Şiir piyasasında fısıltı, mırıldanış, sayıklama ürünlerinin çoğaldığı bir zamanda bu kitaplardan konuşma, ünleyiş, haykırış gibi sesler duyuluyor. Sanki bu kitaplar, ellerinde megafonla çıkmışlar.
Daha önce Batık Değirmenler'i yazmış olan Hakan Şarkdemir'in yeni kitabı: Tadat.
109 sayfaya yayılan 17 şiirde nelerin sayılıp döküldüğünü burada dile getirmek zor. Tefe'ül edip açınca kitabı, 91. sayfa çıktı. Okuyalım:
"Malazgirt sakalı, Kosova, Mercidabık, İstanbul'un surları, burçları, sakaları, Yeryüzü ve gökyüzü anahtarları, Ya Hayber Ya Mekke kapıları... Batırdık gemilerinizi Preveze'de! Batırdık kalanını Çanakkale'de Batırırız yine gerekirse... Yakarız gemileri Tarık gibi hem... Sevr'de, Lozan'da, İstiklâl'de..."
Ey Kitap'in ikinci kitabı, Uzun Yürekli Nehir ile Düşmalık'ın şairi Osman Özbahçe'den: Kral.
Yüz on sayfalık kitapta altı şiir var.
Rasgele açıyoruz, 81. sayfadan okuyoruz:
"Açtım baktım kitaba Bu benim gelişimdir mankafa Gelişim birbirinden sağlam Üç defa
Tarih düşmana geçmiş Şiir düşmana Gölgem üstüne düşünce Anlaşma yok mankafa Seçme hakkın yok Toplama yok Çıkarma yok"