ün İzinde" adını dört ciltlik nehir romanının ikinci kitabı olan "Dünya Nöbeti", Everest Yayınları tarafından yayımlandı.

"Rus aydını bana ıssızın ortasında, belki kavruk bir akasyanın altında, bir başına nöbet tutan bir eri çağrıştırıyor," diyor Alev Alatlı, "Şu farkla ki, Rus aydınının ıssızı gezegenin ta kendisi! İnsanlık, onu dünya nöbetine bırakmış, gitmiş yatmış sanki. 'Rus entelijensiyası, kitleleri ölümüne sevdi. Rus entelijensiyası, sevgiden öldü' diyorlar. 'Yaklaşık yüz yıllık sıcak ve soğuk savaş, sadece Rusya'nın değil, dünyanın yüzünü değiştirmek içindi. Üçüncü milenyum içindi. Rusya, tarihteki rolünü oynadı, şimdi artık intellijenti'nin rüyalarıyla gebe kalmak sırası Amerika'da. Evet, sıra Amerikan aydınlarında. Öyleyse, Bulgakov'un dediği gibi, bekleyelim, görelim, ve öğrenelim ve sessiz kalalım... Bırakalım da Rusya'yı onlar düşünsün, biz biraz nefes alalım. Amerikan konforunun, huzurunun keyfini sürelim, olmaz mı?"

Trajedi, Rus entelijensiyasının özü. Ne ki, trajedi ancak insan hayatının bir değeri varsa trajedidir. Yaşamın değeri varsa demiyorum, insanın değeri varsa diyorum. Yaşam nasılsa devam eder. Göçmenler, tabii afetler önemlidir, Onegin ya da Oblomov gibi ziyan olmuş hayatlar değil. Adam yazmak istediği kitabı yazamadıysa, kimin umrunda? Onun gibi o kadar çok adam var ki! Büyük edebiyatçı çıkmıyor mu artık? Çıkmazsa çıkmasın, hayat devam ediyor.

"Biz Rus aydınları, hep iyi insanlar olmak istedik, en azından iyi olduğumuzu düşünmek istedik. Öyle miydik? Öyle miyiz? Hayır, iyi insanlar değiliz. Zekâ, nasıl iyi olabilir ki? Özgür düşüncenin ahlâk sınırları içinde kalacağını sanıyorsan, aklını yitirmiş olmalısın! Marks isimli bu canavar, karısına aşk mektupları, şiirler yazardı. Ama iyi bir şair değildi, ne yapsın? Etrafı bombalamadı ama devrimciydi. Dediğim gibi, devrimci olmanın kötü bir yanı yoktur. Âşık olmanın da kötü bir yanı yoktur. İyi olmaya çalışmanın hiç ama hiçbir kötü yanı yoktur... Ne ki, düşünen Rus tehlikelidir, düşünmekten vazgeçen Rus ise çirkin. Fikirleri elle tutabileceğimiz gerçeklikler gibi algıladık. Oysa Rus milyonları çok geri, fikirler uygulanabilir değillerdi. Toplumun geriliğini ikame eden, Batı'nın geleceğine sıçrayan intellijenti'ydi. Ama sadece intellijenti'ydi. İstiyor olmanın ve düşüncenin, yaşananın üstesinden gelebileceğini sandık. Marks'ı düşün. Almanya'da büyüyen iyi bir Yahudi çocuğuydu. İntellijenti'den değil ama hızlı ve zeki. Eğer Dostoyevskî gibi Sibirya'da yedi yıl kalsaydı, kim bilir belki o daha da muhafazakâr olurdu. Rus değildi. Kendisine ait bir memleketi yoktu. Marks, bize geleceğimizden geldi Sultanım. Şimdimizden ve geleceğimizden. Marks bizim Amerikalımızdı, lûbimaya. Ama bir gün onu da yeniden dirilttiğimizde o da sorularımızı cevaplamak durumunda kalacak. Sana söylemiştim, sorgulamanın nasıl yapıldığını biz Ruslar iyi biliriz. Entelijensiya ile istihbarat servisleri arasında garip bir ilişki vardır. Rusya'da en iyi istihbaratçılar da sansürcülerden çıkar... Adına ister kapitalizm de, ister emperyalizm, ister tüketimcilik, önemli olan, halkın bildiği tarihin ötesine atlamaktaki gözü kara cesaretleridir Rus aydınlarının! İntellijenti moderniteyi aşmış, post-modernizme varmışlardı, halkın kendilerinin konuşlandıkları yere geleceğinden en ufak bir kuşkuları yoktu... Ne ki, bugün artık Rusya'da kayda değer pek bir şey olmuyor... Haydi, AIDS'ten bahsedelim. AIDS'ten bahsetmek şöyle dursun, üstünde düşünmek bile istemiyorum. Otobüsler geliyor, otobüsler kalkıyor, tramvayların üzerinde Europe Plus reklam panoları ki, St. Petersburg'da yeni açılan bir radyo istasyonudur; Plus kısmı Rusya demek olsa gerek, Avrupa artı Rusya. Büyük Petro, yirmi dört saat rock çaldıklarını duysaydı, sevincinden dans ederdi! Dram, yasa benziyor, İstanbullu Sultanım, genel tüketim için değil. En azından, cennette öyle değil, Amerika'da öyle değil. Ne acı. Ne kadar acı... Kitleler hep şikâyet ederler. Senin kendilerinden olmadığını söylerler, katlanmayı da öğrenmek lazım. Rusya'da folk vardı -intellijenti'nin dışında Rus halk şarkıları, dansları, geleneksel kıyafetleri vardı, popüler kültür oydu- amma...! Ne fark! Ne büyük bir farktı halklarla bizim aramızdaki! Rus aydınları, gezegenimizdeki son sınıf farklılığının, kültürel sınıfsallığın temsilcileri.

