« Anasayfa | Künye | Arşiv 19 Mart 2024, Salı
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
İki Nokta Üst Üste
Esma Ürkmez
Matbaadan Tanıtıma Koş!

Olay Yeri İnceleme
Zehir Hafiye Battal Küttab
Tezekten Terazi ya da Çok "hit" Alan Hep "tıklanan" Yazı Budur!

Yeşilde Durmak

Hale Sert

hale.sert@gmail.com

Kanaviçe

05.04.2009 - 18:08

Kanaviçe adımları gibi hayat, geçtiğiniz yoldan bir daha geçmeden tamamlanmıyor. Giderken attığınız adımların tam tersi istikametinde olmalı dönerkenki adımlarınız.

Bir kare bulmacanınkiler gibi etaminin kareleri, doğru renklerle ve doğru adımlarla doldurulmalı. Etamin bezinde yer alan kareler, köşelerindeki iğne ucu kadar minik deliklerle belirginleştirilmiş. Önünüze bir örnek model alırsınız ve başlarsınız işlemeye...

Diyelim bir karanfil işleyeceksiniz ve işlemeye sapından başladınız. İğnenize geçirdiğiniz koyu yeşil iplikle ilk karenin sol alt köşesinden sağ üst köşesine bir ilmek attınız ve aynı işlemi bir üst karede tekrar ederek yukarı doğru işlemeye devam ettiniz. Neredeyse yaprak motifini işlemeye başlayacaksınız fakat durmak zorundasınız. Neden mi? İğnedeki ipliğiniz bitti. Bu durmak için iyi bir fırsat aslında, durup işlediğiniz bölümün istediğiniz kadar düzgün olup olmadığını kontrol etmek için... Şimdi bir yol ayrımındasınız, ipliğinizi iğnenize geçirdiğinizde kaldığınız yerden devam mı etmeli, yoksa başladığınız yere dönüp yarım kalan karelerinizin sağ alt köşeden sol üst köşeye doğru yapılması gereken geçişlerini mi tamamlamalı?

Kaldığınız yerden devam edip, ipliğinizin sizi götürdüğü yere kadar gittiğinizde belki daha çok yol almış olacaksınız ama bu noktada hayatın size motifinizi tamamlama izni vermeden ölümün size merhaba dediğini düşünelim. Arkanızda bıraktığınız yarım kalmış bir karanfil motifidir, fakat pek çokları tarafından bir karanfil olduğu bile anlaşılamayacak bir resimdir bu, çok yol kat edilmiş ama eksik ve atlanılmış adımlarla.

Tekrar yol ayrımına geri dönelim ve diğer seçenekte karar kıldığınızı düşünelim; karanfilin sapını baştan başlayarak işlemek ve tamamlayarak ilerlemek. Gittiğiniz yoldan tekrar geçeceksiniz ama daha önce attığınız adımlara çaprazlama adımlar bunlar, öncekilerin üzerinden ve ters yönde atılacak; öncekileri tamamlayan ve tam karelerle motifin bir bölümünü anlamlı kılan adımlar...

İpliğiniz eninde sonunda yine bitecek ama bu durumda sizden sonra resme bakanlar "bu bir karanfilin sapı ve yaprağıdır" diyebilecekler.

Ağladığımıza gülmeden, güldüğümüze ağlamadan; kınadığımızı yaşamadan, yaşadığımızı kınamadan; ağzımızın kenarıyla gülümseyerek, es geçtiğimiz olaylara ve kişilere ağız dolusu gülerek kucak açmadan anlamlı karelere dönüşmeyecek hayatımız. Suskun günlerimizin üstünden konuşarak geçmedikçe olgunlaşmayacak ruhumuz. Aynı yolu aynı şekilde yürümeye kalktığımızda üst üste gelen ilmekler gibi ayaklarımız birbirine dolanacak ve yol bir yerde tıkanacak.

Zaman gelecek, yeşille işlenmiş bir gövde ve yapraklardan sonra iğnemize kırmızıyı geçirmek gerekecek. Yeni bir yol ayrımına, hem de yeni bir istikamete doğru yol almak adına bunca zamandır büründüğünüz renkten soyunmaya karar vereceksiniz. Oysa ne kadar alışmıştınız her şeye "yeşil" gözlerle bakmaya.

Ama başka çare yoktur, kırmızı bir karanfil açmadıkça neye yarar tastamam bir gövde ve yapraklar? Bir şeylere kıyılacak elbet, hayatın ritmi, döngüsü değişecek, kırılan dökülen konformizminizden akan "kırmızı" olacak iğnenizin sahibi ve başlayacak kırmızı adımlar atmaya.

Peki, ipinizin bittiği yerde bu sefer ne olacak? Diyelim göçtünüz bu hayattan, eğer hayat motifinizin her karesini sağdan sola ve soldan sağa geçerek bütünlediyseniz yani ortada kalan resim "eksiksiz" bir yarımsa ölümünüz tamamlar motifin kalanını.

"Nasıl yaşarsak öyle öleceğiz" değil mi hakikat? Elinizdeki iğneniz bir sonraki ilmeğin rengiyle ve rotasıyla saplı kalmışsa etamine, yani gitmek istediğiniz yeri işaret ediyorsa, geride kalanlar için resmi kendi zihinlerinde tamamlamak hiç de zor olmayacaktır.

Zaman gelecek, yeşille işlenmiş bir gövde ve yapraklardan sonra iğnemize kırmızıyı geçirmek gerekecek. Yeni bir yol ayrımına...  
Halep&ArşınTümü »

» Hrant Dink Sonrası "Yitik Yürek" Tartışması
» "Atatürk ve Din" Tartışması
» "Tasavvuf Neşriyatı" Tartışması
» Paramparça Entelektüeller ve Fikirler: "İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri" Başlıklı Ertelenen Konferans Sonrasında Türk Entelijansiyası
» "Bir Zamanlar Bir İsmet Özel Vardı..." Tartışması
Âlemde Ne Var?Tümü »

» Müziğin Gücü / Çeviri: Hale Sert
» İstanbul'daki Muhalif İranlıların Kısa Tarihi - 2 / Cihan Aktaş
» Tahran Kitap Fuarı'nda İlginç Bir Panel - 1 / Cihan Aktaş
» Benazir Butto'nun Son Sözleri / Çeviri: Hale Sert
» Temizlik: Nereden Nereye... / Çeviri: Hale Sert
Arşivlik HayatlarTümü »

» Asaf Hâlet Çelebi 100 Yaşında / Ömer Faruk Şerifoğlu
» Arşivcilerin Babası: Muallim Cevdet / Zeynep Berktaş

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Henüz yorum yapılmamış.

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!