« Anasayfa | Künye | Arşiv 17 Mayıs 2024, Cuma
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
İki Nokta Üst Üste
Esma Ürkmez
Matbaadan Tanıtıma Koş!

Yeşilde Durmak
Hale Sert
Kanaviçe

Olay Yeri İnceleme
Zehir Hafiye Battal Küttab
Tezekten Terazi ya da Çok "hit" Alan Hep "tıklanan" Yazı Budur!

[ Kitap -> Bize Gelenler ]

Kitap Tanıtımları - 4

01.04.2000 - 16:00

DÜNYA EDEBİYATINDAN ÖYKÜ ANTOLOJİSİ

İdil Önemli - Enver Ercan
Alfa Yayınları


Dünya yazınının en güzel örneklerinden oluşan bu derleme, çok amaçlı olarak; hem geniş ölçekli bir bakış açısıyla dünya edebiyatında öykücülüğün gelişme evrelerini gözlemlemek, hem de kendi yazarlarını arayan okurun 50 seçkin yazarla buluşmasını sağlamak için hazırlandı...

Şimdi koltuğunuza yaslanıp sıkı bir yolculuğa çıkmak için son hazırlıklarınızı yapın... Farklı kıtalardan ve iklimlerden kopup gelen 50 dünya yazarının birbirinden ilginç öykülerine bırakın kendinizi... Dünyayı dolaşmanın bin bir türlü yolu vardır... ama en iyisi okumaktır!


MEŞRUİYET EKSENİNDE DİN VE DEVLET

Ejder Okumuş
Pınar Yayınları


Dini meşrulaştırım ekseninde din-devlet ilişkilerinin din sosyolojisi perspektifinden incelenip araştırıldığı bu çalışma, araştırmacının "Osmanlı Devleti'nde Tanzimat Dönemi Din-Devlet ilişkisi" başlığını taşıyan doktora tezinin metodolojik ve teorik çerçevesi kapsamında ele alınan konuların elden geçirilmiş ve genişletilmiş biçiminden oluşmaktadır.

Çalışmada, meşruiyet, din ve dini meşrulaştırım, dini meşrulaştırım ekseninde din-devlet ilişkileri ele alınmakta ve sonuçta ise dini meşrulaştırım ekseninde din-devlet ilişkileri üzerine yapılan araştırmadan elde edilen sonuçlar sergilenmeye çalışılmaktadır.


BİR KÜRE BİN BİR KÜRESELLEŞME

Peter L. Berger - Samuel Huntington
Kitap Yayınevi


Küreselleşme bazıları için yeni bir bakış ve demokratikleşme çağını açacak sihirli bir sözcük. Bazıları içinse Amerika'nın ekonomik ve siyasal egemenliğinde türdeşleşmiş bir dünyayı akla getiriyor. Bu kitap kendini küreselleşme sürecinin yol açtığı kültürel boyutla sınırlıyor. Gelişen bir küresel kültür gerçekten var ve bu kültür gerek kökeni, gerek içeriği açısından ABD ağırlıklı. Yükselen küresel kültür hem elit, hem de popüler araçlarla yayılıyor. İş ve siyaset dünyası liderlerinin kültürü, aydınların kültürü ve popüler kültür hızla değişiyor. İnançlar, değerler, yaşam tarzları dönüşüyor. Dünyanın her köşesini etkileyen bir kültürel deprem tablosuyla karşı karşıyayız. Bu depreme gösterilen tepkiler de farklı. Bazı insanlar hiç kaygılanmadan olayı kabul ediyor. Bazıları ise militan bir tutumla küreselleşmeyi reddetmeye çalışıyor ve bunu kah din, kah milliyetçilik bayrağı altında yapıyor. Küreselleşmeye karşı tavır almanın küresel ekonomiden dışlanma sonucunu vereceğini gören bazı ülkeler küresel ekonomiye katılmayı ama küresel kültüre direnmeyi bağdaştırmaya çalışıyor. Bu başarılması zorlu bir denge gösterisi.