Zengin ve fakir arasında uçurum kabul edilebilir ama bu uçurum! Bu uçurum, kabul edilemez. Köleler ve patronları, sanatçıya birlikte cephe aldılar. Neden, çünkü onlardan birisi değildir, çünkü daha şimdiden ölümsüzdür sanatçı. Öyleyse anti-entelektüalizmi devamlı kılmak lazım: Kültür Devrimi sürdürülmelidir. Nasıl yapılacak? Önce kültürün bir yerde yoğunlaşmasını önlemek lazım. Üniversiteler dağıtılacak, kültürlü insanlar birbirlerinden uzaklaştırılacak, egemen kazanların içinde erimeleri sağlanacak. Farklılığı kaldıramayız. Fransız Devrimi, aristokrasiyi herkesi aristokrat yapabilsin, bu rolü herkes oynasın diye yok etti. Postmodernizm, modernizmi kitle tüketimine sundu; şimdi düşününce, postmodernizm değil, süper-modernizm demek daha uygun olurmuş."

"Bolşevik ihtilâli gibi bir ihtilâl yap, tasfiye ol. Kitleler iktidara gelsin, ellerine yüzlerine bulaştırsınlar. Eserin yıkılsın, glastnost olsun, novıye Russkie haydutları kazansın, bir kez daha tasfiye ol ve bütün bunlara karşın DÜNYA NÖBETİ tutmaktan vazgeçme! İnsanlığın yüz akı olmak böyle bir şey olsa gerek!" diyor Alev Alatlı.

"Gogol'ün İzinde"nin ilk kitabı olan "Aydınlanma değil, merhamet!"e ulaşmak için tıklayın.

Dünya Nöbeti, Alev Alatlı, Everest Yayınları

Alev Alatlı'nın "Gogol'ün İzinde" adını dört ciltlik nehir romanının ikinci kitabı olan "Dünya Nöbeti", Everest Yayınları tarafından yayımlandı. "Rus aydını bana ıssızın ortasında, belki kavruk bir akasyanın altında, bir başına nöbet tutan bir eri çağrıştırıyor," diyor Alev Alatlı, "Şu farkla ki, Rus aydınının ıssızı gezegenin ta kendisi!  
Halep&ArşınTümü »

» Hrant Dink Sonrası "Yitik Yürek" Tartışması
» "Atatürk ve Din" Tartışması
» "Tasavvuf Neşriyatı" Tartışması
» Paramparça Entelektüeller ve Fikirler: "İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri" Başlıklı Ertelenen Konferans Sonrasında Türk Entelijansiyası
» "Bir Zamanlar Bir İsmet Özel Vardı..." Tartışması
Bize GelenlerTümü »

» Kahraman Üzerine Dersler / Oğuz Karakaş
» Görsel Şiirin İlk Kitabı: Dada Korkut
» Makyaj Hatası / Yavuz Altınışık
» Oluş ve Bozuluş / İbn Sina
» Hiç / Merih Günay
EkstraTümü »

» Uykusuzluk / Mehmet Uğurlu
» Bir Yılda Kaç Kitap Okuyoruz?
» Doğu'nun Meyvelerini Batı'nın Tepsisinden Sunmak / Ali Ayten
» Kitapçı / Mehmet Ulusel
» "Aşk Istırapsız Olmaz" / Nuri Altun

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Henüz yorum yapılmamış.

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!