Sivil toplum ve demokrasi arasındaki ilişki birbirini gerektiren bir ilişkidir. Sık sık gündeme geldiği gibi demos'un yönetime katılması için gereken mekanizmaların çeşitlenmesi ve etkililiğinin artması demokrasinin de işlerliğini oluşturacaktır. Bu sebeple sivil toplum kavramı ve kurumu demokrasi tartışmalarının neredeyse vazgeçilmezi haline gelmiştir. Özellikle temsili demokrasi sorununun konuşulduğu bu günlerde demokrasinin derinleştirilmesi için sivil topluma duyulan ihtiyaç gittikçe artmaktadır. Bu sebeple de sivil toplum ve demokrasi ilişkisi teorik ve pratik boyutlarıyla yeniden incelenmektedir.
"Sivil Toplum ve Demokrasi" kitabı sivil toplum düşüncesi ve bu düşüncenin bir yansıması olarak sivil toplum kuruluşlarının fonksiyonunu, sivil toplum kuruluşlarının demokrasinin işleyişine katkısı olan fonksiyonlarını icra ederken karşılaştıkları yapısal ve prosedürel sıkıntılar ve buna benzer noktaları içeriyor.
Günümüzde sıkça güncel tartışmalara konu olan "kamusal alan" kavramının çoğu kez ne kadar hoyratça, ideolojik birtakım hesapların üstünü örtmede ve meşrulaştırmalarda, çoğu kez de birbirinden farklı anlamlarda hem de çok kopuk bir şekilde kullanılageldiğini görmekteyiz. Özellikle sivil toplumun son zamanlardaki yükselişini göz önüne aldığımızda çok dar olan kamusal alan tariflerinin zorlandığını ve toplumsal açmazlara yol açtığını görüyoruz.
Bu kitap böyle bir eksikliği gidermek, kamusal alan tartışmalarına katkıda bulunmak ve bu yolla meselenin özgün bir bağlamda tartışılmasını sağlamak amacıyla hazırlandı. Bu kitapta değişik üniversitelerden ve değişik alanlardan akademisyenler toplumu oluşturan unsurların birbirini anlamaları için gereken ortak dili bulmak üzere teorik bir zemin inşa etmeye çalışıyor.
Kitabın temel yönelimi kamusal alan kavramsallaştırmasına farklı bir bakış ortaya koymak ve bireylerle iktidar arasındaki ilişkiyi tekrardan gözden geçirmektir.
İşbölümü, verimlilik ve uzmanlaşma gibi kavramların STK çevrelerince konuşulmaya başlaması, beraberinde standartlaşma kavramını gündeme getirmiş ve yapılan faaliyetlerin belli kriterler bazında değerlendirilmesi gerektiğini ortaya çıkarmıştır.
Bu durumun bir yansıması olarak, STK'lar büyüdükçe işleri de artar hale gelmiş, çeşitli yönetim ve organizasyon sorunlarıyla karşı karşıya kalmışlardır. Kimi kuruluşlar bu sorunları görmezden gelmiş, kimi bunlara ilişkin çözümler üretmiş kimi de çözümlerin ötesinde, ilgili sorunları önlemeye yönelik uygulamaları bünyesine katmaya çalışmıştır. Böylece sivil toplum kuruluşu yönetimi diye bir alan ortaya çıkmış ve sivil toplum kuruluşlarında verimliliği artırmak üzere çeşitli modeller uygulanmaya başlanmıştır.
STK yöneticilerinin ve çalışanlarının mutlaka okuması gereken bu kitap bir STK'nın kuruluşundan başlayarak nasıl yönetilmesi gerektiğine ve karşılaşılan sorunlara nasıl çözümler bulunabileceğine odaklanmaktadır.
SİVİL TOPLUM: FARKLI BAKIŞLAR
Yazarı: Edisyon, Yay. Haz: Lütfi Sunar, 224 sayfa
Sivil toplumun Batı'da ortaya çıkmış ve onun tarihsel deneyimiyle şekillenmiş bir düşünce olması elbette tesadüf değildir. Çatışmaya dayalı gruplar arası ilişkiler ağı Batı toplumlarının tüm düşünüş biçimini derinden etkilemiştir. Bu tarihî süreçte bir yandan hegemonik bir güç olarak kilise, öte yandan siyasal anlamda artık kiliseden bağımsızlaşmanın yollarını arayan siyasal erkler ve tüm bu ayrışma esnasında sosyal, ekonomik ve siyasal anlamda ezilen ve çok çetin bir hak arama mücadelesi veren insanlar...
Böyle bir atmosferde insanların devletten ayrı bir alan tanımlamaya çalışmalarını anlamak çok zor olmasa gerek. Bu noktada üzerinde durulması gereken nokta, hükümet ile hükümet dışı (non-governmental) ayrımının -ki bu ayrım bugün sivil toplum anlayışının temellerinden biridir- Batılı olmayan toplumlar ve kültürler için ne ifade edeceğidir.
Sivil Topluma Farklı Bakışlar, sivil topluma ilişkin alternatif/eleştirel yaklaşımları, farklı zeminlerde irdeleyerek sivil toplum kavramının yan anlamlarını da gündemimize sokuyor.
HUGO GROTİUS'UN HUKUK VE SİYASET FELSEFESİ
Yazarı: Yıldırım Torun, 144 sayfa
Bu çalışma Türkiye'de fazla tanınmayan, doğal hukuk felsefesinde ve uluslararası hukuk düşüncesinde inkar edilemez bir yeri olan Grotius'un düşüncelerinin irdelenmesi, değerlendirilmesi ve düşünürün tanıtılmasına yönelik olarak hazırlandı. Grotius, Batı entelektüel gelişiminin önemli köşe taşlarından biridir. Her ne kadar kendisi de zaman zaman otoriteryenizm savunusu yapmışsa da monarşi ve aristokrasilerin, demokrasilere doğru evrimine rasyonel doğal hukuk savunusuyla yapmış olduğu katkı inkâr edilemez. Diğer taraftan uluslararası hukukta yeni ortaya çıkmakta olan ulus devlet sisteminin kuramsal altyapısının atılmasında da Grotius'un rolü büyüktür.
Kitap Hugo Grotius'un hukuk ve siyaset felsefesini inceleyen Türkçe'deki ilk kitaptır.