« Anasayfa | Künye | Arşiv 9 Aralık 2024, Pazartesi
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
Kulak Arkası
Nurullah Turan
Birkaç "Bir"

Bolâhenk
Ahmet Çalışır
Mevlevî Âyini: Türk mûsikîsinde bir form

[ Müzik -> Müzikal Sohbetler ]

Kendi Putunu Balyozla Kıran Adam: Orhan Gencebay

Arda Uskan

30.12.2006 - 18:56

"KARAR VERDİM BUGÜN BEN SAVAŞ AÇTIM KENDİME" DİYEN ORHAN GENCEBAY

"Putları kırmaya kendinden başlamalı insan" diyor Orhan Baba. Yakında Sinan Çetinle çekecekleri yeni klibinde de yapacağı bu aslında: Bembeyaz sonsuz bir ortamda Orhan Gencebay'ın taştan bir heykeli var... Ve elindeki balyozla heykeli paramparça ediyor.

Bakın ne demişler?...
"Bir ara Ferdi'ciler ile Orhan Baba'cılar vardı. Ama Ferdi'nin kadere olan kabullenişliği Orhan Baba'da yoktur. O, hiçbir zaman kabullenmez alınyazısını. Bu yüzdendir ki Orhan Baba bir adım öndedir. Kendini tekrarlamaz."

"Yaptığı şarkılar için dolmuş müziği diye bir tanımlama yapılır, oysa ki "Bir Teselli Ver" 45'lik olarak piyasaya ilk çıktığında üç milyon kopyadan fazla satmıştır, korsanlar hariç. 1970li yıllarda Türkiye'deki toplam otomobil sayısı bile o kadar değildi"

"Üst üste bir iki şarkısını dinleyince günümüz şarkılarının ne kadar kirlendiğini daha iyi anlıyor insan. Bu noktada acaba insanlar kirlendiği için mi sözler de kirlendi, yoksa sözler kirlendiği için mi insanlar kirleniyor sorusu geliyor akla."

Bu cümleler, burnundan kıl aldırmayan, sağa sola bulaşıp "pislik atmakla" gönlümü çalan tatlı fırlamaların yarattığı Ekşi Sözlük sitesinden alındı. Onların pek çoğu daha "vitamin"ken, Orhan Baba'nın bir filminin senaryosuna imza atmış olan ben, tabii ki bu söyleşide taraflıyım. Kusura bakmayın, "Baba"nın tarafındayım. Ama bir giriş yazısı yazmak için, gelmiş geçmiş her değerin canına okumakla ünlü "Ekşi Sözlük"lülerin bu cümlelerini görünce, bu satırlara da gerek olmadığını fark ettim. Ama eğer buraya kadar okuduysanız, demek ki gerek varmış.

Orhan Gencebay yeni yıla yeni projeler ve yepyeni bir albümle giriyor. İsterseniz birkaç gün içinde ekranlara yansıyacak klibinizden başlayalım...
Albümün ilk klibi bu olacak. Bundan beş yıl önce, by pass olduktan sonra Sevim Hanım'ın doğum günü için bir şiir yazmıştım. Geçen sene de besteledim. Şarkının başında sitemkar bir tavır var ama sonra o sitem, yerini duygularımıza bırakıyor.

Nasıl bir sitem bu? Sözlerini mırıldanırsanız belki anlayabiliriz.
Şöyle başlıyor şarkı "Bugün senin doğum günün / Sana dargın olamam ki / Şu gönlümü kırsan bile kıran sensin diyemem ki..."

Diyemem diyorsunuz ama aynen söylüyorsunuz.
Devamını dinle: "Bugün senin doğum günün, senden özür beklemem ki / En küçük bir imayla moralini bozamam ki..." Sitem buraya kadar... Sonra duygular şöyle değişiyor: "Bugün senin doğum günün / Ben seni hiç üzemem ki / Mutlu mutsuz, bir gün sensiz yaşıyorum diyemem ki / Mutluluğun sırrı sende, başka yerde aramam ki / Gönlüm sana kilitlenmiş, senin gibisini bulamam ki / Bugün de her gün gibi, her şeyinle çok güzelsin / Sen doğduğun günden beri benim için hep özelsin."