POZİTİVİZMİN TÜRKİYE'YE GİRİŞİ

Murtaza Korlaelçi
Hece Yayınları


Son iki yüzyılın en önemli düşünce hareketlerinden biri pozitivizmdir. Auguste Comte tarafından sistemleştirilen ve S. Stuart Mill ile Herbert Spencer gibi temsilciler bulan pozitivizm, Türkiye'den Brezilya'ya kadar uzanan geniş bir alan üzerinde etkili olmuş, hatta bazı ülkelerde resmi din ve ideoloji olarak savunulmuştur. Pozitivizm, başta her türlü dini düşünceye karşı bilimsel bir ideoloji olarak çıkmışken, sonraları bizzat A. Comte tarafından yeni bir dine dönüştürülmüş, üstelik 19. Yüzyılda Osmanlı'da resmen kabul görmesi için teklif edilmiştir.


İKİNDİ GÜNEŞİ

Afet Ilgaz
Birey Yayınları


"Şimdi artık doğrudan dertlere parmak basılıyor. "Dış güç"lere atıf yapılarak memleket dertleri sıralanıyor, IMF politikaları eleştiriliyor. İstanbul'dan dünya başkenti olarak söz edilebiliyor, dünya şehri olarak değil. Kıbrıs'tan, Ege'den, Karadeniz bölgemiz için beslenen kötü niyet ve planlardan bahsedilebiliyor, İsrail'in yayılmacı politikaları eleştirilebiliyor. ABD'ye posta koyulabiliyor, hatta Sultan Fatih'in "milli"liği vurgulanabiliyor.

Biz, sarsılmaz zannedilen hegemonyalara karşı yapılan posta koyuşları delikanlılık sayıyoruz ve delikanlılığı seviyoruz, kim ne derse desin!

İşte bu kadar genişlettiğime bakmayan, ben önce modernizmi kendi küçük dünyamda eleştiriyorum. İnsanlar "fıtrat"tan kopunca, kendilerine başka amaçlar, yaşama hedefleri belirlediler. Bunun genel ve yaygınlaşmış adı da şimdi "Tüketim" oldu.


SİVİL İTAATSİZLİK

Dr. Şükrü Nişancı
Okumuş Adam Yayıncılık ve Eğitim Hizmetleri


Kökleri çok eskilere dayanmakla birlikte sivil itaatsizliğin siyasi bir yöntem olarak cazibe kazanması oldukça yenidir. En bariz özelliği şiddetsizlik olan bu yöntemin, şiddetin giderek tırmandığı bir dünyada başarıyla uygulanmasını insanlık adına en az elektriğin icadı kadar önemli saymak gerek.

Anayasal düzeni tehdit etmeyen, vicdani, şiddetsiz bir kanun protesto demek olan sivil itaatsizliği diğer muhalefet şekillerden ayıran temel fark her türlü bencillikten uzak olarak uygulanmış olmasına (ahlaksallık) yatar. Kökleri filozof Sokrat'a kadar giden sivil itaatsizlik, başta Amerika olmak üzere bütün dünyada adeta yeniden keşfedilmiştir. Son bir buçuk asırdır, Amerika'da başarılı örnekleri verilen sivil itaatsizlik, dünya çapında uyandırdığı cazibe ile bugün siyasetin en başat kavramları arasındaki yerini almıştır.


İKTİDARIN GÖZÜ

Michel Foucault
Ayrıntı Yayınları


İktidarın Gözü, Foucault'nun Seçme Yazılar dizisinde daha önce yayımlanmış olan Entelektüelin Siyasi İşlevi, Özne ve İktidar ve Büyük Kapatılma ile tamamlayıcı bir bütünlük oluşturuyor. Bu ilk üç cilt iktidar ilişkilerinin modern Batı toplumlarında kullandığı özneleştirme teknikleri ile bu tekniklerin uygulanmasını mümkün kılan kurum ve pratikleri çözümlemek için Foucault tarafından geliştirilen modele dair ayrıntılı metinler içeriyor ve direniş, bilgi, entelektüel gibi bazı temel kavramların bu model çerçevesinde yüklendiği yeni anlamları tartışıyordu.

