Bu sayımızda, kemençeyi Emre Apaydın[*] ile konuştuk. Apaydın bizlerle, kemençenin özelliklerini, sazının Türkiye'de ve Türk müziğindeki yerini, bizzat kendilerinin müzik serüvenini ve daha fazlasını paylaştı. Müziğe ilgi duyanların istifadelerine sunuyoruz.
Farsça kökenli bir kelime olan "kemençe" aynı dildeki "keman (yay, kavis)" kelimesi ile "-çe(küçültme eki)" nin bir araya gelmesinden oluşur; yani "yayla çalınan küçük saz" anlamına gelmekte kemençe sözcüğü. Kemençenin son şeklini nasıl aldığı, ne tür aşamalardan geçtiği, hangi eski sazın gelişmiş şekli olduğu hususunda kesin bilgiler mevcut değildir. "Müzik tarihi" kaynakları, yaylı sazların orta çağda Orta Asya'da icat olduğu bilgisini aktarırlar. Bundan hareketle kemençenin de diğer yaylı sazlar gibi bu seyri izlediğini söyleyebiliriz.
Sazın fiziki özelliklerinden ve tarih içerisinde uğradığı değişikliklerden bahsedelim. Klasik kemençe armudi bir yapıya sahip. Boyu 42 cm, en geniş yeri 14,5 cm, neva kısmı 29 cm ve diğer kısımlar 32 cm kadar. Bizans döneminde bu saz iki telliyken daha sonra yapılan eklemelerle tel sayısı üçe çıkarılmış. Böylece kemençe neva, rast ve yegâh sesine çekilmiş. Bu değişim yani kemençeye yegâh sesinin ilave edilmesi, Osmanlı dönemine rastlıyor. Ayrıca Cüneyt Orhun'un İstanbul'da ürettiği dört telli kemençe de bu sazın tarihi açısından önemli. Bu değişimle ise sazın sesinin pese değil tize doğru yaklaştırılması amaçlanmış. Böylelikle 2 oktav olan kemençe 3,5 oktava çıkartılmış. Halen dört telli kemençeleri kullananlar var. Ama klasik kemençe üç telden müteşekkil. Tarih içinde çeşitli değişikliklere uğrayarak gelişen saz, günden güne klasik müziğin ve oda müziğinin vazgeçilmezleri arasına girmiş. İnsan sesine en yakın saz olmasından ötürü klasik icra heyetlerinde de mühim bir yere haiz. Solistlere de bu anlamda yardımcı olmakta. Kendini duyurtabilen bir yapısı var topluluklarda. Bu açıdan mûsikimizin en çok aranan sazı olma durumuna ulaşmış, fakat perde aralıklarının darlığı ve güç bir çalış tekniği gerektirdiği için diğer sazlara nazaran çalıcıları çok fazla olmamıştır. Ama yine de kemençeye gönül vermiş üstadlar olarak şu isimleri sayabiliriz: Nikolaki, Vasilaki, Socrates Sinopoulos, Tamburi Cemil Bey ve Derya Türkan.
20. yüzyılda müzikte çok sesliliğe gidilme fikri etkili olmuştur. Buna paralel olarak Batı Müziği'nde Keman, Viyola, Viyolonsel ve Kontrbas enstrümanlarından "Keman Ailesi" oluşturulduğu gibi, ülkemizde de 1933 yılında H. Saadettin Arel tarafından "Kemençe Ailesi" oluşturma fikri ortaya atılmıştır. Uzun uğraşlar ve çalışmalardan sonra Kontrbas, Bas, Alto, Tenor, Soprano kemençeler yapılmış ve denenmiştir. Bu çalışmalar mûsiki tarihimize 'Kemençe Beşlemesi' olarak geçmiştir.
Biraz da kendi müzik serüvenime değinmek istiyorum. 1996 yılında semaya başladım. Zaten musikinin özü orada tanınıyor. O yıllarda ilgim beni kemençeye yöneltti. Bunun ötesinde kemençenin imalat aşaması üzerinde de çalışıyorum. Örneğin, kendi kemençem kendi yapımım.
Günümüzde Klasik Türk Müziği'ne rağbetin artması konusunda da birkaç şey söyleyip röportajımızı sonlandıralım. Hakikaten günden güne klasik müziğimize ilginin artması dikkate değer. Bu olumlu değişimin meydana gelmesinde "Yeni Türkü" gibi müzik gruplarının yaptıkları dizi müziklerinin etkili olduğunu düşünmekteyim. Şayet bu ilgi günübirlik olmaktan kurtulup kalıcı hal alırsa müziğimiz açısından oldukça faydalı olacaktır. Müzikle ilgisi olan genç arkadaşlara bu konuda gayret göstermelerini ve içinde bulundukları şartları en iyi şekilde değerlendirmelerini tavsiye ediyorum. Zira müzik, insanın içinde doğan ve kişisel çabayla gelişen bir yetenek. ______________________________
[*] Kültür ve Turizm Bakanlığı Tasavvuf Korosu. 2007'den bu yana icralarını sürdürmekte.
Farsça kökenli bir kelime olan "kemençe" aynı dildeki "keman (yay, kavis)" kelimesi ile "-çe(küçültme eki)" nin bir araya gelmesinden oluşur; yani "yayla çalınan küçük saz" anlamına gelmekte kemençe sözcüğü.
ihsan özgen derya türka ve tabi ki cemil bey..zaten bu zevat-ı muhteremler bitirmişler bu sazı..daha mükemmeli olamaz..muhteşem bir saz muhteşem bir üçlü..ve ne zaman dinlenilse mükemmel bir haz..ve huzur.