Bu dizeleri Sevim Hanım ile aranızda geçen bir kavgadan sonra mı yazmıştınız?
Biz kavga etmeyiz. Sitemlerimiz olur da... Kavga değil de sitem diyelim o zaman...
Sevim Hanımla 32 yıldır en güzel şekilde bugünlere geldik. Bu şarkı, o yıllara bir armağan..

"BENİM FİLOZOFİK SÖZLERİM VARDIR"

Şimdi de o günlerin klibini çekiyorsunuz.
Evet, Sevim Hanım "Bu bestenin klibinde ben oynayacağım, yaşamımızda bir hatıra olarak kalsın" dedi. Ben de memnuniyetle kabul ettim.

İlk kez birlikte kamera karsısına geçeceksiniz. Sevim Hanım çok para istedi mi oynamak için?
100 bin dolar istedi. Ben de ona takıldım, "Klipte oynamak için üste mi vereceksin o parayı" diye... Şaka bir yana bu bizim için çok özel bir şarkı oldu.

Bu albümde "insanın kendini yeniden yaratması" gerektiğini anlatan bir başka şarkı var ki hem sözleri hem melodisi çok ilginç. Giderek rock bir havaya giriyor.
Benim filozofik sözlerim vardır ya, bu parça onlardan biri. Şarkı şu cümlelerle başlıyor. "Bir insanın yaşam boyu en büyük kavgası kendiyledir. Kendini yenen insan en büyük zaferi kazanmış demektir." Bu cümleden sonra soft rock olarak başlıyor... Hard bir şekilde bitiyor. Sözlerin devamı da şöyle: "Karar verdim bugün ben savaş açtım kendime. Yeneceğim kendimi geleceğim kendime." Özetle bu...

Peki yenmek istediğiniz Gencebay, hangi Orhan Gencebay?
İnsanlar yaşlandıkça, tecrübeleri arttıkça geçmişteki bazı düşüncelerini beğenmeyebilir. Doğrusu da budur, gelişmektir bu... Daha iyi olmak, kendini yenmekle gerçekleşir. Yıllar önce "Kır Gönlünün Zincirlerini" diye bir şarkı yapmıştım. Onun anlamı da şuydu: "Bir insanı kendisinden daha çok bağlayan, kendisinden daha çok engelleyen başka biri olamaz. Duygularımız ve duyarlılıklarımız bazen bize yanlış şeyler de yaptırabilirler. Bazen gururu inatla karıştırabiliriz. Gerçek değerlerle yanlış değerleri zaman içinde daha iyi analiz etmemiz lâzım". Orada da "Kır Gönlünün Zincirlerini" derken bunları anlatmak istemiştim.

O besteyi yapalı kaç yıl oldu?
1980'di...

26 yıl sonra kendinizde tekrar bir yenilenme ihtiyacı mı duydunuz?
Bir anlamda öyle. Çünkü zaman bize yepyeni bakış açılan sunuyor. Şuna inanıyorum ki mutlaka yarın, bugünden daha iyi olacak.

"BATSIN BU DÜNYA PROTEST BİR YAPIYDI..."

Kendinize savaş açtığınız bu son şarkınızın klibini de çekecek misiniz?
Aslında bunu daha sonraya bırakmayı düşünüyordum. Onca yıllık dostum Sinan Çetin'e gittim. "Doğum Günü" onun şirketi tarafından çekilecek. Ama o arada bu ikinci şarkıyı dinlettim. Şarkı biter bitmez "Orhan Abi buna ben klip çekmek istiyorum" dedi. O anda öyle bir fikir attı ki ortaya tüylerimiz ayağa kalktı... O anda iki klibi birden yapmaya karar verdik.

