O beklerken, onun rüyaları, korkuları, uyanışları, kız çocukluğu peşinizden gelecek sayfa sayfa... Kanınız donacak, elleriniz üşüyecek ve soracaksınız; "Ben Kimsin?"
Bu bir gençlik hikâyesi değil, geçmişin nasıl geçeceğini bilemeyenlerin, kendiyle tanışarak, acılarını yüzüne sürüp ayna karşısına geçenlerin "ağır" hikâyesi.
Düşme provalarıyla ayakta kalmayı öğrenen Özlem ve ayakta kalarak, kendini, kendi uçurumundan atan Duygu. Biri yaşadığı topluma ait olmayı inkâr ederken, diğeri ise geçmişine olan aidiyetini inkâr ediyor. Bir geçmiş, bir geçmemiş, bir unutmuş, iki unutmamış ama hep beklemişlerin hikâyesi.
İnsan hep başka yerlerde arıyordu kendini. Bazen bir filmde hayran olduğu o kadın kahramanda, bazen bir şarkıda, bazen hikâyelerin sayfalarında sıra sıra satırlara akarak arıyordu kendini... Ama kendi içine bakmayı hep unuttu...
Kendini unutarak, kendini bulmayı öğrendi Özlem... Kendi çıkmazlarından, kendi kaygılarından son sürat kaçıp başka kimlikler edinen diğerlerine inat sadece kendini bekledi...
Hikâye boyunca birbirine karışan rüyalar, halüsinasyonlar ve gerçekler okuyucunun kafasını karıştırsa da sayfalar boyunca sürüklenen sorular hikâyenin sonunda yanıtlarını buluyor. Psikolojik gerilim ya da hafıza, zihin oyunları üzerinde oluşan kurgu son bulduğunda son satırda yazan kelime belki de her şeyi anlatıyor. Ağır tanımlamalar ve hafıza oyunlarıyla hızla ilerleyen hikâye küçük şiirsel metinlerle tuhaf bir şekle bürünüyor.
Yazar romanı hakkında şöyle diyor: "Kahramanların isimleri zamanla ortaya çıkan alt benlikleriyle değişti, oluştu. Romanın kurgusunu ben değil, onlar yapıyordu sanki. Ben bir filmi izliyor ve notlar alıyor gibiydim. Özlem karakteri beni oldukça zorladı, kendisiyle nasıl oynuyorsa, benim zihnimle de oynadı. Onun rüyalarından ve yaşadığı gerçekten ben bile şüphe etmeye başlamıştım.Öyle hızla ilerliyorduk ki sanki parmak uçlarım deliniyordu. Müthiş bir mücadele içindeydik, tuhaftı ama bu ikimiz içinde iyi oldu, herkes kara kutusunu açtı..."
Beni Beklerken, Sibel Oral, Goa Yayıncılık, Roman, 224 sayfa, İstanbul, Ağustos 2006.
"Siz hiç kendinizi terk ettiniz mi?" diye soran "Beni Beklerken" günümüz Türkiye'sinde yaşayan iki yitik kızın deliliğin sınırında kendileriyle ve yaşadıkları toplumla hesaplaşmalarını, ödeşmelerini konu alıyor.