İktidarın Gözü ise özellikle iktidarın özneleştirme tekniklerinin analizlerinde öne çıkan öznel deneyim biçimleri ve onlara tekabül eden akıl hastalığı, suça eğilimlilik ve cinsellik gibi kimlikleri; bu deneyim ve kimliklerin kurulmasını belirleyen tıp, psikiyatri, sosyoloji, kriminoloji gibi bilgi biçimleri ile psikanaliz, müşahede, tecrit, ıslah, tedavi, cezalandırma gibi pratikleri ve nihayet hastane, akıl hastanesi, hapishane gibi bu pratiklerle karşılıklı bir belirlenim ilişkisi içinde olan kapatma kurumlarını konu alıyor. Foucault'nun siyasi etkinliklerinin yoğunlaştığı 1975 sonrası yıllarda verilmiş konferans ve söyleşileri kapsayan bu kitap, sadece Foucault'cu bir bakış açısından hareketle geliştirilebilecek direniş mekanizmalarını değil aynı zamanda bu bakış açısının diğer iktidar eleştirileri ve direniş modelleri ile benzerlik ya da farklılıklarını da tartışan ve özellikle Foucault'nun kimlik politikalarıyla ilgili tutumunu belirginleştiren bir bütün. 'Öz kimlik'ler arayan, bu kimlikleri insan davranışının yasası haline getirmeyi anlamına gelebileceğine dikkat çeken Foucault, yeni bir etiğin nerede temellendirilebileceğini tartışırken muhalif bir öznelliğin zorunlu olarak kimlik ve onun getirdiği aynılaştırıcı aidiyet ilişkileri üzerinden değil farklılaşma, yaratma ve yenilik üzerinden tesis edilebileceğini söylüyor.

Kelimeler ve Şeyler'in kapanış cümlelerinde 'insan'ın sahildeki kumlara çizilmiş bir suret gibi silinip gideceğini öngörerek büyük tartışmalara neden olan Foucault, burada da özcülükten arındırılmış bir varoluş biçiminin siyasi koşullarına işaret ediyor.

Bugün bütün gücüyle önemini koruyan bu tartışmalara vazgeçilmez bir katkı İktidarın Gözü.


KONFÜÇYÜS ÖZDÜŞÜNÜ - SARSILMAZ EKSEN BAŞAK

Ezra Pound
Hece Yayınları


"Modern şiirin kurucusu" olarak kabul edilen Ezra POUND'un kaleminden "imgeci" dil özelliği korunmaya çalışarak yapılan bu çeviri, Konfüçyüs'ün düşüncelerini, yorumunu ve o kültürün vazgeçilmez bulduğu parçaları içermekte. KONFÜÇYÜS güncel. Binlerce yıllık bir uygulama ile kanıtlanmış bir güncellik bu. Toplum ve insanın düzene ve huzura kavuşması için gereken öz ve yapıyı örgensel bir bütünlük içinde veriyor. İÇTENLİK baş sözü. Bu eksen çevresinde, başta devlet yönetimi, kişisel eğitim, iktisat, sanat olmak üzere tüm insanlık ilişkilerini metafizikten siyasaya, üslup kaygısından bütçe sorunlarına dek bir ilgi ağı içende sunuyor.


DÜNYA SİNEMA TARİHİ

Geoffrey Nowell Smith
Kabalcı Yayınları


Sinema bir yeryüzü cennetidir. Oxford'un hazırladığı Dünya Sinema Tarihi, bu cennetin Paris'te yaratılışından günümüzdeki internet yayınlarına dek geçirdiği evrimi, ulusal sinema endüstrilerinin birbirinden kopuk gelişimi olarak değil, bir bütün olarak dünya endüstrisi bağlamında ele almaya yöneliyor. Sinema tarihini yalnız filmi, yönetmen ve oyuncuların tarihi olarak görmek yerine, sinema adlı çok yönlü kurumun izleyicilerinden çalışanlarına dek herkesin birbiriyle kurduğu ilişkilerin tarihi olarak görüyor. Kitapta İngiltere, Amerika, Fransa, Hindistan, Japonya ve diğer sinemalar olabildiğince eşit ölçüde yer alıyor. Gerekli görülen yönetmenler, oyuncular ve kavramlar için altbölümler açılmış. Sinemanın yüzyıllık yoğun tarihi "Sessiz Sinema" "Sesli Sinema" ve "Modern Sinema" olarak üç bölümde ele alan kitap, 300 resim ve Bugs Bunny'den İngmar Bergman'a 140 altbölümüyle eşsiz bir başvuru kitabı.