Neydi Sinan Çetin'in o anda aklına gelen?
Bembeyaz sonsuz bir ortamda Orhan Gencebay'ın taştan bir heykeli var. Ve Orhan Gencebay elinde bir balyoz ile şarkı süresinde bu heykeli kırıp paramparça ediyor.

Kısaca söylersek, kendi putunu kıran bir Orhan Gencebay... Şöyle de söylebiliriz: "Putları kırmaya kendinden başlamalı insan." Ayrıca Sinan Çetin'le bir sinema filmi projemiz var. Sinan yine çılgınca şeyler anlattı... Kısmetse yapacağız bu yıl...

O dönem yaptığınız filmlerle, bugünkü Türk sineması arasında büyük bir fark var. Seyircinin beğenileri mi değişti?
Son filmlerin gişe gelirlerine baktığınız zaman halkımız şu mesajı veriyor: "Bana ait değerleri iyi anlatırsan ben, bizi tercih ederim". Yabancı filmlerden daha çok seyirci geliyor artık Türk filmlerine. Bu sinemamız için son derece sevindirici bir durum. Ben de iyi proje bulamadığım için bugüne kadar film yapmadım...

Şimdi sırası geldi diyorsunuz?
Çoktan yapmalıydım. Eski ile yeni arasında hem yorum hem teknik açıdan çok farklar var. Fakat özde değişen bir şey yok...

Her filminizde şarkı söylerdiniz. Oralardan bugünlere nasıl gelindi?
Benim için önemli olan içinde bulunduğum alanın kurallarıydı. Sinema yapıyorsam sinemanın kuralları, müzik yapıyorsam müziğin kuralları önde gelir. Ben önce müzisyenim. Film yapıyorsam sinemanın kuralları içinde müziği kullanmalıyım. Bazı arkadaşlar gibi sadece şarkılarımı söylemek için film yapmayı hiç düşünmedim. Ama "Batsın Bu Dünya" şarkısını yaptığım günlerde aynı şarkının filmini de yaptım. Vedat Türkali'nin bir hikayesiydi, o zamana kadar yapılmamış özgün bir öyküydü.

"Batsın Bu Dünya" derken insanları karamsarlığa itmekle de suçlandınız.
Çok yanlıştı. "Batsın Bu Dünya" protest bir yapıydı. İçinde yaşama sarılma isteği vardır. O şarkı olumsuzlukları eleştirir ve o yıllardaki şartlara isyan eder.

"HERKES BENİM GİBİ AYAKTA DURAMAYABİLİR"

Çok ilginç bir yolculuğunuz var. Orhan Gencebay, önceleri "yoz müzik yapmakla" suçlanır, radyolar şarkılarını çalmaz, TRT'ye çıkarmazlar, "Arabeskin babası" diye aydınlarca hor görülür... Geçen yıllarla birlikte bütün bu yargılar tam tersine döner. "Gencebay adı" saygın bir noktaya gelir. Nedir bu yolculuğun ana öyküsü?
Bana yapılan saldırılar kimseye yapılmamıştır. Bütün bu olumsuz düşüncelere kimse benim kadar muhatap olmamıştır. Ama ne yaptığımı bildiğim için hiçbiri umurumda olmadı. Şimdiki gençlerin bunu anlaması mümkün değildir. Kimseye de böyle yapılmasını istemem. Çünkü herkes benim kadar güçlü ayakta duramayabilir.

"Arabeski başımıza sardınız... Yoz müzik akımını başlattınız..." Suçlamalar bunlardı. Bu "yoz müzik" dedikleri neydi?
Özetle şu: Benim yaptığım arabesk falan değildi. Türk müziğinin devamıydı. Yeni bir müzik, yeni bir soluktu. Türk müziğinin yeni bir anlayışla yapılan sentezi ve analiziydi. Bazıları bunu sonradan anladı.

