"Dünün efsunlu güzelliklerini pırlanta şehirlerinde aramak, günümüzün sentetik kentlerine bir haksızlık olmasa gerek. Bilakis Konya'nın, Bahçesaray'ın, Şam'ın, Kütahya'nın, Akşehir'in, Bolvadin'in ve hatta İslam coğrafyasının bütün kandil şehirlerinin üzerine çöken tozların alınıp sentetik kentlere ve geleceğe birer ibret numunesi olarak sunulması, gecikmiş bir hakkın teslimi olsa gerek. Kendini Koruyan Şehir, sizleri birbirinden güzel şehirlerimizde tadına doyulmaz bir yolculuğa çıkıyor."
Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu'nun kitabı "Kendini Koruyan Şehir"in arka kapağında yer alan bu yazı bir anlamda gelenekselle modernitenin çatışmasını getiriyor ilk anda akla.
Ebabil Yayınları'ndan çıkan eserinde Ahmet Köseoğlu, gelenekseli temsil eden şehirleri anlatmış akıcı bir üslupla, üzerine çöken tozları alıp sentetik kentlere ibren numunesi olarak sunmuş. Yazın hayatımızda Evliya Çelebi'nin "Seyahatname"siyle başlayıp, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Beş Şehir"'inin devamı da diyebiliriz bu çalışmaya. Çünkü "Kendini Koruyan Şehir"de, şehir vasfı taşıyan yerleşim birimleri kaleme alınmış. Dünün Osmanlı'sının izlerini taşıyan Şam ve Bosna ile başta Konya ve ilçeleri Beyşehir, Seydişehir, Çumra, Akşehir olmak üzere Karaman, Kütahya, Afyon-Bolvadin ve bunun gibi geçmişin izlerini çıplak gözlerle seyredeceğiniz şehirler anlatılmış. Diğer yanda ise Batı'nın sentetik kentleri Las Vegas, Los Angeles, New York ve San Francisco...
Ahmet Köseoğlu, Kendini Koruyan Şehir, 145 sayfa, Ankara 2007.
"Dünün efsunlu güzelliklerini pırlanta şehirlerinde aramak, günümüzün sentetik kentlerine bir haksızlık olmasa gerek."