DEMOKRASİ MASALI

Halit Çelenk
İmge Kitabevi Yayınları


Bu kitapta sunulan yazılar, doğrudan ya da dolaylı olarak demokrasi ve demokratikleşmeye ilgili incelemelerdir. Yıllardan beri Türkiye'nin gündeminde yerini koruyan demokratikleşme sorunu, ezilen sınıfların ezenlere karşı verdikleri hak savaşımında kullanacakları yöntem ve yasal düzenlemelerin genişletilmesidir.

Türkiye egemen sınıfları, sömürü düzenlerini kararlarından ödün vermeksizin sürdürebilmek için, özellikle ezilen sınıfların muhalefetlerinin yoğunlaştığı dönemlerde, her türlü yasadışı yola başvurmaktan kaçınmazlar.

Yargısız infazlar, kayıplar ve benzeri olaylar bunun canlı kanıtıdır. Tüm bu uygulamaların temelinde emperyalizm, bugünkü adıyla küreselleşme yatmaktadır.

ABD, yandaşı İngiltere ve kimi diğer kapitalist ülkeler, yeni emperyalist düzenin öncülüğünü yapmaktadır. Özellikle geri kalmış ülkelerdeki açlık, yoksulluk, eğitimsizlik, sağlık hizmetlerinden yoksunluk, bu düzenin ürünüdür. Burada, egemen sınıfların çıkarları her şeyin üstündedir. Yaşam hakkı başta olmak üzere tüm insancıl değerler yok sayılır.

DÜNYA EDEBİYATINDAN ÖYKÜ ANTOLOJİSİİdil Önemli - Enver ErcanAlfa YayınlarıDünya yazınının en güzel örneklerinden oluşan bu derleme, çok amaçlı olarak; hem geniş ölçekli bir bakış açısıyla dünya edebiyatında öykücülüğün gelişme evrelerini gözlemlemek, hem de kendi yazarlarını arayan okurun 50 seçkin yazarla buluşmasını sağlamak için hazırlandı...Şimdi koltuğunuza yaslanıp sıkı bir yolculuğa çıkmak için son hazırlıklarınızı yapın...  
40ikindi KitaplığıTümü »

» Işık Yanar'ın İkinci Romanı Çıktı: "Şemsiye Tamircisi"
» Bir İhtilalciden Dinlediklerim - Müfid Ekdal / Nuri Altun
» Tarihin Büyük Yalanları-Richard Shenkman / Nuri Altun
» Bütüncül Psikoterapi Ne Kadar Gerekli Ve Ne Kadar Mümkün? / Ali Ayten
» Kısa 20. Yüzyıl Tarihi: 1914-1991 Aşırılıklar Çağı / Seda Yaşar
Halep&ArşınTümü »

» Hrant Dink Sonrası "Yitik Yürek" Tartışması
» "Atatürk ve Din" Tartışması
» "Tasavvuf Neşriyatı" Tartışması
» Paramparça Entelektüeller ve Fikirler: "İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri" Başlıklı Ertelenen Konferans Sonrasında Türk Entelijansiyası
» "Bir Zamanlar Bir İsmet Özel Vardı..." Tartışması
Dergi SergeniTümü »

» Dergi Yazarının Tadı Başka
» Anlayış Dergisi Artık Tüm İçeriğiyle İnternette
» Karagöz 7 Çıktı
» Dergâh Dergisi Yine Dopdolu
» Türk Edebiyatından "Kaşgarlı Mahmud" Özel Sayısı

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Henüz yorum yapılmamış.

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!