O bazıları kimlerdi?
İki insan tipi vardı karşı çıkan. Birincisi muhafazakârların içindeki, at gözlüğü ile olaylara bakanlar. Diğeri, Batı musikisini bildiğini sanan, gerçek anlamda entelektüel olamayan, arada kalmış kişiler. Bu iki insan tipi takıldı bana. Neyi yozlaştırmışım ki... Bugün Türk Sanat Müziği de, Batı müziği de abide gibi ayakta duruyor. Peki ben ne yaptım? Bilgi ve teknikle yeni bir şey oluşturdum. Benim protest tavrımı da anlayamadılar. Sonunda çoğu benden özür diledi. Ben de teşekkür ettim. Çünkü değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu o yıllardan öğrenmiştim.

"Orhan Baba da acaba zamanla değişiyor mu" eleştirileri az da olsa bugünlerde de gündeme geldi. Popstar Alaturka yarışmasında jüri üyeliği yapmanız "Baba'ya bu yakışır mı?" dedirtti bazılarına.
Başta çok eleştiri aldım. Başlangıçta ben de orada olmayı istemiyordum. Eski Popstar programının can sıkıcı bir yapısı vardı.

İkisinin arasında ne değişiklik var ki? Birinde pop, diğerinde alaturka söyleyen yarışmacılar ve bir jüri...
İlk formatta da Armağan Bey vardı ve diğer jüri üyeleri ile birlikte...

Sözünüzü kesmiş olmayayım da burada da Armağan Bey var ve daha neler neler...
Ben devam edersem daha iyi olmaz mı? İlk Popstar, jürinin davranış biçiminin olumsuzluğu üzerine kurulmuştu. Bu yüzden, "Böyle bir yarışmada Orhan Baba'nın ne işi var" dediler. Ama bana yeni yapının böyle olmayacağı sözü verildi. Alaturka başlığı da beni cezbetti. Alaturka demek "Türk tarzı" demektir. Madem ki format değişiyor, işin içinde alaturka da var, o zaman kabul ettim.

"ZAMANINDA ROCK'ÇI DA OLURUZ, GEREKENİ YAPARIZ"

Ama yine de o atışmalar var Popstar Alaturka'da...
Ama eskisi kadar değil. Popstar lafı da zaten yanlış. "Pop"un bana göre bir tek tarifi var, o da halkın sevdiği ve güncel olan demektir. Tabii biz popçuluğu kabul etmiyoruz da...

Biz rock'çıyız diyorsunuz...
Zamanında rock'çı da oluruz, gerekeni yaparız.

Orhan Pamuk'un "Batsın Bu Dünya" şarkısı ile ilgili sizinle görüşmek istediği söyleniyordu. Doğru mu?
Kendisinden duymadım ama bana bunu söyleyenlere şu yanıtı verdim: "Eğer benden istediği bir şey varsa, seve seve veririm."

Orhan Pamuk'un Nobel Ödülü'nü siyasi nedenlerle aldığı yolundaki tartışmalara nasıl bakıyorsunuz?
Televizyonda izlediğim ödül töreninin görkemi beni nasıl gururlandırdı anlatamam. Orhan Pamuk'un kitaplarının arkasında uzun yıllardan beri dünyanın en önde gelen yazarlarının, düşünürlerinin alıntıları vardır. Hepsi onun büyük bir yazar olduğu fikrinde birleşir. Pamuk dünya çapında okunuyor. Tıpkı Yaşar Kemal, Nazım Hikmet ve Mevlana gibi... Bunlar bizim gururlarımız. Ben Orhan Pamuk'un Ermeni konusunda da olumsuz bir tavırda olduğuna inanmıyorum. Bu tarihçilerin işi. Ama inandığım bir şey var: Tek göz odasını bile Tanrı misafiriyle paylaşan benim atalarım soykırım yapmış olamaz.

NE OLACAK BU MEMLEKETİN HALİ?

Peki ne olacak bu memleketin hali Orhan Baba?
İyi olmak zorunda... Başka ne olabilir ki?

Öyle de, örneğin Cumhurbaşkanlığı seçimi İçin ne düşünüyorsunuz?
Bazı konularda o kadar endişeli değilim de, sadece ne yaptığımızı iyi bilelim. Kurallar gereği istemediğimiz şeyler olabilir. Kurallarımızı değiştirebiliyor muyuz? Önemli olan bu... Değiştiremiyorsak, o zaman kurallara göre olması gereken olmalı. Ama kurallarımızı iyi koymalıyız.

Öyle ortadan konuştunuz ki... Daha somutlarsak, örneğin AKP, hem cumhurbaşkanını hem başbakanı bünyesinde barındıran bir parti olmalı mı?
Böyle bir şey pek olamaz.

Tayip Erdoğan Cumhurbaşkanı olursa neden olmasın?
O zaman kendi partisine zarar verir. Çünkü Erdoğan bir liderdir. Abdullah Gül de önemli bir siyasetçi ama lider olmak daha farklı özellikler gerektirir.

Erdoğan'ın öyle bir isteği var gibi görünüyor.
Olayları yaşamadan konuşmayalım. Ama bu da gerekirse olabilir. Olursa ayrı bir bedeli vardır. Halkımızın büyük çoğunluğu ne istediğini görüyoruz. "Ortadan konuşuyorsun" derken benim söylemek istediğim de şuydu: Halkımızın büyük çoğunluğu başka bir şey isteyebilir. Ama kurallar o istediğini yerine getirmez. O zaman biz kurallarımızı zamanında iyi koymalıyız. Seçim sisteminin değişmesi lâzımdı, niye değişmedi? Böyle seçim sistemi olur mu? Zamanında Türkiye'yi yönetenlerin hiç mi suçu yoktur bugün yaşananlarda? Ve bir dolu olumsuzluklar da bundan sonra gelecek hükümetlerin basma kalmayacak mı? Kolay mı bunları düzeltmek? Madem konuşturuyorsun beni açık konuşalım.

Kendi Putunu Balyozla Kıran Adam, Orhan Gencebay'la Röportaj: Arda Uskan, Haftalık, Sayı: 194, 20-27 Aralık 2006, s.50-53.

"Putları kırmaya kendinden başlamalı insan" diyor Orhan Baba. Yakında Sinan Çetinle çekecekleri yeni klibinde de yapacağı bu aslında...  
Müzikal SohbetlerTümü »

» Burhan Öçal: Sabah Ezanını Kaydedeceğim, Sıkıyönetim İlan Edin / H. Salih Zengin
» Suzan Kardeş: Balkanlar'da Sahne Almayı Çok İstiyorum / Önder Deligöz
» Daniel Barenboim: İçimdeki Çocuğu Merakımı Canlı Tutarak Yaşattım / Serhan Yedig
» Ömer Özçelik: Ney, İnsan-ı Kâmildir / A. Tuba Bakiler
» Kudsi Erguner: Gazel ve İlahiler Diskotek Müziğine Dönüştü / H. Salih Zengin
Müzik DünyasındanTümü »

» Abbey Road'un Etkisi Sürüyor
» Cazdan Habersiz Kalmayın
» Albüm Kapaklarında Eskiye Dönüş
» Grammy Müzesi'nde Müziğe Dair Herşey
» Nintendo Wii'yle Orkestramı Kurup Yönettim / Hakan Gence
Albüm AnaliziTümü »

» Kalbe Ruha Giden Şarkılar / Nazan Özcan
» İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Enya / Özlem Ertan
» Alaturka Benim Canım / Cenk Özbay
» Sezen'in Muhteşem Yalnızlığı: Deniz Yıldızı / Pakize Barışta
» Tekil Hayatlar da Bir Gün Devrim Yapar Ya... / Mert Emcan

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Henüz yorum yapılmamış.

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!